Ana Sayfa Dergi Sayıları 241. Sayı Çocuklar için felsefe üzerine bir değerlendirme

Çocuklar için felsefe üzerine bir değerlendirme

63
0

Doç. Dr. Tülin Otbiçer Acar

Özellikle 3-12 yaş arasındaki çocukların bedenini, dilini yetkinleştirmeden ruhunu (zihnini/düşüncelerini) yetkinleştirmek için “Çocuklar için Felsefe” olur mu? Bence kalsın.

Çocuklar için felsefe konusu bazı özel eğitim kurumlarında ve kimi eğitimciler için parlatılarak paketlenmiş eğitim (veya öğretim) programı olarak piyasa sürülüyor. Bunun bazı entelektüelleri mutlu ettiğini biliyorum. Ne ki beni mutlu etmiyor, edemiyor. Şayet felsefenin tanımı, mahiyeti iyi biliniyor olsa idi “çocuklar için felsefe” söyleminin felsefeye emek vermiş, üzerinde düşünmüş kişileri çokça inciten ve belki de kahreden bir söylem olduğunu söyleyebilirim. Felsefenin neliğini (keza Aristoteles’in Metafizik’inde ne idülük, biçime ve işlerliğe dairdir) bilmeden çocuklar için felsefe söylemi, taca çıkarılmış toptur sadece. Felsefenin ne idülüğü üzerine klasikleşmiş tanımlarına bir bakalım. Felsefe;

1) İlimlerin ilmi, sanatların sanatı, hikmetlerin hikmetidir. 2) Hikmet sevgisidir. 3) Var olan her şeyin (hakikatinin/tümellerin) bilgisidir. 4) İnsani ve ilahi şeylerin bilgisidir. 5) Ölümü tercih etmek veya yaşarken ölmektir. 6) Tanrı’ya benzemektir.

Bu tanımlara göre 3-12 yaş arasındaki çocuklarla neden, hangi gerekçelerle felsefe yapılacaktır? Okullarda kim, hangi hikmetin bilgisini verecek? Yaşamdan, yaşamaktan daha payını almamış çocuklara hikmet sevgisini veya yaşarken ölmeyi nasıl açıklayacaksınız? Anlat anlat geç bunları, değil mi?

Çocuklar için felsefe! Doğayı, doğanın düzenliliğini bilmeden, yasalarını öğrenmeden bu ne aceleciliktir? Bilişsel olarak somut işlemler döneminde bulunan, dünyayı, olgu ve olayları bir bütün olarak algılayan, kavramsal/soyut ve analitik düşünmede yetkinleşmemiş çocuklarla sorarım, neyin felsefesi yapılacaktır? Kaldı ki düşüncenin, zihnin yetkinleşmesi için bir gelişim sırası varken bunu fark edemeyecek kadar mı zihinlerimiz miyoplaştı?

Felsefe yapmak için önce yaşamdan pay (yaş/yaşantı/deneyim) almak gerek. Bedenen ve zihnen yeteri kadar yaşantı geçirmemiş çocuklarla neyin felsefesi yapılabilir? Felsefe o kadar da sihirli değil. Aksine üzerinde düşündükçe felsefe, düşüneni epey sinirli, huzursuz ve huysuz hale getirebiliyor.

En büyük yanılgımız, çocukların yaşamı, hayatı tanımak ve anlamak için -doğaları gereği- soru sorma edimlerini, felsefeye yapmak zannediyor olmamızdır. Felsefenin 6 tanımına tekrar bakınız lütfen. Felsefe, soru sormak değildir. Eğer felsefeyi soru sormaya indirgersek ortaya “çocuklar için felsefe” saçmalığı çıkar. Serbest piyasa koşullarında allanıp pullanıp satılacak bir nesne olur, felsefe. Oysa olmamalı. Çocuklar soru sorsun, sorgulasın tamam ama her zaman her durumda öğrenmek, araştırmak, incelemek, meraklarını gidermek için soru sormanın kendisi bilfiil felsefe değildir. Bazen çocuğun “bu nedir?” minvalindeki soruların mahiyeti, gördüğümü gördünüz mü maksadındadır.

Felsefe yapmak, tek başına hiç sorulmamış olan soruları sormak da değildir. Soruyu soranın (düşünenin) aynı zamanda bir cevap vermesini (sistematik bir açıklama, çözümleme yapmasını) de zorunlu kılar.  Şimdi, çocukların sordukları soruları sistematik bir şekilde açıklama yetkinliğine sahip olmalarını (yani felsefe yapmalarını) beklemek, çocukların bilişsel-sosyal ve benlik gelişimi ilkelerine uygun olabilir mi? Eğitimcilerin ya da eğitim-öğretim işiyle uğraşanların “çocuklar için felsefe” söylemiyle ortaya saçılmalarından hicap duyulmaz mı? Doğrusu hicap duyuyorum. Çocukların gelişimlerine zarar verdiklerini düşünüyorum.

Felsefenin kendine ait bir dili vardır. Bu dili öğrenmeden, bilmeden felsefe yapılamaz. Anadili konusunda yetkinleşmemiş çocuklara felsefe mi yaptıracağız? Kâr elde etmek için değer mi bu yıkıma? Dil ile düşünce arasındaki sıkı ilişkiyi göz ardı edip çocuklarla felsefe mi yapacağız? Çocuklar için felsefe söyleminden ziyade önce çocuklara düşüncelerini ifade edebilecekleri ortamları oluşturmalıyız. Çocukların sözcüklerle dans edebilmelerini sağlamalıyız.  Çocuklar için felsefeden önce okumayı nasıl sevdirebiliriz üzerine düşünmeliyiz. Çocuklarda okuma sevgisini, sözcük zenginliğini sağlamadan “çocuklarla felsefe” yapamayız. Şayet felsefenin neliğini kavrayabilirsek dil ile mantık arasındaki ilişkiyi ve dil ile analitik düşünce arasındaki sıkı ilişkiyi çok net görebiliriz.  Bu ilişkiyi net olarak görenler, çocuklar için felsefe söyleminin bir saçmalık olduğunu fark edeceklerdir.

Felsefenin üzerinde hareket ettiği zemini kaldırıp çocuklar için felsefe söylemiyle etkinlikler, ders planları yapacağız, öyle mi? Serbest piyasa koşullarında isteyen istediğini yapıyor ne de olsa. Niye şaşırıyoruz ki? Özel okulların panolarında, çalıştayların renkli afişlerinde çocuklar için felsefeyi gördükçe sahiplerine hayırlı işler diliyorum, fakat çocuklara üzülüyorum.

Okullarda çocuklar için felsefe yapana kadar önce okul bahçelerini çocuklara bırakalım. Okul bahçelerindeki basketbol sahaları, oyun alanları eğitimcilerin otomobilleri için otopark olmuşsa, salt tören merasimleri için asfalt alanlara dönüşmüş ise okul bahçeleri bu neyin felsefesidir diye sorgulamakla başlayalım mı? Okul bahçelerinde çocuklar gerektiği kadar bedenlerini yetkinleştirsinler. Bedenlerine hâkim olmayı öğrensinler.  Bedenine dahi hâkim olamadan neyin felsefesidir bu?

Biz yetişkinler, eğitimin felsefesini kendi aramızda dahi oturup konuşamazken “çocuklar için felsefe” yapmaktan bahsediyoruz. Çok tuhaf! Çocuklar için felsefe söylemi, ayakları yere basmayan bir söylem ve çaba. Felsefeye çok büyük haksızlık ve hakaret kanımca. Felsefe adına üzülüyorum doğrusu. Kendini bilmeyen (soyut düşünme aşamasına geçmemiş), bedenini tanımayan çocuklara ne felsefe ne de din eğitiminin verilmesini doğru bulabilirim.

Çocuklara erdemi, ahlakı, değerleri mi öğretmek istiyoruz? Bunun yolu, yetişkinlerin doğru-dürüst erdemli davranışlar içinde olmalarıdır.  40 dakikaya sığdırılmış ders planlarıyla olmaz bu iş. Çocukların erdemli davranışları sıkça gözlemleyecekleri örnekleri olmalı önce, felsefe dersleri değil. 3-12 yaş arasındaki çocuklara felsefeden önce çocukluklarını yaşama fırsatlarını sağlamanın derdinde olmalıyız. Oyun oynamadan, bir müzik aleti çalmadan, bedeni yetkinleştirmeden, kitaplar okumadan, sınırlı sayıda sözcüklerle idame ettirilen bir yaşamdan üzgünüm çocuklar için Felsefe çıkmaz. Çı-ka-maz.