Ana Sayfa Bilim Gündemi Ledumahadi mafube: Güney Afrika’nın yeni jurassic devi

Ledumahadi mafube: Güney Afrika’nın yeni jurassic devi

1128
Ledumahadi mafube'nin ilüstrasyonu

Güney Afrika’nın Özgür Devlet İli’nde yeni bir dev dinozor türü bulundu. Ledumahadi mafube isimli otobur dinozor, 12 ton ağırlığındaydı ve kalçaları dört metre yüksekliğindeydi. Ledumahadi mafube, yaklaşık 200 milyon yıl önce yaşadığı dönemde Dünya üzerindeki en büyük kara canlısıydı. Büyük bir Afrika filinin kabaca iki katıydı.

Witwatersrand Üniversitesi’nden (Wits) paleontolog Prof. Jonah Choiniere’nin liderliğindeki uluslararası biliminsanları ekibi, geçtiğimiz günlerde Current Biology dergisinde yeni türleri tanıttı.

Dinozorun adı “şafak vakti dev bir gök gürültüsü” anlamına gelen Sesotho’dur (Sesotho, Güney Afrika’nın 11 resmi dilinin ve yerli bir dilinin konuşulduğu, dinozorun bulunduğu bölgenin adıdır).

Choiniere, “Bu isim hayvanın büyük boyutlarını ve kökeninin sauropod dinozorlarından geldiği gerçeğini yansıtıyor” diyor. “Güney Afrika’nın hem eski hem de en son mirasını onurlandırıyor.”

Ledumahadi mafube, sauropod dinozorların en yakın akrabalarından biri. Ağıtlıkları 60 tona kadar ulaşan sauropodlar, Brontosaurus gibi iyi bilinen türleri içerir. Bütün sauropodlar otoburdur ve modern filler gibi dört ayak üzerinde dururlar. Ledumahadi, dev boyutlarını sauropodlardan bağımsız olarak geliştirdi ve dört ayak üzerinde durmasına rağmen, ön ayakları daha çömelmiş durumdaydı. Bu, bilimsel ekibin, Ledumahadi‘yi dev vücut büyüklüğü ile evrimsel bir “deney” olarak değerlendirmesine neden oldu.

Ledumahadi‘nin fosili, yalnızca bireysel yaşam tarihinin değil, aynı zamanda yaşadığı coğrafya tarihinin ve sauropod dinozorların evrimsel tarihinin büyüleyici hikâyesini anlatıyor.

Ledumahadi mafube, Jura döneminin devasa sauropodomorflarının ilk örneğidir. / Wits University

Çalışmanın başyazarı Dr. Blair McPhee şunları söylüyor: “Bu hayvanla ilgili beni ilk etkileyen şey, bacak kemiklerinin inanılmaz sağlamlığı. Devasa sauropod dinozorlara benzer boyuttaydı, ama bu hayvanların kolları ve bacakları tipik olarak oldukça inceydi, Ledumahadi‘lerinki ise inanılmaz derecede kalın. Bana göre, bu, sauropodomorflarda devasa boyutlara ulaşmanın basit olmaktan uzak olduğunu ve bu hayvanların yeme ve hareket etme gibi genel yaşam problemlerini çözme biçiminin daha önce düşünülenden çok daha dinamik olduğunu göstermekte.”

Araştırma ekibi, Ledumahadi‘nin daha sonraki sauropod dinozorları gibi dört ayak üzerinde yürüdüğünü göstermek için “kol” ve “bacak” ölçümlerini kullandı ve Massospondylus gibi zamanındaki diğer birçok grup üyesinden farklı olduğunu ortaya koydu. Ekip ayrıca, daha önce pek çok akrabasının da dört ayak üzerinde durduğunu, bu vücut duruşunun bir kereden fazla evrimleştiğini ve biliminsanlarının düşündüğünden daha erken ortaya çıktığını gösterdi.

Dr. Roger Benson şunları söylüyor: “Birçok dev dinozor dört ayak üzerinde yürüdü ama iki ayak üzerinde yürüyen ataları vardı. Biliminsanları bu evrimsel değişimi bilmek ister, ama şaşırtıcı bir şekilde, hiç kimse dinozorların nasıl yürüdüğünü anlamak için bir araştırma yöntemine başvurmadı.”

Bloemfontein’deki Güney Afrika Ulusal Müzesi’nden Dr. Jennifer Botha-Brink, osteohistolojik analiz yoluyla fosilin kemik dokusunu analiz ederek hayvanın yaşını hesapladı.

Botha-Brink şunları söylüyor: “Hayvanın erişkinliğe hızlı bir şekilde eriştiğini fosilleşmiş kemik mikroyapısına bakarak söyleyebiliriz. Yıllık birikmiş büyüme halkalarının çevresel olarak daralmış olması büyüme hızının öldüğü zaman önemli ölçüde azaldığını gösterir.” Bu hayvanın yetişkinliğe ulaştığını gösterir.

“Kemik dokularının hem bazal sauropodomorfların hem de daha sonra türeyen sauropodların özelliklerini göstermesi ilginçti, bu da Ledumahadi‘nin bu iki büyük dinozor grubu arasında bir geçiş formunu temsil ettiğini gösteriyor.”

Ledumahadi, Güney Afrika’nın Özgür Devlet İli’nde, Clarens civarındaki bölgede yaşamaktaydı. Burası şu anda dağlık bir doğal alan, ancak dinozorun yaşadığı zamanlarda, düz, yarı kurak bir manzarası vardı ve sığ, aralıklı kuru dereler ile çok farklı görünüyordu.

Dr. Emese Bordy şunları söylüyor: “200 milyon yıl önce Güney Afrika’nın büyük bir kısmının, Güney Afrika’nın merkezi Karoo veya Güney Afrika’nın Limpopo Eyaleti Musina civarındaki, kemik fosillerinin korunmuş olduğu tortul kaya katmanlarının özelliklerine çok yakın özellikler gösteren mevcut çevreye çok benzer bir bölge olduğunu söyleyebiliriz.”

Ledumahadi, yakın bir zaman diliminde yaşamış olan Arjantin’deki diğer devasa dinozorlarla yakından ilişkilidir; bu da Panayea süper havzasının Erken Jura’da toplanmış olduğunu destekler. Choiniere şunu söylüyor: “Bu, o zamanlar dinozorların Johannesburg’dan Buenos Aires’e ne kadar kolay yürüdüğünü gösteriyor.”

Güney Afrika Bilim ve Teknoloji Bakanı Mmamoloko Kubayi-Ngubane, bu dinozorun keşfinin Güney Afrika paleontolojisinin dünyaya ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine vurgu yapıyor.

Kubayi-Ngubane şunları söylüyor: “Ülkemiz insanlığın beşiği olmakla kalmıyor, aynı zamanda devasa dinozorların yükselişini anlamamıza yardımcı olan fosillere de sahip. Bu, Güney Afrika’nın astronomi, deniz ve kutup araştırmaları, yerli halk ve biyoçeşitlilikte olduğu gibi uluslararası öneme sahip bilimsel atılımlar için de coğrafi avantaj temeline sahip bir örnek olduğunu gösteriyor.”

Ledumahadi araştırma ekibi, Cape Town Üniversitesi’nden ve Bloemfontein’deki Güney Afrika Ulusal Müzesi’nden Güney Afrika merkezli paleobilimciler Dr. Emese Bordy ve Dr Jennifer Botha-Brink’in yanı sıra Oxford Üniversitesi’nden Prof. Roger BJ Benson ve Dr. Blair McPhee’nin uluslararası işbirliği ile yürütülüyor.

Kısa bir süre önce ABD’den Güney Afrika’ya göç eden Choiniere şunları söylüyor: “Güney Afrika, dünyanın ve İngiltere’nin önde gelen en iyi paleontologlarından ve araştırmacılarından bazılarını istihdam etmek ve onlarla birlikte bir çalışma grubu oluşturmak açısından bir ayrıcalığa sahip. Dinozorlar uluslararası sınırları gözetmiyorlardı ve araştırma gruplarımızın da gözetmemesi önemli.”

Kaynak:Ledumahadi mafube: South Africa’s new jurassic giantSciencedaily, 27 Eylül 2018.

Önceki İçerikEvrenle söyleşiler 15: Bir takyonla söyleşi
Sonraki İçerikUmduğumuzu bulmak, ummadığımızla karşılaşmak için okumak
MEB Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Çalışma Alanları: Türkoloji, Arkeoloji, Tarih, Antropoloji, Felsefe