Ana Sayfa Bilim Gündemi Çin’de kayalara kimyasal olarak yapışmış plastik atıklar bulundu

Çin’de kayalara kimyasal olarak yapışmış plastik atıklar bulundu

Araştırmacılar, bir tatlı su deresinde muhtemelen plastik torbalardan ve diğer çöplerden oluşan "plastik kayalar" keşfettiler.

197
0
Plastik atıklar bazen Chinautla, Guatemala'daki gibi nehir kenarındaki kayalara yerleşmektedir.

Araştırmacılar, plastik kirliliğinin yeni bir biçimi olduğunu düşündükleri şeyi yani kayalara kimyasal olarak bağlanmış ince plastik atık filmleri keşfettiler.
Bulgu, bilim adamlarının plastiğin Dünya jeolojisinin bir parçası haline geldiğine dair artan farkındalığına katkıda bulunuyor. 2020’de jeologlar, Brezilya’da katmanlarında plastik astarlı şişe kapakları, plastik küpeler ve diğer çöplerin gömülü olduğu tortul kayaları tanımlamışlardı. Bu kayalara antropokin adını verdiler. Diğer bilim insanları ise, erimiş plastiğin kayaları, kumu ve diğer doğal ve insan yapımı malzemeleri birbirine yapıştırmasıyla oluşan “plastiglomeratlar” ortaya çıkardılar.
Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nde toprak ve yeraltı suyu bilimcisi olan ve Çin’in Hechi Şehrindeki bir derenin yakınında plastik levha kaplı kayalar bulan Deyi Hou ve meslektaşları, yirminci ve yirmi birinci yüzyılda insanların yeni jeolojik kayıtlar oluşturduğunu söylüyorlar.

Araştırmacılar, Çin’de bir dere boyunca oturan kayalara kimyasal olarak bağlı plastik çöp tabakaları buldular.

Hou, 3 Nisan’da Çevre Bilimi ve Teknolojisinde yayınlanan raporlarının, çevrede plastik ve kayalar arasındaki kimyasal bağları ortaya çıkaran ilk rapor olduğunu söylüyor. Plastiğin kaynağının, plastik poşet yapımında kullanılan polipropilenli filmler ve çiftçiler tarafından ekinleri örtmek için kullanılan polietilen filmleri de içeren dere içi ve çevresinde biriken çöp olduğunu da ekliyor.
Araştırmacılar plastik-kaya bileşimlerini spektroskopik aletlerle incelediklerinde, polietilen filmlerin yüzeyindeki karbon atomlarının, oksijen atomlarının yardımıyla kayadaki silikona kimyasal olarak bağlandığını gördüler. Hou, bu bağın Güneş’ten gelen ultraviyole ışıkla veya araştırmacıların plastik kayalar üzerinde yaşadığını buldukları, gelişebilen bir mikrop topluluğunun metabolik aktivitesiyle sağlanmış olabileceğini söylüyor. Ekibin bulduğu polipropilen filmler, kayalara kimyasal bağlardan ziyade fiziksel kuvvetlerle bağlanmış gibi görünüyordu.

Yeni dönem

Plastik kayalar, Dünya’nın jeolojisini etkilemenin yanı sıra, mikroplastikleri çevreye yayabilecekleri için de endişe vericidir. Bu plastik parçalar, atmosfer ve okyanuslar yoluyla uzun mesafelere taşınabilir, bitki dokularına nüfuz edebilir ve balıklar ve kuşlar da dahil olmak üzere hayvanlar tarafından yiyecek zannedilebilir. Hou ve meslektaşları, buldukları kayalara bağlı tabakaların ne kadar mikroplastik dökeceğini görmek için filmlerin parçalarını ayırdılar ve onları laboratuvarda ıslak-kuru döngülerine maruz bırakarak, dere periyodik olarak taştığında neler olabileceğini prova etmeye çalıştılar. Sonuçta ekip, çöplükte, deniz suyunda ve deniz tortusunda plastik dökülmeyi taklit eden laboratuvar testlerinde bildirilenlerden çok daha büyük mikroplastik üretim oranları bulmuştu.
Brezilya, Porto Alegre’deki Federal Rio Grande do Sul Üniversitesi’nde yerbilimci olan ve tortul antropokinler üzerinde çalışan Gerson Fernandino, Hou’nun araştırmasının merak uyandırıcı olduğunu, ancak plastik-kaya bileşimlerinin gerçekten yeni bir tür temsil edip etmediğinin net olmadığını söylüyor. Buna rağmen, Fernandino, bileşimlerin bir tatlı su ekosisteminde oluşan türünün ilk örneği olduğunu söylüyor ki- diğer çalışmaların çoğu, plastiğin çöplükteki veya deniz-kıyı ortamlarındaki malzemelerle nasıl etkileşime girdiğini incelemişti. Fernandino, sonuçların “jeolojik süreçlerle etkileşime giren plastikler hakkındaki tartışmayı zenginleştirdiğini” ekliyor, ancak sonuçların başlangıç niteliğinde olduğunu vurguluyor.
Hou, araştırmasının şimdiye kadar sadece dört örneğe dayandığını kabul ediyor. Ekip, karasal ekosistemlerde daha fazla plastik etkileşim örneği aramaya ve buldukları bileşimleri laboratuvarda daha fazla karakterize etmeye devam ediyor.
Bazı jeologlar, insanların yirminci yüzyılın ortalarından bu yana gezegenin jeolojisini derinden değiştirdiğinin bir başka kanıtı olarak, plastik kayalar üzerinde büyüyen araştırma kitlesini görüyorlar. Bazıları bu kaymanın yeni bir jeolojik çağ olan Antroposen olarak kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Önümüzdeki birkaç hafta içinde, Uluslararası Stratigrafi Komisyonu tarafından oluşturulan bilim adamlarından oluşan bir komite olan Antroposen Çalışma Grubu, orada bulunan endüstriyel ve radyoaktif maddelere dayanarak Dünya’nın hangi noktasında bu jeolojik dönemin başladığını oylayacak. 2008’de yeni çağı öneren bir grubun parçası olan Birleşik Krallık’taki Leicester Üniversitesi’nden bir paleobiyolog olan Jan Zalasiewicz, Hou’nun araştırmasının Antroposen’i günümüze getirdiğini söylüyor: “Tarlaya gittiğinizde, bir dereye gidin ve plastik kaplı kayaları toplayarak, Antroposeni zihninnizde somut hale getirmenize yardımcı olacaktır” diyor.