Tarihi Roma La Sapienza Üniversitesi, Papa XVI. Benediktus’u açılış törenine davet etti. Emekli Profesör Marcello Cini, kilisenin Galileo hakkındaki kararını savunan bu konuğu “uygunsuz” bulduğuna dair bir mektup yayınladı. Üniversiteden 70 fizikçi mektubu destekledi. Öğrenciler Papa’yı protesto ederek konuşturmadılar. Bunun üzerine sağlı sollu siyasetçiler ve medya “demokrasi” adına Papa’ya destek verdiler. Galileo’ya ise “Dünya yine de dönüyor” demek kaldı…
Tarihi Roma La Sapienza Üniversitesi geçtiğimiz 17 Ocak’ta akademik yılı açılış törenine Papa XVI. Benediktus’u davet etti. Üniversite 705. akademik yılını Papa’yı davet ederek kutlamayı tasarlamıştı. Bu davetin mimarı rektör Renato Guarini’ydi.
Medyatik Papa, 17 Ocak’ta üniversiteye geldi, ama Vatikan’ın hiç tahmin etmediği bir protestoyla karşılaştı. Bu protestonun mimarları ise Roma Üniversitesi Fizik Fakültesi öğretim üyeleri ile ulusal çapta bir ağ oluşturan öğrencilerdi.
“Uygunsuz” konuk
Yeniden hatırlatmak için küçük bir parantez açarsak konu şöyle gelişti. Bir ay önce emekli fizik profesörü Marcello Cini, Papa’nın rektörün davetiyle Roma Üniversitesi yarıyıl törenine davet edilmiş olmasını eleştirdi ve rektörü bu davetin “uygunsuzluğu” yönünde uyaran bir mektup kaleme aldı. Bu mektup daha sonra Il Manifesto dergisinde yayımlandı. Bu uyarının hemen ardından Roma Üniversitesi Fizik Fakültesi’nden 70 kadar öğretim üyesi ikinci bir mektup kaleme alarak rektöre iletti. Bu ikinci mektupta fizikçiler Cini’nin görüşlerini paylaştıklarını vurguladılar ve Papa 16. Benediktus’un Papa’lık tacını giymeden önce Galileo’yu hedef alan bir konuşma yaptığına dikkat çektiler.
Ratzinger’in Kardinal olduğu 1990’ların başında, Avusturyalı filozof ve bilim tarihçisi Paul Feyarabend’den bir alıntı yaptığını, bu alıntıda Katolik kilisesinin 17. yüzyılda Galileo’ya verdiği hükmü haklı ve rasyonel bulduğunu Papa XVI. Benediktus, Avusturyalı filozofun sözleriyle dile getirdi. İşte Galileo’nun hüküm giymesinden 400 yıl sonra Kilise’nin mantığını bugün de savunmaktan çekinmeyen Papa, fizikçiler tarafından “istenmeyen” ve 80’lik profesör Cini’nin de yazdığı gibi Roma Üniversitesi’nde “uygunsuz” bir konuktu.
Fizikçi öğretim üyelerinin tepkisinin yanı sıra 20’li yaşlardaki öğrencilerin oldukça renkli ve yaratıcı sahnelere yer veren eylemi ise, gerek medya gerekse üniversite yönetimince küçümsendi. Sağ ve sol siyasetçiler açısından bir ayrım gözetmeyen bu öğrenciler birkaç ay önce Komünist Yeniden Yapılanma Partisi lideri Fausto Bertinotti’yi de ıslıkla protesto etmişti. Geçtiğimiz 17 Ocak’ta ise Papa XVI. Benediktus’u üniversitede istemediklerini cesurca ve kararlı bir biçimde dile getirdiler. İtalya’da ulusal çapta örgütlenen bu gençler, oluşturdukları ağda “uniriot.org”dan seslerini ve tepkilerini duyurdular.
İtalya’da dünya dönmüyor mu?
Sonuçta bu gergin ortamda Papa konuşmaktan vazgeçti. Program iptal edildi. Papa’nın dışlanması Çizme’de hararetli bir tartışma başlattı. Bilimsel çevrelerden medyaya, siyasetçilerden kamuya herkes “neler oluyor?” diye soruyor ve tepkisini dile getiriyordu. Gazetelerin birinci sayfaları, televizyon programları ve online yayınlar Papa’nın Roma Üniversitesi’nde konuşturulmamasına odaklandı. Tartışmaların ardından ortaya çıkan tablo, bugün İtalya’da medya organlarından sağ ve sol siyasetçilere kadar uzanan çizgide çoğunluğun Papa’nın konuşmasından yana olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bir başka ifadeyle Papa’nın konuşturulmaması, demokrasiye ve düşünce özgürlüğüne aykırıydı. Protesto eyleminde söz sahibi olan akademisyenler, “hoşgörü sahibi” olmamakla eleştirildi. Özgür düşünce, bilim ve kültürü temsil eden üniversite çatısı altında her türden görüşe yer verilmesini engellemekle suçlandılar.
Sağlı sollu medya Papa’dan yana
İtalya’nın medya organlarından siyasetçilere kadar portresini çizersek tablo bilimsel düşüncenin savunulmasından yana pek iyimser görünmüyor. Örneğin İtalya’nın en çok satan ve sol kesimin gazetesi olarak bilinen La Repubblica’nın yayın yönetmeni Enzo Mauro onlarca başka gazeteci meslektaşı gibi siyasi bir tercihin peşi sıra giderek kaleme aldığı başyazıda “Papa’nın Roma Üniversitesi’nde konuşturulmadığı günü gelecekte hep anımsayacağız. Tanrı’ya inananlar ve inanmayanlar, inanç ve laik sistem, Devlet ve Kilise arasındaki ilişkilerin kırılma noktasına geldiği bir gün. Kültürel ve siyasi açıdan bir kısa devre yaşandı. Aynı zamanda Roma Piskoposu olan Papa, 2008 İtalya’sında yaşadığı şehir Roma’da üniversitede konuşamadı. Bu diyalog yoksunluğu, demokratik bir ülke ve fikirlerin özgürlüğünden yana olanlar için kabul edilemez. En kabul edilemez olan da, bu olayın İtalya’nın tarihi ve köklü araştırma kurumlarından Roma Üniversitesi’nde yasanmış olması. Bir anlamda üniversite, üstlendiği misyon ve yükümlülükleri reddederek korku ve hoşgörüsüzlüğe sığındı” yorumunda bulundu.
Giuliano Ferrara ise yayın yönetmeni olduğu Il Foglio gazetesinde “silinmeyecek bir utanç tablosu” demekle dile getirdi kızgınlığını. Osservatore Romano gazetesi yayın yönetmeni Giovanni Maria Vian, “Hoşgörüsüz bir azınlık grup Voltaire’i es geçti” yorumunda bulundu. Vian, “Papa ılımlı bir şahsiyet ve her türden diyaloga açık biri. Bu protesto bütünüyle bir hoşgörüsüzlük örneği. Küçük bir grup ifade özgürlüğünü engelledi. Bunun İtalya’da olması kabul edilemez. Protestocu bir grup profesör tepkilerini dile getirdi. 70 kadar profesör karşı çıktı Papa’nın konuşmasına, oysa Roma Üniversitesi’nde 4 bin 500 profesör var.” diye konuştu.
Il Manifesto gazetesinde bir yazı kaleme alan Francesco Piccioni ise, “Üniversitede düzenlenen yeni akademik yıl töreninde dinsel bir otorite olan Papa XVI. Benediktus’u davet etmek başlı başına törenin içeriği ile ters düşen bir karardı. Bir çatışmaya neden olacağı baştan belliydi. Papa, Katolik kilisesinin başında. Kilise, otoriter ve hiyerarşik yapısı ve Tanrı gerçeğini kabullenmesiyle özgür düşünce ve bilimi savunan üniversiteden çok farklı bir kurum. Marcello Cini, yasal hakkını kullanarak rektöre Papa’nın davet edilmiş olması nedeniyle kaygılarını dile getirdi. Ama başka görüşlere karşı hoşgörülü olmamakla suçlanarak şeytanlaştırıldı.” yorumunda bulundu.
Siyasetçiler: ‘Hepimiz Papayız!’
İtalyan siyasetçiler Papa’dan yana olduklarını dile getirdiler. Bugünlerde bir hükümet kriziyle karşı karşıya olan ve belki de Bilim ve Gelecek’in Şubat sayısı yayımlandığında bir ihtimal düşmüş olacak Prodi Hükümetinin siyasetçileri de, bilimsel düşünce adına korkak tepkiler dile getirmekten, düşünce özgürlüğü ardına sığınarak Papa XVI. Benediktus’a destek çıkmaktan çekinmediler. Papa meselesi konusunda hem merkez sol hem de sağın geleneksel değerlerini savunan politikacılar ortak bir potada buluştular.
Başbakan Romano Prodi, Papa’nın konuşturulmamasını “kabul edilemez” bulduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano başkent Roma’da gerilen ortamı hafifletmek ve Papa’nın gönlünü almak için XVI. Benediktus’a yaraları sarmaya çalışan bir mektup iletti. Merkez solu temsil eden siyasetçiler, her fırsatta Papa XVI. Benediktus’un yanında olduklarını açıkça belirttiler. Hatta 17 Ocak’ı izleyen pazar günü Katoliklerin Roma’da düzenleyeceği gösteriye Papa’ya sahip çıkmak amacıyla katılacaklarını açıklamaktan çekinmediler. Prodi Hükümetinin Eğitim Bakanı Giuseppe Fioroni, protestocu fizik profesörlerini suçlayarak şöyle dile getirdi tepkisini: “Bilim ve kültür kurumları kapılarını her türden görüş ve düşünceye açık tutmakla ayrışmalı.”
Merkez soldan farklı bir çizgi izlemeyen sağ kanat politikacılar ise kaygılarını dile getirmekte çekinmediler. Prodi Hükümetinin düşmesini dört gözle bekleyen ve siyasi arenada yeniden başbakan koltuğuna oturmak isteyen Silvio Berlusconi, tepkisini “Bu tavır hepimizi yaralamıştır” diye ifade ederken, Prodi Hükümetinin üniversiteden sorumlu bakanı Mussi, “çok vahim bir durum” demekle yetindi. Roma Belediye Başkanı ve Demokrat Parti’nin mimarı Walter Veltroni de Papa’ya destek çıktı: “Bu olay, demokrasiye ve özgürlüklere karşı bir tavır”. Ulusal İttifak Partisi lideri Gianfranco Fini ise, herkesi olayı izleyen pazar günü başkent Roma’da San Pietro alanına Papa’ya destek vermeye davet ederken, Dışişleri Bakanı Massimo d’Alema, protestonun sorumlularını uç kanatların bir eylemi olarak niteleyerek konuyu minimalize etti. Elbette sağ kanat politikacılar, yaşanan gerilimi siyasi çıkarlar için kullanmakta çekinmediler. Gerek Fini gerekse Berlusconi, bu durumun laikler ve Katoliklerin vicdanını rencide ettiğini ifade ettiler.
Rektör hem suçlu hem güçlü
Üniversitedeki karmaşanın sorumlusu rektör Guarini, Roma Üniversitesi’nde Papa’yı konuşturmayan fizik fakültesi profesörlerini birer “kötü öğretmen” olarak niteledi. Guarini, istifa etmek yerine sesini yükseltmeyi tercih etti. “Bu olayda sorumluluğu olan kişi ben değilim, esas sorumlu bu karmaşa ortamını hazırlayanlar. Fizik profesörleri imzaladıkları mektupta Ratzinger’in Galileo’nun hüküm giymesinde kilisenin aldığı karara üstü örtülü biçimde onay vermiş olmasına duyarlıydı. Oysa Papa XVI. Benediktus konuşmasını yapabilseydi, bu inananlar ve inanmayanlar, etik ve sivil sorunlar, ölüm cezasının kaldırılması konusunda yeni bir diyalogun temelini atabilirdi.” diyerek medyatik Papa’yı davet etmiş olmaktan pişman olmadığını ifade etti.
Bilim insanlarından farklı yorumlar
Üniversite cephesinde ise protestoya zemin hazırlayan profesörler eylemlerinin arkasında durmayı başardılar. Fizik fakültesinden Carlo Cosmelli, “Her şey tasarladığımız gibi sonuçlandığı için mutluyum. Ancak Papa’nın konuşmama kararını rektör değil Papa’nın kendisi aldı. Oysa rektör almış olsaydı daha iyi olurdu.” diye konuştu.
Bir başka fizikçi Fernando Ferroni ise şöyle yorumladı olup biteni: “Rektör, Papa’yı medyatik kişiliği nedeniyle davet etti. Oysa Profesör Cini’nin yaklaşık iki ay önce Manifesto’ya gönderdiği mektubun ardından hiçbir gazetecinin aklına haber yapmak gelmedi. Öğrenciler ise olayı siyasi amaçla kullandılar.”
Yine ayni fakülteden bir başka fizikçi Roberto Antonelli ise, rektöre iletilen mektuba pek çok meslektaşının tersine imza atmadı. Gerekçesini şöyle anlattı Antonelli: “Uç yönde alınan kararlara inanmıyorum. Evet, sahip çıkılması gereken laik değerler vardır ama ölçüyü kaçırmamak gerek.”
Ayni bölümde fizikçi Andrea Frova ise şunları söyledi: “Papa gelmemekle en iyisini yaptı. Vatikan’a karşı mesafe almakta ilk adımı attık.”
Rektöre gönderilen ilk mektubu kaleme alan Marcello Cini ise şöyle yorumladı gelişmeleri: “Rektör Guarini’ye yazdığım gibi Papa’nın bu ziyareti uygunsuz bir ziyaretti. Öte yandan üniversitenin bağımsızlığına yönelik bir ihlal söz konusuydu.”
Carlo Bernardini ise, “sansür” sözcüğünü eleştirerek, “Kimsenin ağzını bantlamadık. Papa XVI. Benediktus her fırsatta konuşuyor zaten.” yorumunda bulundu.
Matematikçi Giorgio Israel ise fizikçi meslektaşlarından farklı bir çizgi izledi. Öncelikle rektöre giden mektubu imzalamadı, ardından “Roma Sapienza Üniversitesinde öğretim üyesi olmaktan utanıyorum. Bu üniversite Dalai Lama’yı taşlayarak kovaladı. Ahmedinejad’ı davet eden Columbia Üniversitesi’nden bile ders alamadık” diye dile getirdi tepkisini.
Yine de ‘Dünya dönüyor!’
2008 İtalya’sında durum böyle. İtalyanların çoğu bugünlerde Prodi hükümeti düşer mi, düşerse ne olur diye kaygılı. Siyasi kriz geçtiğimiz günlerde yaşanan Papa krizini küllendirdi bile. 70 kadar fizikçi profesörün eylemi, hem siyasetçiler hem de medya organlarınca farklı görüşlere karşı “hoşgörüsüzlük” olarak yorumlandı. Hemen herkes bulduğu her fırsatta konuşmaktan kaçınmayan Papa XVI. Benediktus’tan yana çıktı. Fizikçi öğretim üyelerini bir başına bıraktı.
Öyle gözüküyor ki Galileo, “çok demokratlaşmış” İtalya’da yine azınlıkta kaldı. 80’lik Profesör Marcello Cini, 70 fizikçi ve üniversite öğrencileri ise Rönesans’ın ve Bilimsel Devrim’in evrensel değerlerini cesurca savundular. Demek ki “Dünya yine de dönüyor!”