Ana Sayfa Bilim Gündemi İskelet kalıntılarının analizi, pandemilere uyum sağladığımızı gösteriyor

İskelet kalıntılarının analizi, pandemilere uyum sağladığımızı gösteriyor

324

İnsanlar pandemi ile ilk kez karşılaşmıyor, aslında yüzyıllardır pandemilere tanıklık ediyorlar. Eski bulaşıcı hastalıklara odaklanan araştırmalar, patojenlerin (hastalık yapıcı etkiye sahip enfeksiyöz ajanlar) ve insanların birlikte evrimine dikkat çekiyor.

İskelet örneklerinden elde edilen veriler, cüzzam, tüberküloz ve frengi gibi geçmişte büyük salgınlar halinde yaşanan hastalıkların yayılımının son 5000 yılda doğal olarak azaldığını ortaya koydu.

PLOS ONE dergisinde yayınlanan çalışmanın yazarlarından Maciej Henneberg, “İnsanlar zamanla enfeksiyonlara tolerans gösterebilirler. Çoğu insan popülasyonunda, hastalık etmenine maruz kalmasına rağmen hastalanmayan bazı insanlar bulunur. Bu durum aynı zamanda COVID-19 gibi viral enfeksiyonlar için de geçerlidir” açıklamalarında bulundu.

Araştırmacılar, 200’den fazla neslin verilerini içeren kayıtlar ile 70.000 eski insan iskeletinden elde edilen verileri, cüzzam, tüberküloz ve frenginin yayılımının zaman içinde nasıl değiştiğini anlamak için yeniden analiz etti. Söz konusu hastalıklar, hastalığı ağır geçiren kişilerin kemik gibi sert dokularında iz bırakabilir ve bu izler iskelet kalıntıları üzerinden analiz edilebilir. Paleopatoloji disiplini, eski enfeksiyonlara yeni bakış açıları sağlar.

Geçmiş döneme ilişkin kayıtlar, Avrupa’da Orta Çağ’ın sonunda cüzzam ve frenginin yayılımının düşmeden önce arttığını gösterdi. Tüberküloz ise istikrarlı bir düşüş eğilimindeydi. Ancak araştırmacılar tüberküloz etmeninin insanlara diğer hastalıklardan daha erken bir evrede bulaştığını ve bir süre sonra yayılımının zirve noktasına ulaştığını belirtiyor.

Geçmişe ilişkin kayıtların sınırlılıklarını vurgulayan biliminsanları, hastalıkların yayılımını incelerken koşulların da dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Örneğin büyük şehirlerde iyileştirilmiş temizlik ve beslenme gibi yaygınlaştırılmaya çalışılan girişimlerin ardından tüberkülozdan ölüm oranlarının azaldığını belirtiyorlar.

Birlikte evrim ve uyum
Çalışma bulguları genel olarak patojenler hakkında bilinenlerle örtüşmektedir. Tüm organizmalar için geçerli olduğu gibi, patojenler de doğal seleksiyon yasalarına tabidir ve yayılabilmek için konak organizma ararlar. Ancak konak olarak belirledikleri canlının ölümüne neden olmak patojenlerin “çıkarları” ile örtüşmez. Araştırmacılar patojenin konak organizmanın ölümüne neden olmayarak üreme başarısı sağlamasının avantajlı bir durum olduğunun altını çiziyor ve ekliyorlar: “Aynı zamanda konak organizmanın hayatta kalması ancak üreme başarısı ile sağlanabilir.”

İlerleyen süreçte konak organizma ve patojenler birbirlerine adapte olurlar ve patojen “iyi huylu” hale gelebilir, hatta konak organizmaya yarar sağlayabilir. Yazarlar bu noktadan hareketle, farklı hastalık yapma biçimlerine (patolojilere) ve farklı bulaşma biçimlerine sahip olsalar da benzer bir düşüş eğrisi yaşayan bu üç hastalığın yörüngesi altındaki en mantıklı faktörün birlikte evrim olduğunu düşünüyor. Konak organizma veya patojen… aslında kimin evrimleştiği net olarak belli değil, insanlar, patojenler veya her ikisi de… Ancak birlikte evrim, her iki organizmanın da hayatta kalmasına yol açar. Yazarlar “uyum” kavramına dikkat çekerek “Uyum ancak evrim süreciyle gerçekleşebilir” diyor.

Kaynak: https://cosmosmagazine.com/history/archaeology/co-evolution-of-humans-and-pathogens/

Önceki İçerikSivrisineklerde bulunan bir protein virüs kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanılabilir mi?
Sonraki İçerikBağışıklık sisteminin önemli elemanlarından doğal öldürücü hücreler nasıl farklılaşır?
İstanbul Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Evrim, Populasyon Genetiği, Moleküler Ekoloji ve Entomoloji alanlarıyla ilgiliyim. Bu alanların yanı sıra müzik ve tiyatro ile de ilgileniyorum.