Ana Sayfa Bilim Gündemi Archaeopteryx hem dinozor hem kuş özelliklerine sahip bir geçiş formudur

Archaeopteryx hem dinozor hem kuş özelliklerine sahip bir geçiş formudur

845
0

Bilim ve Gelecek ailesi olarak Aydınlanma mücadelesi ve bilim savunusunun somutlaştığı birçok konu gibi evrim kuramı konusundaki çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Evrim ve bilim karşıtlarının öne sürdüğü safsatalarla bezeli argümanlara cevap veriyoruz.

İDDİA: Archaeopteryx ara geçiş formu değil, tam bir kuştur

YANIT: Archaeopteryx hem dinozor hem kuş özelliklerine sahip bir geçiş formudur*

“Archaeopteryx ara geçiş formu değil, tam bir kuştur.”
(Harun Yahya, Yaratılış Atlası 1, s.625; Yaratılış Atlası 2, s.25)

Yaratılışçılar Archaeopteryx ile ilgili pek çok gerçeği çar­pıtmıştır. Archaeopteryx’den bahsedebilecek bilgi ve eğitim birikimine sahip olmadıklarını iddiaları göstermektedir; ayrıca Archaeopteryx ile ilgili pek çok gerçeği yalan söyleyerek çarpıt­maktadırlar. Çünkü Archaeopteryx’in sürüngenlerden gelişen bir kuş olduğu hipotezini destekleyen bulgular, yaratılışçılara bü­yük darbe vurmaktadır. Yaratılışçılara göre Archaeopteryx veya diğer hiçbir sürüngen kuşa evrimleşmemiştir, sadece kuş olarak Tanrı tarafından yaratılmıştır. Oysa paleontoloji ve kuşların evrimi ile uğraşan bilim insanları için, gerek Harun Yahya’nın, gerekse ABD’li yaratılışçıların söylediklerinin hiçbir bilimsel ve akılcı değeri yoktur! Dünyadaki tüm biyoloji, ornitoloji ve pa­leontoloji otoriteleri ve bilimcilerin birleştiği bir nokta vardır: Kuşlar, birden fazla ortak ata-sürüngenden evrimleşerek, kuş haline milyonlarca yılda gelmişlerdir; fakat bu ortak atanın Pro­toavis mi olduğu, Archaeopteryx mi olduğu, yoksa her ikisinin de farklı ortak atalardan mı geldiği kesinlik kazanmamıştır. Ama kesinlikle bilinen Archaeopteryx’in sürüngen ve kuşlara ait özel­liklerin dikkate değer karışımı olması nedeniyle, bir geçiş canlısı olduğudur. İşin komik yönü, Harun Yahya, aşağıda verilen ve kendi fikirlerini çürüten bazı referansları sanki kendi fikrini kanıtlayan bilgiler gibi sunmakta, bilimde ve referans verilişinde çarpıtma yapmaktadır. Binlerce bilimsel makaleye göre, Archae­opteryx bir sürüngen, bir dinozordur, çünkü:

– Archaeopteryx iskelet sisteminin yapısı açısından dinozorla­ra çok yakındır. Aynı dönemde yaşadığı Comsognatus (ve diğer Theropod dinozorlar) gibi iki ayağının üzerinde, öne eğilimli durmaktadır. Tüm iskelet sistemi, kuşlardan farklıdır ve bir dinozora benzemektedir.
– Archaeopteryx’in 23 kuyruk omurundan oluşan kuyruğu hiçbir kuş türünde yoktur. Bu kuyruk, Triassic ve Jurassic Dö­nemleri’nde görülen kuyruklu uçan Saurianlar’da mevcuttur. Bu kuyruk hayvanın uçmaya çalışırken veya koşarken, ani yön de­ğiştirmelerine yardımcı olmaktadır. Modern kuşlarda bu kuyruk ufalmış ve tek kemiğe dönüşmüştür.
– Archaeopteryx’in ağırlık merkezi ve kanat iskelet yapısı tüm diğer kuşlar­dan farklıdır, bu Archaeopteryx’in bildiğimiz kuşların uçtuğu kadar rahat uçamayacağını ka­nıtlamaktadır.

Almanya-Bavyera Solnhofen’de bulunmuş 150 milyon yıllık Archaeopteryx fosili.

– Sürüngenlerde ayaktaki metatarsal kemikler birbirinden ayrıdır; modern kuş­larda bu metatarsal kemikler tek kemik olarak kaynamıştır. Archaeopteryx’den önce oluşmuş ve anatomik olarak Archaeopteryx’e çok benzeyen, Comp­sognatus’da ayaktaki metatarsallar ayrıdır, Archaeopteryx’de ise bu metartarsallar kaynamıştır, yani Archaeopteryx ayak metatarsal kemikleri açı­sından kuş ile sürüngenler arasında bir yerdedir.
– Archaeopteryx’in ayakları Theropod dinozor atalarına benze­mektedir; üç uzun ayak parmağı, bir de geri giden kısa parmağı vardır.
– Archaeopteryx’in kanatlarında hiçbir kuşta olmayan dinozor pençeleri mevcuttur; bir tek Hoatzin isimli bir kuşun gelişim ev­resinde kısa bir süre için kanat pençeleri oluşur. Kuşlarda ön kol kemikleri birleşmiş ve kaynamıştır ve bunlar kanatlara tutunur; Archaeopteryx’de ise kanatların ucunda dinozor pençeleri vardır.
– Archaeopteryx’deki pektoral kaslar, dinozorlarda, sürüngen­lerde olduğu gibi ince gastral kaburgalara tutunmaktadır.
– İyi uçucu kuşlarda hava kesecikleri, akciğerlerden kemik­lere kadar uzanıp, tutunurlar; böylece uçuş sırasında harcanan enerjinin sağlanması için, oksijen gereksinimi karşılanmış olur. Archaeopteryx’de hava kesecikleri olmadığı gösterilmiştir; yani Archaeopteryx iyi uçucu bir kuş değildir.

Öte yandan Archaeopteryx’de kuşlarda olan özellikler de var­dır:

– Kuşlardaki kemiklerin büyüme merkezi uçlardadır; sürün­genlerde ise bu kemiğin merkezindedir. Archaeopteryx’de boş­luklu kemiğe ait bir ize rastlanmamıştır.
– Archaeopteryx’in pençeli kanadında ve kuyruğunda tüyler vardır, bu da onu sürüngenlerden ayıran ve kuşlara yaklaştıran bir özelliktir.
– Archaeopteryx’in tüyleri asimetrik ve aerodinamik bir yapı gösterir. Devekuşu, hindi gibi uçma yeteneğini yitirmiş kuşlarda ise tüyler simetrik yapıdadır. Bu özelliği ile Archaeopteryx uçabi­len kuşlara daha yakındır.

Bu özelliklere göre, bilimsel ilkeler ışığında Archaeopteryx bir sürüngendir, ama kuş özellikleri taşıyan bir geçiş sürüngenidir. Sürüngenlerle şekli ve fiziksel ilişkisine ek olarak, farklı kuşlarla benzer özellik göstermektedir. Şöyle de denebilir, Archaeopteryx kendi döneminde hem kuş özellikleri, hem de sürüngen özellik­leri taşıyan, kuşun atalarından birisidir. Tabii, kuşların oluşumu milyonlarca yıl sürmüştür, pek çok diğer sürüngen kuş mevcut­tur, bunların hepsinin birden fazla ortak atası olabilir.

Kaynak: Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Şubat 2009, 2.Baskı s.96-98

*Dr. Ümit Sayın’ın, “Yaratılışçıların iddiaları ve bilimin yanıtları-1” (Bilim ve Ütopya, S.88) ve Mark Vuletic’in “Yaradılışçı safsatalara yanıtlar-2” (Bilim ve Gelecek, S.8, Çev. Aylin Kılınç, Çev. Redaksiyonu Feryal Halatçı ve Murat Gül­saçan) başlıklı makalelerinden derlenmiştir.