Ana Sayfa Bilim Gündemi Şerit kurdu deyip geçmeyin: Kendisi evrimin ayrıcalıklı çocuğu

Şerit kurdu deyip geçmeyin: Kendisi evrimin ayrıcalıklı çocuğu

5861
Resmin sol tarafında Tubulanus sexlineatus türü şerit kurdunun yeniden gelişmekte olan baş kısmı görülüyor. Kaynak: Terra C. Hiebert

Dünyanın en uzun canlısı hangisidir diye sorsak en iyi ihtimalle pek çok kişiden mavi balina cevabını alırız. Mavi balina evet, uzundur, 25 metreye kadar çıkabilir. Ama ondan da uzun bir canlı daha var. Tespit edilen örneklerinin boyu 30 metreyi aşmış. Daha da uzun boylu türleri var diye düşünülüyor. Yalnız kendisi mavı balinadan farklı olarak yaklaşık 2,5 cm kalınlığında. Cevabı artık tahmin edebilirsiniz: Şerit kurdu adıyla bilinen Nemertea’lar. Fakat dünya uzunluk rekorunun sahibi Nemertea’lar 30 metrenin 3000 katı kısalıkta yani 1cm kadar da olabilir. 1000’i aşkın türü bulunan Nemertea şubesi içindeki bu esneklik tek tek bireyler düzeyinde de ifade bulur. Vücutlarını oluşturan özel kas yapısı şeritlerin boyunu normalin onda birine düşürecek kadar sıkışabildiği gibi kendisinin iki katı genişlikteki avları yutacak şekilde esneyebilir de. Dahası Nemertea türleri cinsiyet konusunda da hiç katı bir tutum sergilemez. Vücutlarının iç kısmında dizili eşey hücreleri duruma göre sperm veya yumurta üretebilir. İhtiyaca göre dışa açılan eşey kanalları üreme tamamlandıktan sonra tekrar içeri çekilir. Diyelim ki avcının teki, her biri ayrı bir tuhaflık barındıran Nemertea türlerinden birini, vücutlarını kaplayan ve kayganlık sağlayan mukusa, kötü tadlarına ve hatta sinir sistemine etki eden zehirlerine rağmen yakalayıp bir ısırık koparmayı başardı. Sorun değil. Nemertea türlerinin ulaştığı esneklik burada da kendini gösterir. Bu özel omurgasız, vücudunun kopan parçasını rejenere ederek daha doğrusu yeniden üreterek kaldığı yerden hayatına devam eder. Eder de, şimdiye kadar bilinen, bu özelliğin hayvanın kuyruk kısmına özgü olduğuydu. Oysa ABD’den Smithsonian Enstitüsü, Oregon Üniversitesi ve Maryland Üniversitesi ile İspanya’dan Ciències del Mar Enstitüsü’nün katıldığı uluslararası bir araştırmacılar grubunun son bulguları esneklik ve rejenerasyon becerisinin boyutunu genişletti. Proceedings of the Royal Society B dergisinin 6 Mart’ta yer verdiği çalışma sonuçlarına göre ekibin incelediği 35 şerit kurdu türünden sekizi baş ve beyin bölgesini de rejenere edebiliyor!

Yitirilen vücut parçasının yerine yenisinin büyümesi tipindeki rejenerasyon hayvanlar aleminde çok sık rastlanan bir özellik sayılmaz ama sadece şerit kurduna özgü olduğu da söylenemez. Bazı semender ve örümcek türleri ile deniz yıldızları da bu süpergüçten nasibini almış. İşin ilginç yanı bu canlılar arasında doğrudan akrabalık ilişkisinin bulunmuyor olması rejenerasyon özelliğinin değişik organizma gruplarında bağımsız olarak evrimleştiğini gösteriyor. Hatta hayvanlar aleminin süngerler, hidroidler ve ktenoforlar gibi çok eski soylarında küçük bir kopuk parçadan bütün bir birey yeniden vücuda gelebiliyor. Fakat organizma karmaşıklaştıkça rejenerasyon becerisi de daha az dikkat çekici ve sönük hale geliyor; hatta kayboluyor. Tıpkı epi topu yaralı derisini iyileştirmekle yetinmek durumunda kalan biz insanlarda olduğu gibi…

Özel olarak şerit kurtlarının marifetlerini değil rejenerasyon yetisinin evrimini incelemeyi hedefleyen ekip araştırmaları için 2012-2014 yılları arasında ABD, Arjantin, İspanya ve Yeni Zelanda kıyılarından değişik türlere ait örnekler toplamış. Kendi örneklerinde gerçekleştirdikleri ampütasyon (yani organ kesilmesi) deneylerinin sonuçlarını literatürde daha önce ele alınmış başka Nemertea türlerine ait sonuçlarla birleştirdiklerinde, baş-beyin rejenerasyonu kabiliyetinin en az 4 farklı soyda birbirinden bağımsız olarak ortaya çıktığını tespit etmişler. En önemlisi de çalışmada Nemertea’lara ait 3 ayrı takım altındaki 10 ailenin üyelerini temsil etmesi hedeflenen 35 türden yola çıkarak oluşturulan evrim ağacının en dibinde yer alan hipotetik ata tür baş-beyin rejenerasyonu özelliği taşımıyor. Bugüne kadar bu özelliğe sahip bir ata türden Kambriyen öncesinde bir yerlerde, 500 milyon yıl kadar önce devralınıp Nemertealar çeşitlendikçe kaybedildiği varsayılan rejenerasyon becerisi, görünen o ki, en azından baş-beyin bölgesi özelinde 10-15 milyon yıl gibi görece kısa ve bağımsız bir geçmişe sahip.

Buna Nemerteaların süper-rejenerasyoncusu Lineus sanguines bile dahil: Kendisi normal yetişkin boyutunun 200.000’de biri büyüklüğündeki bir doku parçasından hasıl olabiliyor. Yaklaşık 70 kiloluk bir insanın çay kaşığının 1/16’sı büyüklüğündeki bir dokudan kendini oluşturabilmesi gibi birşey bu! Peki araştırmacılar rejenerasyonun evrimsel basamaklarına dair birşey bulabilmişler mi diye sorabilirsiniz. Rejenerasyona uzanan yoldaki aşamalardan olduğu varsayılabilecek bir gözlem yapılmış: Kafası koparılmış kurtlardan bazıları bu şekilde aylarca hayatta kalmış. Ne de olsa rejenerasyonla küllerinden doğmadan önce organizmanın bunu yapabilecek kadar uzun süre hayatta kalmayı başarması gerekir. Sırada işin asıl can alıcı noktasının incelenmesi var: rejenerasyonun moleküler mekanizması. Heyecanla bekliyoruz. Belki biz de nemalanacak birşeyler buluruz!

Kaynak
“Scientists find worms that recently evolved the ability to regrow a complete head”, University of Maryland-College of Computer, Mathematical and Natural Sciences, News-Events, 6 Mart 2019.

Önceki İçerikKarşı-madde ile bomba yapılabilir mi?
Sonraki İçerikNeden siyah ışık yok?