Mutasyonlar başlangıçta zararlı bile olsa, evrimsel süreçte yarara dönüşür*
Bilindiği gibi Evrim Karşıtları birçok argüman gibi evrimsel süreçte mutasyonların zararlı olduklarını dolayısıyla evrimi meydana getirecek bir mekanizma olarak mutasyonun buna karşıt bir rol oynadığını ileri sürmektedirler. Gerçekten de mutasyonlar zararlımıdır ve evrimsel sürecin önünde engelmidir?
Aksine bazı mutasyonların oldukça yararlı etkileri vardır. Örneğin, George Bakken tarafından hazırlanan şu rapora bakalım: “Mikroorganizmalar doğada hiçbir zaman oluşmayan toksik sanayi atıklarını (yani klorlanmış ve florlanmış hidrokarbonları) metabolize edecek yeni enzimler edinmişler ve bizlere kirliliği kontrol etmede önemi gittikçe artan yöntemler sunuyorlar. Susumi Ohno, çerçeve kayması mutasyonu sonucu oluşan böyle yeni bir enzim buldu: Naylon lineer oligomer hidrolaz. Çerçeve kayması mutasyonları genin tüm yapısını değiştirir; bu yüzden de ortaya çıkan enzim rasgele oluşmuş bir enzim oluyor! Bekleneceği gibi, bu yeni enzim kusursuz değil ve tipik bir enzimin sadece yüzde 1’i kadar etkin, fakat önemli olan çalışıyor olması”.
Ohno tarafından belgelenen mutasyon, mikroorganizmaların adı geçen kısa naylon oligomerlerini birincil besin kaynağı olarak kullanmasını sağladığı için, rahatlıkla faydalı bir mutasyon
olarak adlandırılabilir. Edinilen bu yeni metabolik etkinliğin laboratuvar ortamında tekrarlandığını bilmek ilginç. (Her ne kadar aynı tür mikroorganizmaların, aynı çerçeve kayması mutasyonun veya aynı enzimin söz konusu olup olmadığı belli olmasa da.) Richard Harter şuna dikkati çekmekte: “Deneylerde, naylonu metabolize edemeyen Pseudomonas suşları birincil besin kaynağı naylon oligomerleri olan bir ortamda büyütülmüş. Görece kısa bir zamanda birkaç nesil içinde mikroorganizmalar naylonu sindirebilen bir metabolizma geliştirebilmişlerdir.”
Başka bir örnek, insanlar ve AIDS’e dirençle ilgili: “Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) popülasyon genetikçisi Stephen O’Brien, meslektaşları Michael Dean ve Marry Carrington ve yardımcıları, HIV’in beyaz kan hücrelerine bulaşırken kullandığı kemokin reseptörünü yapan CCRS (CKRS) geninin mutasyona uğramış iki kopyasına sahip insanların HIV virüsüne oldukça dirençli olduklarını gösteren güçlü kanıtlar ortaya çıkardı. Oldukça yeni başka bir buluş ise, HIV bulaşan fakat kendilerinde CCRS geninin mutasyonuna uğramış bir kopyası bulunan insanlarda AIDS’in mutasyonsuzlara göre daha yavaş ilerlemesidir.”
En zararlı gözüken mutasyonların bile belirli ortamlarda büyük uyum sağlama değerleri olabilir. Örneğin Drosophila’da kanatların büyümesini durduran mutasyonlar, sineğin şiddetli rüzgârlar bulunan adalarda sağ kalma yeteneğini geliştirmektedir. Bu on yıllarca laboratuvarda radyasyona tutulan Drosophila’nın niye sadece daha az uygun mutantlar verdiğini açıklar: Bir popülasyonun normal çerçevesinde bütün mutasyonlar zararlı olmalıdır; çünkü popülasyon zaten ortamına son derece iyi uyum göstermiştir. Fakat organizmanın doğal ortamında zararlı olan mutasyonlar, bir popülasyonun coğrafi sınırlarında veya coğrafi ölçeğin tamamında oldukça büyük bir çevre değişikliği sonucunda (bir hortum bir adadaki bütün kanatlı Drosophila’ları ortadan kaldırabilir) faydalı bir hale gelebilir. Bu aynı zamanda evrimin niye jeolojik bir zaman ölçeğinde kesikli bir biçimde gerçekleşmesi gerektiğini de kısmen açıklar.
Dipnot: *Mark Vuletic’in hazırladığı “Yaradılışçı safsatalara yanıtlar – 1” (Bilim ve Gele¬cek, S.7; Çev. Can Sözer, Çev. Redaksiyonu: Feryal Halatçı) başlıklı derlemeden özetlenmiştir.
Kaynak: Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Şubat 2009, 2. Baskı, s.200-201