Ana Sayfa Bilim Gündemi Unutmak en iyi tedaviyse ilacın adı belli: Bir parça “propofollü anestezi”

Unutmak en iyi tedaviyse ilacın adı belli: Bir parça “propofollü anestezi”

8813
0

Eternal Sunshine of the Spotless Mind filmini bilir misiniz? Ayrılıkla biten bir aşkı unutmak isteyen kahraman özel bir ‘hafıza sildirme’ tekniği için gönüllü olur. İlişkisine dair anıları canlandıran nesneler aracılığıyla oluşturulan beyin haritası, kendisi derin uyku halindeyken bu bölgelerin kalıcı olarak silinmesi için kullanılır. 2004 yapımı bu filmi büyük bir iştahla, ama içerdiği tıbbi savı biraz burun kıvırarak izlemiştik. Oysa istilacı ya da patolojik hatıraların çeşitli tedavilerle hafızadan silinebileceği düşüncesi o kadar da fanteziden ibaret değil. Zira deneyimlerimizin yerleşik anılara dönüşmeden önce kararsız bir yapıda ve manipülasyona açık oldukları biliniyor. Biliminsanları işte bu sabitlenme öncesi evredeki aralık kapıdan ellerinde kimyasallarla girip bizi gamdan kurtarmayı hedefliyorlar. Bu işin bir anlamda doğal yollarla gerçekleştiği durumlar da var. Filmlerden ya da kendi deneyimimizden biliriz: Bilincin kapandığı ve ameliyat süreciyle sonuçlanan kazalar, anesteziden uyanıldığında çoğu zaman hatırlanmaz. Hatta bunun ufak çaplı bir provası olarak bayılmayı da örnek gösterebiliriz. Bilinç yerine geldiğinde kişi bir nevi kısa süreli hafıza kaybı yaşar. Biliminsanları bu örneklerde ortak olan basamağın, deneyimin sabitlenmesi adımında yaşanan bozulmaya bağlı bellek boşluğunun kalıcılaşması için uğraşıyor. Üstelik önerdikleri yöntem ve kimyasal sayesinde kaza geçirip kendimizi kaybetmemiz, ayılıp bayılmamız falan da gerekmiyor. Nasıl mı?

Araştırmacıların elinde daha eski çalışmalardan bildikleri bazı ipucu malzemeler var: Mesela duygusal hafızanın kodlanmasını bloke ettiği bilinen propranolol. Beyinde hipokampüs ve amigdala bölgelerindeki bazı reseptörleri tıkayarak etki gösteren propranolol ve benzeri anestetikler araştırmacıların elektrokonvülsiyon terapisi adını verdikleri, bizimse “elektroşok tedavisi” olarak tanıdığımız kapsamda uygulanan bir yöntem aslında. Özellikle depresyon tedavisinde kullanılan anestetik uygulama veya şokun mantığı, kişide negatif çağrışım yaratan anahtar öğeler aracılığıyla “kötü anı”nın aktif hale getirilmesine, rekonsolidasyon denen beyinde yeniden yerleşikleşmenin sağlanması için gerekli sürenin (mesela 24 saatin) tanınmasına ve bu süreçte ilacın ya da şokun verilerek reaktivasyonun bozulmaya uğratılmasına dayanıyor. Dediğimiz gibi bu yöntemin klasik ve korkunç görünen temel uygulama biçimi elektroşok idi. Şimdiyse anestezikler revaçta… Propofol denemesi işte bu yükselen trendin son yıldızı olarak Science Advances dergisinin 20 Mart sayısında yayımlanan bir makaleyle tanıtıldı. Peki New York Üniversitesi klinik nöroloji ve psikoloji bölümlerinin ortak yürüttüğü bu çalışma işe yaradı mı? Kötü anıları depreştirilen, nörolojik ve psikolojik bakımdan sağlıklı bireylere damardan uygulanan propofol, duygusal anıların tekrar konsolide olma sürecini gerçekten sekteye uğrattı mı? Diğer bir deyişle beynin bir yerlerine gömülü kalmış kötü anılar bir şekilde yerinden edilebildi mi? Eternal Sunshine filmindeki fantezi gerçek oldu mu? Cevap, evet!

Önce deneyin kuruluşuna bakalım. 50 katılımcı iki gruba ayrıldı. Her bir gruba üç evreden oluşan iki negatif hikaye slayt gösterisi halinde ve ses kaydı eşliğinde izletildi. Hikayelerin birinci ve üçüncü evreleri duygusal açıdan nötr içerikliyken ikinci evrede negatif öğe sunuldu. İlk izlettirmeden bir hafta sonra hafızanın yeniden harekete geçirilme aşaması uygulandı. Bunun için hikayelerden birinin ilk kısmındaki slaytlar kısmen tekrar gösterilerek katılımcıdan gözükmeyen kısımda ne olduğunu hatırlaması istendi. Hemen ardından da propofol uygulanarak derin sedasyon (yani bilincin kapandığı ancak nefesin devam ettiği durum) sağlandı. Son aşamada da yine hikayeyle ilgili bir hafıza testi ilk gruba sedasyondan 24 saat sonra, ikinci gruba katılımcılar uyanır uyanmaz uygulandı. Araştırmacılar ilk grupta, yani önce propofol ardından rekonsolidasyonun etkisiyle sağlanacağı umulan hafıza silinmesi için yeterli sürenin tanındığı A grubunda, belleğin bozulacağını düşündü; ve umulan oldu.

A grubu katılımcılar sedasyon öncesi yeniden aktif hale getirilen hikayenin özellikle negatif çağrışımlı ikinci kısmını istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde hatırlayamadı. Diğer hikayenin hatırlanmasıyla ilgili bir sorunsa yaşanmadı. Yani sadece yeniden aktif hale getirilip ardından yeniden konsolide edilme aşamasına sokulan, böylece bir anlamda manipülasyona açık hale getirilen anı, sedasyon sayesinde konsolide olamadan uçtu gitti. Sonuçların sedasyondan hemen sonra hafıza testine alınan grupta normal çıkması, işin sırrının tek başına propofolda değil, bunu etki ettiği rekonsolidasyon sürecinde olduğuna, eh onun da zaman aldığına işaret.

Elbette her deneyim birtakım görsel-işitsel öğelere indirgenebilecek kadar sınırları belli, köşeli değil; çoğu zaman bizi acıya gark eden, birçok katman barındıran ‘süreçler’ söz konusu. Zaten bu yöntemin hedefinde de daha çok spesifik olaylar sonucunda travma yaşamış bireyler yer alıyor. Fakat ne olursa olsun vahşetin, acıların, bizi bunalımdan bunalıma sürükleyen deneyimlerin eksik olmadığı bir dünyada böyle bir ‘seçimli unutturma’ yöntemi kulağa pek hoş geliyor. Ama insan teknik daha da ilerleyecek olsa acaba her birimizin kaç sedasyon hakkı olurdu diye düşünmeden de edemiyor!

Kaynak
Ana Galarza Vallejo ve ark., “Propofol-induced deep sedation reduces emotional episodic memory reconsolidation in humans”, Science Advances, 20 Mart 2019.