Bu dosyada kitap yasaklama ve sansürün çok özgün ve önemli bir örneğini, Katolik Kilisesi’nin Yasak Kitaplar İndeksi’nin ele alacağız. Bu indeks esas olarak Hıristiyan dünyasındaki en büyük bölünmeyle sonuçlanan “Protestan reformasyonu”nu baskı altına almak için hazırlanmış. Elbette ki, Kilise tarafından sapkın ilan edilen bütün heteredoks akımların düşünürleri de listede yerini almış. İndeks 1948’e kadar güncellenerek yayımlanmış; dünyanın güneş etrafında dönen sıradan bir gezegen olduğunu ileri sürenler, ahlakın kaynağının din olmadığını düşünenler ve daha niceleri, birer birer listeye eklenmiş. Yasaklılar listesi 1966 yılında yürürlükten kaldırıldığında, aydınlanma filozoflarından bilim insanlarına, edebiyatçılardan siyasetçilere uzanan 4000 başlık halinde, Batı Uygarlığının düşünsel ve kültürel birikimini temsil eden önemli tüm yazar ve kitapları kapsamaktaydı.
Fikirleri yasaklayarak iktidarın sürdürülebileceği düşüncesi, belki de tarihteki bütün egemenler tarafından paylaşılan bir yanılgı olmuş. Biz bu dosyada bunun çok özgün ve önemli bir örneğini, Vatikan Kilisesi’nin Yasak Kitaplar İndeksi’nin ele alacağız. Özgün ve önemli; çünkü, neredeyse Batı Uygarlığının düşünsel ve kültürel birikimini temsil eden önemli tüm yazar ve kitaplarını yasaklamış; mağdurları tarafından uygulananlar da dahil, sonraki pek çok sansür çabasına kaynaklık etmiş; 16. yüzyıl ortalarından 20. yüzyıla, uygulayıcıları tarafından artık anlamsız bulunup rafa kaldırılana dek 400 yüz yıl resmen varlığını sürdürmüş; bu sürenin en az yarısı boyunca, Quebec’ten Polonya’ya kadar bütün Katolik dünyasında fiilen etkisini korumuş; sayısı belirlenemeyecek kadar kitabın yakılmasına, yazar ve yayımcının cezalandırılmasına neden olmuş…
Katolik Kilisesi Yasak Kitaplar İndeks’ini, esas olarak otoritesini temelden sarsan ve Hıristiyan dünyasındaki en büyük bölünmeyle sonuçlanan “Protestan reformasyonu”nu baskı altına almak için hazırlamış. Elbette ki, Kilise tarafından sapkın ilan edilen bütün heteredoks akımların düşünürleri de 1559 yılında ilan edilen bu ilk listede yerini almış. İndeks 1948’e kadar güncellenerek yayımlanmış; dünyanın güneş etrafında dönen sıradan bir gezegen olduğunu ileri sürenler, ahlakın kaynağının din olmadığını düşünenler ve daha niceleri, birer birer listeye eklenmiş. Yürürlükten kaldırıldığında, İndeks’in son baskısı aydınlanma filozoflarından bilim insanlarına, edebiyatçılardan siyasetçilere uzanan, sansürlenmiş 4000 başlığı içeriyordu.
Yakın zaman öncesine dek İndeks’le ilgili olarak, sürekli güncellenen listelerden başka pek bir şey bilinmiyordu. Almanya’da Münster Üniversitesi’nde tarih profesörü ve aynı zamanda bir piskoposluk rahibi olan Hubert Wolf’a Vatikan arşivlerini inceleme izni verilince, İndeks’in nasıl oluşturulduğu, hangi kitap ve yazarlar hakkında nasıl tartışmaların yapıldığı, hangi kitapların incelemeye alınıp yasaklanmadığı da açığa çıktı. Wolf’un söylediğine göre, İndeks Kurulu’nun yürüttüğü bu tartışmaların tutanakları Engizisyon Kurulu’nun arşivinin 2-3 katı hacminde, hâlâ bir kısmı incelenmeyi bekleyen devasa bir belge kümesi oluşturuyor.
Egemenlik için sansür
İsa’nın, “ben iyi bir çobanım, iyi çobanlar koyunları için can verir” dediği bilinir. İsa’dan sonra onun adına dinsel otorite olmayı sürdürenler de, kendilerini, sıradan Hıristiyan ruhları cennete güdecek birer çoban olarak gördüler. Haliyle, koyunların dilediği gibi düşünmesi, muhakeme etmesi, okuması, yazması pek kabul edilebilir şeyler olarak görülmedi, hoş karşılanmadı. Üstüne üstlük, Hıristiyanlığın güç kazanıp bir egemen ideoloji haline gelmesiyle birlikte, koyunlarının günahı adına can veren ilkel Hıristiyanlığın fedakar çobanı, yerini, koyunları hizada tutmak için şiddetin her türlüsünü uygulamaya hazır kiliseye bırakmıştı.
İndeks’in hazırlandığı dönemde, din adamlarının hiyerarşik örgütü olan Katolik Kilisesi, muazzam serveti, imparator ve krallar üzerindeki siyasal nüfuzu ile Ortaçağ Avrupası’nın egemen gücü durumundaydı. “Feodal egemenliğin en genel bireşimi” olan bu durumun doğal ve zorunlu sonucu, kilisenin ideolojik hegemonyası ve tüm entelektüel faaliyet alanlarında tanrıbilimin egemenliği oldu. Rahipler, entelektüel etkinlik tekelini ellerine aldılar ve bütün kültür ilahi bir nitelik kazandı. Siyaset, hukuk, felsefe ve hatta doğa bilimleri, birer alt disiplini haline geldikleri tanrıbilimin değişmez dogmalarına göre incelendi. Bu durumda, aristokrat düzeni hedef alan siyasi ve ideolojik saldırıların her şeyden önce kiliseye yönelmesi, kilise öğretisine vurması kaçınılmazdı. Varolan toplumsal koşullara dokunabilmek için, onların kutsal niteliklerini kaldırmak gerekiyordu (Engels). Öte yanda doğal olarak, tüm bu fikirler kilise tarafından dinsel sapkınlık olarak damgalandı.
Ortaçağ Avrupası’nda kilisenin mutlak kültürel egemenliği için yeni fikirlerin baskı altında tutulması gerekiyordu. Aynı ölçüde, geçmişin birikimi, Avrupa’nın pagan inançları, ama esas olarak da Antik Ege’nin ve Doğu uygarlıklarının düşünsel birikimi, hatta bu birikimle yoğrulmuş ilkel Hıristiyanlığın izleri de süpürülmeliydi. Eski uygarlık, eski felsefe, eski hukuk bilimi de aynı ideolojik şiddete maruz kaldılar.
Bu bakımdan, Kilise tarihinde kitapların yasaklanması, Hıristiyanlığın egemenlerin dini haline geldiği günlere dek götürülebilir. Daha 2. yüzyılda, Yeni Ahit’in bazı versiyonları gerçek kabul edilip geri kalanları yasaklanmıştı. 405 yılında Papa 1. Innocent’in hazırladığı liste, ilk yasak kitap listesidir. 5. yüzyılın sonlarında Papa 1. Gelasius zamanında da hem yasaklanan, hem de tavsiye edilen kitapları belirten bir başka liste hazırlanmış. Daha sonrasında da, yasaklanan kitapların olduğu biliniyor.
Kitaplar çoğalıyor, sansür büyüyor
- yüzyıla yaklaşırken, Papalığın Hıristiyan dünyası üzerindeki egemenliği büyük sarsıntıların eşiğine gelmişti. Artık azımsanmayacak bir serveti elinde bulunduran tüccarlar, palazlanmaya başlayan burjuva sınıfı, Kilise’nin siyasal ve ekonomik sınırlamalarını zorluyor, Kuzey Avrupa’nın kralları ve feodal beyleri, siyasi olarak Vatikan’a tabi olmayı reddediyorlardı. Anti-klerikalizm, içerisinde yavaş yavaş belirmeye başlayan bir milliyetçilik motifiyle birlikte kuzeyden güneye doğru yayılıyordu. Öte yandan, toplumsal kuvvetini bu kesimlerde ve kilise yetkililerinin zulmü altında inleyen yoksul köylü sınıflarda bulan muhalif dinsel akımlar, kilisenin siyasi egemenliğinin temelini oluşturan dinsel otoriteyi de çatırdatıyordu. Hıristiyanlığın yozlaşmasından Papalık Kurumunu ve kilise hiyerarşisini birinci derecede sorumlu tutan Protestan muhalefet, gelişen burjuva sınıfı ve Kuzey Avrupa krallıkları için kiliseye karşı arayıp da bulunmayacakları bir araç oldu. Protestanlığın sunduğu bundan ibaret değildi. Protestanlığı kabul etmek, prenslere kilisenin tüm mal ve servetine sahip olma imkanı sağlıyordu. Kilise faizi yasaklamış olduğu için tüccarların servetinin önemli bir bölümü atıl duruyordu. Calvin faiz yasağını kaldıracağını vaat edince, Antwerp Borsası’ndaki tüccarların çoğu bir gecede Protestanlığa geçiverdi.
Basım tekniklerinde yaşanan devrim, bu toplumsal ortamın içine doğan önemli bir gelişme oldu. Hakkaklarca kazınan tahta kalıpların yerini metal harfler aldı. Fikirlerin kağıda dökülüp binlerce nüsha halinde çoğaltılması, öncekiyle kıyaslanmayacak denli kolaylaştı. 1455 yılında Gutenberg bu teknikle ilk İncil’i bastı. Bu tekniği kullanan basımevi ve matbaalar kısa zamanda bütün Avrupa’ya yayıldı. 1500 yılına gelinmeden, Roma’daki basımevi sayısı 190’ı bulmuştu. Gutenberg’i himayesine alan Kilise bu icadı başta hoş karşılasa da, bu olanaklardan esas faydalananların Kilise muhalifleri olduğu kısa zamanda açığa çıktı. Basım evleri ve dağıtım ağları kurmak için gereken ekonomik ve siyasi güç, kilisenin olduğu kadar muhaliflerinin de elinde mevcuttu. Fikirlerin canlılığı ve yazarların üretkenliği bakımından ise, kilise muhalifleri açık ara üstün durumdaydı.
Bu ortamda kilisenin sansür işini daha ciddi ele alması kaçınılmaz hale gelmişti. Yüzyılın sonlarına doğru Papa 4. Sixtus, Avrupa’nın çeşitli kentlerindeki üniversite ve kiliselere sapkın nitelikteki kitaplara karşı önlemler alınması için yetki verdi. Basımevlerine kısıtlamalar getirildi, Kilise’nin onayı olmadan kitap basılması yasaklandı.
1515’de toplanan 5. Lateran Konseyi kitap basımını kontrol altına almak için özel kararlar aldı, bu yasaları çiğneyenler aforoz edilmekle tehdit edildi. Konsey’de Papalığın hükmünü taşıyan bir yasak kitap listesi daha hazırlandı. Ancak bunların hiçbiri “ahlak ve inanç bozucu kitap selini” durdurmaya yetmedi. Lateran Konseyi’nden iki yıl sonra Luther, Wittenberg Kilisesi’nin kapısına Protestanlığın manifestosu sayılan 95 tezini çiviledi. Bu tezlerin Leipzig, Nuremberg ve Basel’de basılıp geniş ölçüde dağıtılması birkaç haftayı bile bulmadı. Dört yıl içinde Luther’in kitapları, başta Almanca ve Latince olmak üzere tüm dillerde 800 baskı yaptı. 1520’li yıllarda Almanya’da basılan kitapların üçte biri Luther’in yazdıklarıdır.
Kilisenin sarsılan otoritesini koruyacak bir kurum olarak bu dönemde kurulan Roma Engizisyonu, Lutherci ve Kalvincilere karşı savaş açtı. Engizisyonun ilk etkinliklerinden biri, dinsel alandaki basım serbestliğini ortadan kaldıran bir buyruk çıkarmak oldu. İncil’in konuşulan dillerde basılmasını, okunmasını ve bulundurulmasını yasaklayan ve bütün Hıristiyan dünyasını bağlayacak ilk resmi bildiri yayımlandı. Bu bildiri doğrudan Protestanlığı hedeflemekteydi, çünkü İncil’i Latince ve Yunanca dışındaki dillerde de basmak ve okumak, Protestanların Katolik ilkelere karşı çıkışının en önemli başlıklarındandı.
Engizisyon’un kurulduğu yıl olan 1542’de, Fransisken Kilisesi’nin başı olan Bernardino Ochino İtalya’dan kaçarak Protestanlığı kabul etti. Ochino, Katoliklikten çıktığı dönemde İtalya’nın en etkili ve popüler rahiplerindendi ve onun kaçışı Kilise içerisinde büyük bir tartışmaya yol açtı. Ochino’yu başka önemli rahipler de izledi. İtalya’dan kaçan rahiplerin kitapları İsviçre’de basıldı; çok kısa zamanda başka ülkelere ve bu arada İtalya’ya da dağıtıldı. Papa 3. Paul’un emriyle, bu kitapları basmak, satmak, okumak ve bulundurmak şiddetle cezalandırıldı.
Bu dönemde, Milan, Lucca, Siena gibi birçok İtalyan kenti kendi yasak kitaplar listesine sahipti. Venedik Cumhuriyeti de 1549’da bir yasaklanmış yazar ve kitaplar listesi hazırlamıştı. Ancak bu liste ölü doğdu; çok güçlü politik etkiye sahip bir loncada örgütlenmiş yayımcıların, kitap tüccarlarının ve dört yüzden fazla basımevinin muhalefeti karşısında rafa kaldırıldı. Venedik Cumhuriyeti dünyanın değişik yerlerinden, değişik inançlara sahip insanların ticaretinden büyük bir kâr elde etmekteydi ve Roma’ya göre daha entelektüel ve liberal bir şehirdi.
Roma’da hazırlanan yasak kitap listesi 1555’de Floransa ve Venedik’e götürüldü. Listeyi Roma’nın hegemonya girişiminin bir parçası olarak gören Venediklilerin hoşnutsuzluğu ve çıkarlarının tehdit altında olduğunu düşünen kitapçıların öfkesi karşısında sıkışan Venedik iktidarı, bu listeyi de reddetti. Liste Venedik Engizisyonu tarafından askıya alındı.
PROTESTANLAR DA SANSÜRCÜ (1. KUTU-BU SAYFAYA)
İlk evrensel İndeks
Bu döneme kadar Roma’da ve çeşitli Katolik şehirlerinde oluşturulan yasak kitap listeleri, altında Papa’nın mührü olduğunda dahi bütün Katolik dünyasını etkileyen bir boyuta ulaşamamış, yerel kalmıştır.
Daha önce engizisyonun başında olan Gian Pietro Carafa, 4. Paul adıyla papa olarak seçilince, bir kurul oluşturup bir yasak kitaplar listesi hazırlanmasını istedi. Yasaklanmış Kitaplar ve Yazarlar İndeksi (Index auctorum et librorum prohibitorum) başlığıyla 1559’da yayımlanan liste, ilk evrensel ve İndeks adıyla anılan liste olmuştur. Bu İndeks daha önce oluşturulmuş listeleri büyük ölçüde kapsar. Tahmin edileceği gibi, yasaklanan kitapların başında Luther, Calvin ve diğer Protestan reformcuların kitapları gelmekteydi. Latince ve İtalyanca dışındaki tüm İncil’ler yasaklandı. Tevrat ve Kuran da yasaklı kitaplar arasındaydı. Kiliseye aykırı “sapkın” fikirler içermeyen birçok Kuzey Avrupa kaynaklı bilimsel metin, sadece yazarları Protestan olduğu için yasaklanmıştı. Örnek olarak Conrad Gesner’in Historiae animalium’u, Otto Brunfels’in botanik, Cornarius’un tıp ve Ziegler’in coğrafya alanlarındaki çalışmaları sayılabilir.
Rabelais ve Rotterdam’lı Erasmus’un tum yapıtları, Bocaccio’nun Decameron’u, Machiavelli’nin Prens’i de yasaklanmış kitaplar arasındaydı. İndeks’te, cezalara karşı kullanılan sahte isimler nedeniyle oluşan tekrarlarla birlikte 583 yazar mahkum edilmiştir.
İndeks yasaklanan kitaplara ek olarak, kilisenin öğretileriyle çelişen pasajlardan arındırılması ya da düzeltilmesi gereken kitapları da listelemiştir (librorum expurgatio). Klasik yazarlar, Platon, Aristoteles, Cicero, Virgil, Homeros, Euclid, Hipokrat, Thucydides ve diğerleri, pagan inançların izlerini taşıdığı için arındırılacaklar listesindeydi. Protestanlar tarafından çevrilmiş kitaplar, Vatikan’a saldıran pasajları yüzünden filtreden geçirildi. Bazı durumlarda, bir kitabın “mahsurlu eserler” listesine girmesi için bir Protestan şehrinde basılmış olması yeterli oluyordu. İlk İndeks’te, Vatikan arşivlerini inceleyen Hubert Wulf’un belirttiğine göre yasaklanan kitapların yanı sıra yaklaşık 300 kitabın arındırılmış basımının yapılması planlanmış, ancak bu kitapların sadece 50’si “arındırılabilmiştir”.
Index Librorum Prohibitorum
İlk İndeks yayımlandıktan sonra beş kez değiştirilip yeniden düzenlendi, ama yine de tatmin edici bulunmadı. Öte yandan, engizisyonun gücüne dayanarak uygulamaya konulan bu katı listeye, yayımcılar ve kitapçılar kadar, basım işlerinden kâr elde eden şehir yönetimleri de şiddetle karşı çıktılar.
1562’de sekizinci oturumu toplanan Trent Konseyi, İndeks’i de ele aldı ve bazı bakımlardan tartışmalı buldu. Papa 4. Pius’a yeni bir yasak kitaplar listesi hazırlama görevi verildi. Konseyin esas amacı Protestanlığın Katolik tanrıbilimsel öğretiye ve kilise hukukuna saldırıları karşısında, öğretiyi sağlamlaştırmak, reformdan geçirmekti. Çeşitli tarihlerde üç kez toplanan konsey, kutsal kitaplar, kurtuluş öğretisi, ilk günah, vaftiz, ayinler ve kilise hukuku gibi konular üzerine Katolik öğretiyi kesinleştirmesi ve yerel varyasyonları yürürlükten kaldırarak ayinleri standartlaştırmasıyla Katolik tarihinin en önemli konseyi olarak bilinir.
Papa’nın başkanlığını yaptığı komisyon, 1564’te Yasak Kitaplar İndeksi’ni (Index Librorum Prohibitorum) hazırladı. Trident (Trent şehrinin Latince adı) İndeksi olarak da bilinen indeks, yaklaşık iki yüzyıl boyunca, esaslı bir revizyondan geçirilmeden güncellenerek varlığını sürdürecek, daha sonra oluşturulan tüm indekslerin temelini oluşturacaktır. İndeks’e ek olarak hazırlanan yasaklama kuralları daha sonraki sansürler için rehber oluşturdu. Venedik gibi liberal kentler de dahil tüm İtalya için “basım özgürlüğü” Trident İndeksi’yle birlikte son buldu. 1564’ü izleyen yıllarda İndeks’in getirdiği kitap yasağı İtalya’nın yanı sıra tüm Avrupa’da uygulandı. Doğal olarak bu dönemde, oldukça geniş bir yeraltı Protestan yazını ortaya çıkmıştı.
- KURAL (2. KUTU-BU SAYFAYA)
Trident İndeksi üç bölümden oluşur. İlk bölümde, konusu ne olursa olsun tüm kitapları yasaklanmış yazarlar sıralanır. İkincisinde, bunların dışındaki yazarların yasaklanan kitapları listelenir. Üçüncü bölümdeyse, yazarı belirsiz olan yasaklı kitapların uzunca bir listesi bulunmaktadır. Bu indeks, yalnızca dinsel konularda değil, diğer yazınsal alanlarda yazılmış eserleri de mahkum eder. Toplam 1107 yapıt yasaklanmıştır. “Kutsal Kitap”ın konuşulan dillerdeki tüm çevirilerinin yasaklandığını belirten ek bir indekste ise İncil’in yasaklanan baskıları sıralanır.
Engizisyon Örgütü, sayıları artan Protestan kitaplar karşısında İndeks’i güncellemekte başarısız olunca, 1571 yılında kilise tarafından Kutsal İndeks Kurulu adıyla özel bir organ oluşturuldu. İndeks Kurulu’nun görevi basılacak kitapları inceleyerek Trident İndeksi’ni düzenli olarak güncelleştirmek, tümüyle cehennemlik olmayan ve arındırılmaya ya da düzeltmeye ihtiyaç duyan eserleri ise özel bir ibareyle (donec corrigatur-düzeltilene dek yasaklı ya da donec expurgetur-arındırılana dek yasaklı) listelemekti. Yapılması gereken düzeltmelerin listesini (Index Expurgatorius) çıkartmak da Kurul’un görevleri arasındadır ve bu bazen çok uzun düzeltme listelerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Esas görevi Katolik inancını ve etiğini korumak olan Kutsal Makam Kurulu’nun yasakladığı kitaplar da İndeks Kurulu tarafından gözden geçiriliyordu. Papa’nın onayıyla burada son hüküm hazırlanıyor ve ilan ediliyordu. Bunun dışında Papa’nın tek başına bir yazarı mahkum etme hakkı da vardı. Örnek olarak Lamennais ve Hermes’in yasaklanışı bizzat Papa’nın hükmüyle gerçekleşmiştir. İndeks Kurulu, kitapları değerlendirme ölçülerinin de yeniden ayrıntılı olarak belirlendiği 1917 yılında feshedilene kadar bu görevi sürdürdü.
Piskoposlara ya da yerel engizisyon üyelerine daha fazla yetki verilip verilmemesi gerektiği konusundaki görüş ayrılıkları ve yetki karmaşasının yol açtığı sorunlar, ilk indeksin güncelleştirilmesini geciktirdi. İndeks kurulunun hazırladığı ve 8. Clemens’in Mart 1596’da resmen yürürlüğe koyduğu İndeks’in ilan edilmesi, Kutsal Makam’ın istemiyle durduruldu. Kutsal Kitabı halkın konuştuğu dillerde yayınlama ve okuma yasağı İndeks’te daha açık ve kesin sözcüklerle anlatılana değin İndeks basılmadı.
RAHİPLERİN YAZIŞMASI (3. KUTU OLABİLİR -BU SAYFAYA)
İlk karmaşık başlangıcın ardından, İndeks Kurulu’nun çalışması yeniden düzenlendi. Kurulun sadece sakıncalı ya da dinsel öğreti bakımından hatalı ve tehlikeli olduğu ihbar edilen kitapları hedefleyen bir inceleme yapmasına kararı verildi. İndeks Kurulu senede üç ya da dört kez Roma’da bir araya gelmeye başladı. İncelemeye alınan her kitap için iki “danışman” görevlendiriliyordu. Danışmanların çoğunluğu Dominikan ya da Cizvit kilisesinden eğitimli rahiplerdi ve onların bulguları kuruldaki kardinallerin toplantısında tartışılıyordu. Kurulun bu tartışma sonucunda vardığı karar onay için Papa’ya götürülüyordu. İncelemeden geçen kitaplar baş sayfasında nihil obstat (hiçbir engel yoktur) ya da imprimatur (basılabilir) damgasıyla basılıyordu. Katolik yazarlar, yazdıklarını savunma imkanına sahipti ve yasaklamadan kurtulmak için Kurul’un belirlediği gerekli düzeltmeleri ve çıkarmaları yaparak yeni bir nüsha (basım) hazırlayabilirlerdi. Kilisenin bu baskısı, muazzam bir basım öncesi sansürleme ve otosansür ortaya çıkarmıştır.
İndeks Kurulu, yerel otoriteleri yönlendirmekte ve yasakların uygulamaya konmasını denetlemede etkili bir işleyişe sahipti. Papa’nın diplomatik kanallarından yerel engizisyonlara gönderilen liste kitap yayımcılarına ve satıcılara gösterilir, bu listede belirtilen hiçbir şeyi yayımlayıp satmayacaklarına dair bir taahhütname imzalatılırdı. Yasağa uymayan kitapçılar çok ağır cezalara çarptırılıyordu. Bu cezalar Fransa’da 2. Henri tarafından uygulandığı gibi idam cezasına kadar varmıştır.
Yasaklı yazarlar
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Trident İndeksi kendinden sonraki indekslerin temelini oluşturmuş, iki yüzyıl boyunca güncellemeler dışında ciddi bir revizyona uğramamıştır. 1664’ten sonraki baskılarda kitaplar artık kategorilere ayrılarak değil, alfabetik sırayla listelenmiştir. 1757’de Kutsal İndeks Kurulu’nun yapısı ve işleyişi yeniden düzenlenmiştir. 1897’de Papa 13. Leo döneminde esaslı bir revizyondan geçirilerek yeni bir baskısı yapılmıştır.
Dört yüz yıllık ömrü boyunca, eklenen ve çıkarılan yazar ya da kitaplarla defalarca güncellenen İndeks’in 32 baskısı yapıldı. Bilim ve Gelecek’in sürekli okurları Aydınlanmanın ve Bilimsel Devrimin Başyapıtları başlığıyla yayımladığımız dosyayı hatırlayacaklardır; orada adı geçen eser ve yazarların neredeyse tümü kilisenin Yasak Kitaplar İndeksi’yle yasaklanmıştır.
İlk listeden bugüne değişik baskılarda, Voltaire, Spinoza, Hume, Hobbes, Proudhon, Emile Zola, Anatole France gibi yazarlar tümüyle yasaklanır. Sartre ve Andrè Gide listeye en son eklenen yazarlardandır. d’Holbach, Rousseau, Balzac ve Descartes’ın hemen hemen tüm eserleri yasaklanır. Montaigne Denemeler’iyle, La Fontaine öykü ve romanlarıyla, Montesquieu Kanunların Ruhu ve İran Mektupları’yla, Kant Salt Aklın Eleştirisi’yle, Pierre Larousse meşhur büyük ansiklopedisiyle, Victor Hugo Sefiller ve Paris’in Notre Dame Kilisesi’yle (daha bilinen adıyla Notre Dame’ın Kamburu), Gustave Flaubert Madame Bovary ve Salammbo ile listeye girer. Boccaccio’nun Decameron’undan, Casanova’nın Memoirs’ına, Marquis de Sade’ın ünlü Justine’ine kadar birçok eser, cinsellik içerdiği için yasaklanır.
Listeye giren bilim insanları arasında, Giordano Bruno, Kopernik, Kepler, Erasmus Darwin ve Boyle sayılabilir. 1822 de kilisenin dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü kabullenmesinin ardından, Galileo’nun İki Dünya Sistemi Hakkında Diyalog adlı kitabı İndeks’ten çıkartılır.
GALİLEO- KOPERNİK (4. KUTU OLABİLİR-BU SAYFAYA)
Darwin neden İndeks’te yok?
Hubert Wulf’un Vatikan arşivlerini incelemesiyle birlikte, Yasak Kitaplar İndeksi’yle ilgili merakta kalan bazı noktalar en azından kısmen aydınlanmış, ilginç bazı tartışmalar gün yüzüne çıkmış oldu. Örneğin, 19. yüzyılda kilise öğretisine en güçlü meydan okuyuşu ortaya koyan yazarların, örneğin Darwin’in yasaklılar listesinde olmaması şaşırtıcı bir durumdu. Wolf’un araştırmaları gösteriyor ki, Darwin’in hiçbir eseri kurul tarafından incelemeye alınmamış. İndeks Kurulu’nun Darwin’i görmezden geliş nedenini Wolf şöyle yorumluyor. Galileo’yu dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylediği için mahkum edip ardından tükürdüğünü yalamak zorunda kalan Vatikan, sonrasında bilimsel içerikli kitaplar karşısında daha temkinli bir tutum sergilemiş. Bu tür eserleri, eğer doğrudan teoloji, inanç ve İncil’e karşı bir saldırı içermiyorlarsa incelemeye almaktan kaçınmış. Nitekim kurul, Darwin’in görüşleriyle dinsel öğretiyi karşı karşıya getirip kıyaslayan eserlere karşı son derece katı davranmış. Örneğin, Notre Dame Üniversitesi’nde kimya ve fizik profesörü ve aynı zamanda bir rahip olan John Zahm’ın, Darwinizmin Katolik yorumlamasını yapmaya çalıştığı Evrim ve Dinsel Öğreti (1896) adlı kitabı derhal mahkum edilmiş. Yazar kiliseyle arasının bozulmasını engellemek için kitabı baskıdan çekmek zorunda kalmış.
Aynı şaşırtıcı durum Marx, Freud, Schopenhauer ve Nietzsche için de geçerli. Yine Wulf’un yorumuna göre, Katolik öğretiye temelden zıt olan bazı eserler özellikle 19. yüzyıldan sonra, eşyanın tabiatı (ipso facto) gereği yasaklı görüldüğünden, kimsenin ihbar etme zahmetine dahi katlanmamasından olsa gerek, incelemeye dahi alınmamış.
Kilisenin inceleyip yasaklamadıkları
Yazarlar kitaplarının incelemeye alındığı konusunda bilgilendirilmediği için, uzun tartışmalardan sonra yasaklanması gerekli görülmeyip sessiz sedasız incelemeden geçen pek çok kitabın varlığı da, ancak arşivlerin elden geçirilmesinden sonra ortaya çıktı. Wulf’un dikatini çeken örneklerden birisi, Harriet Beecher Stowe’ın meşhur romanı Tom Amca’nın Kulübesi.
Kitabın konu olduğu şiddetli tartışmalar, Wulf’a göre aynı zamanda sansürcülerin dar kültürel ufuklarının da bir göstergesi. Tom Amca’nın Kulübesi İngilizce olarak yayımlandığında incelemeye alınmamış. Wulf bunun nedeninin, İngilizce’nin sadece Protestanlarca konuşulan ilkel bir dil olarak görülmesi ve Protestanları imana çağırmak için yapılabilecek bir şey olmadığından dolayı İngilizce basılmış kitapların dikkate alınmaması olabileceğini söylüyor. Kitap ancak Katolik diller olan İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca’ya çevrildiğinde Kurul’un gündemine gelmiş. Kitabın İtalyanca bir nüshası, Stowe’ın Protestan quaker tarikatı üyesi olduğunu ve kitapta Protestanlık propagandası yapmış olabileceğini belirten bir notla birlikte Papalığa gönderilerek ihbar edilmiş. Bir danışman bu gerekçelerle kitabın yasaklanmasını savunurken, diğeri kitabın köleliğe karşı yazıldığını, bunun Hıristiyanlığın da özünde bulunduğunu söyleyerek kitabı savunmuş. Uzun tartışmaların ardından, kitabın yasaklanmasına gerek görülmemiş.
Bir başka örnek de Adolph von Krigge tarafından yazılmış olan Almanya’nın ilk görgü kuralları kitabı. Erkeklerle Konuşma Üzerine adını taşıyan kitap, nasihat edilen davranış kurallarının Hıristiyanlığın ahlaki ilkelerini değil rasyonel düşünceyi esas alması gerekçesiyle kurula ihbar edilmiş. Yasaklamak konusunda genel bir eğilim doğsa da, nihayetinde iyi ahlaklı olmayı öğütleyen bir kitabı yasaklamanın kiliseyi çok katı bir görüntü altına sokacağı itirazı sonucunda, bu kitap da yasaktan kurtulmuş.
Hitler de yasaklanmamış
Arşivdeki belgelere göre Hitler’in Kavgam’ı üç sene boyunca defalarca Kurul’da tartışılmış, karar alınması sürekli ertelenmiş. Kilise, Nazi ideologlarından Alfred Rosenberg’in 20. Yüzyılın Mitleri kitabını yasaklarken, Almanya’nın en üst düzey yöneticisini karşısına almaya çekinmiş. Wolf burada politik kaygıların belirleyici olduğunu söylüyor. Hitler’in yasal ve meşru bir yoldan iktidara geldiği düşüncesinin ve Katolik devlet öğretisindeki “bütün otoritelerin kaynağı Tanrı’dır ve itaat edilmelidir” sözlerine riayet edilmesinin rol oynadığını ileri sürüyor. Sonunda, Kavgam incelemesi bir sonuca bağlanmadan rafa kaldırılmış. Vatikan’ın bu inceleme sırasında oluşturduğu Kavgam eleştirisinin, Papa 9. Pius’un Nazi Almanyası’nda kilisenin karşı karşıya olduğu sıkıntılarla ilgili resmi mektubunda kısmen dile getirilmesiyle yetinilmiş.
Burjuvazi ile Katolik Kilisesi’nin barışması ve 400 yıllık İndeks’in sonu
İndeks’in büyük bir revizyondan geçirildiği 1897 yılı, Katolik kilisenin eski düzenin yenilgisini teslim edişine ve kendisini yeni kapitalist düzene uyarlamak üzere, eskiye has katılıklardan kurtulma çabasına karşılık düşer. Yeni düzenin hakim sınıfı burjuvazi, kendi ideolojik egemenliğinin bir aracı olarak eski hasmı Katolik kiliseyi devralmıştır ve kendi ihtiyaçlarına uyarlamaktadır.
1878’de papalık görevini devralan 13. Leo’nun 25 yıllık yönetimi, kilise için köklü değişiklikler dönemidir. 13. Leo kesin bir öğreti olarak din ile bilimin bir aradalığını ileri sürer. Fransa’daki ağırlığını, monarşistleri öfkelendirecek şekilde cumhuriyetten yana koyar. Paris Komünü henüz yenilmiştir; emekçilerin burjuva egemenliğinde yarattığı ilk büyük sarsıntının izleri hâlâ canlıdır. Yeni ekonomik düzen bütün Avrupa’da sosyalizme meyilli, yoksul ve büyük bir işçi kitlesi yaratmıştır. Avrupa işçi hareketleriyle çalkalanmakta, pek çok ülkede kitlesel işçi partileri siyasal bir güç haline gelmektedir. 13. Leo böyle bir dönemde Avrupa’daki Katolik hareketleri, sonradan sosyalist partilere alternatif olacak Hıristiyan demokrat partilerin kökenin oluşturacak şekilde partileşmeye yönlendirir. Kiliseyle işçi sınıfını yeniden barıştırmak için çaba gösterir. İlk defa papalık makamından, sosyal adaletsizlikleri konu alan, sermayenin ve işçilerin sorumluluklarını vurgulayan bir açık mektup yayımlar. Kilise artık modern burjuva dünyanın bir parçası, yeni egemen sınıfın bir aygıtıdır.
Bu reformlarının bir parçası olarak İndeks’te esaslı değişiklikler yapılır. Bine yakın kitap yasaklı olmaktan çıkarılır. Sansürleme ölçüleri esnetilir. Maddi yaptırım ve cezalar büyük oranda kaldırılır, manevi yaptırımlarla yetinilir. Zaten geçmişte olduğu gibi, kiliselerin devletler üzerinde cezaların uygulanmasını sağlayacak bir siyasal gücü de kalmamıştır.
İndeks’in 4000 başlık içeren güncellenmiş son basımı 1948’de yapıldı. İşlevi ve etkisi artık kaybolmuş, geçmişten kalan kurumuş bir kabuk olarak bir süre daha varlığını sürdürdü. Nihayet 1966’da İkinci Vatikan Konseyi’nde Papa 4. Paul tarafından, büyük oranda pratik olarak uygulanmasındaki güçlüklerden dolayı yürürlükten kaldırıldı. Aynı kararda listenin ahlaki değerini koruduğu vurgulandı, bu eserlerin yayılmaması ve okunmaması ahlaki bir yükümlülük olarak belirtildi, inanç sahipleri, imanı ve doğru rehberliği tehdit eden yazına karşı muhafız olmaya çağrıldı.
KAYNAKLAR:
* A Commentary on the Present Index Legislation, Timothy Hurley, Browne and Nolan Ltd, Dublin, Belfast, 1907
* Catholic Encyclopedia: Index of Prohibited Books, http://www.newadvent.org/cathen/07721a.htm
* Catholic Encyclopedia, Pope Leo XIII, http://www.newadvent.org/cathen/09169a.htm
* Çağlar Boyunca Kitap Kıyımı ve Basın Özgürlüğü, Yalçın Kaya, İstanbul, 2001
* Din Savaşları, Fatma Mansur Coşar, Evrim Yay, İstanbul, 2008
* Index of Prohibited Books from the Roman Office of the Inquisition (1559), http://www.aloha.net/~mikesch/ILP-1559.htm
* INDEX LIBRORVM PROHIBITORVM (1948), http://www.cvm.qc.ca/gconti/905/BABEL/Index%20Librorum%20Prohibitorum-1948.htm
* Köylüler Savaşı, Din Üzerine Derlemesi İçinde, F. Engels, Sol Yay., İstanbul, 1976
* List of authors and works on the Index Librorum Prohibitorum, http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_authors_and_works_on_the_Index_Librorum_Prohibitorum
* The Roman Index of Forbidden Books, Francis S. Betten, 5th edition, Herder Book CO., London, 1920
* Secrets Behind The Forbidden Books, America, The National Catholic Weekly, 2005, http://www.americamagazine.org/content/article.cfm?article_id=3998
I.
Papalık ya da ekümenik konseyler tarafından 1515 yılı öncesinde yasaklanmış olup bu listede yer verilmeyen kitapların tümü, daha önce yasaklanış gerekçe ve biçimlerine uygun olarak yasaklanmış sayılırlar.
II.
Yukarıda belirtilen tarihten sonra ortaya çıkan ya da yenilenen dine aykırı inançların öncüleri, Luther, Zwingli, Calvin, Balthazar Friedberg,Sechwenkfeld ve benzerleri gibi sapkınların önderleri, sapkın inançlarının adı, başlığı ve doğası ne olursa olsun, kesinlikle yasaklıdır. Diğer sapkın inançların kitaplarından, açıkça dinle tartışanlar kesinlikle mahkum edilmiştir. Öte yandan, dini karşısına almayan ve piskopos ve engizisyon görevlilerin emriyle Katolik ilahiyatçılar tarafından incelenip onaylananlara müsaade edilmiştir. Aynı şekilde eskiden Katolik olup sonra sapkın inançlara savrulanların ve yeniden Katolik kilisenin kucağına dönenlerin kitaplarına da, eğer Katolik Üniversitelerin Teoloji Kürsüleri ve engizisiyon tarafından onaylanırlarsa, izin verilebilir.
III.
Kiliseye bağlı yazarlar tarafından yapılmış ancak düzenlemeleri yasaklı yazarlar tarafından yapılmış çeviriler, ancak gerçek öğretiyle çelişen bir içeriğinin bulunmadığı takdirde izinli sayılacaklar. Eski Ahit kitaplarından yapılmış çevirilerin okunmasına, sadece piskoposun kararıyla, eğitimli ve dindar insanlar tarafından ve şayet Kutsal metinlerin daha iyi anlaşılması için Vulgata İncili’nin açıklanması amacıyla yapılacaksa izin verilmiştir. Yeni Ahit’in bu listenin birinci kısmında yasaklanmış kişiler tarafından yapılmış çevirileri ise herkes için yasaklıdır, çünkü bunların incelenmesinden çok küçük bir yarar ama büyük bir tehlike doğar. Ancak şüpheli pasajlar Katolik Üniversitelerin Teoloji Fakülteleri ya da genel engizisyon tarafından çıkarıldıktan sonra, Eski Ahit çevirilerine izin verilen koşullarda, bu kitaplara da izin verilebilir. Bu şartlar altında, yaygın adıyla Biblia Vatabli olarak bilinen Kutsal Kitapların tüm ciltleri, tümüyle ya da parça parça, eğitimli ve dindar insanlarca incelenebilir. Yine de her durumda, Brescia’lı Isidore Clarius’un İncil’inin, önsöz ve giriş bölümü çıkarılmalıdır, bu metin kimse tarafından Vulgate İncili olarak kabul edilemez.
IV.
Deneyimler sabittir ki, Kutsal Kitapların yerel konuşma dillerine her yerde ve ayrım gözetmeksizin çevrilmesine izin verilmesi, insanoğlunun küstahlığı nedeniyle, yarardan çok zarar getirmektedir. Burada hüküm piskopos ya da engizisyonun iradesine bırakılmıştır. Katolik yazarlar tarafından diğer dillere çevrilmiş Kutsal Kitapların okunmasına, sadece okuduğunda iman ve dine bağlılığı zarar değil yarar görecek kişiler söz konusu olduğunda ve yazılı olarak izin verilebilir. İzin belgesi olmadan bu kitapları okumaya ya da elinde bulundurmaya cüret edenlerin günahları bağışlanmayacaktır. İzni olmayan kişilere diğer dillerde yazılmış İncilleri sağlayan kitapçılar, piskoposun dindarca amaçlar için sağladığı kitap ödemelerinden yoksun kalacak, suçun özelliğine bağlı olarak piskoposun hüküm vereceği başka cezalara çarptırılacaklar.
V.
Heretik yazarların çalışmalarını üreten, kendileri bir şey eklemekten ziyade diğerlerinin söylediklerini aktaran, lügatlar, dizinler, aforizmalar, dinsel hikayeler gibi iktibas kitaplarına, piskopos, engizisyon ve Katolik ilahiyatçıların tavsiyelerine göre gerekli görülen kısımları çıkarıldığı ya da düzeltildiği takdirde izin verilmiştir.
VI.
Katolikler ve zamanımızın heretikleri arasındaki tartışmaları konuşulan dillerde yayımlayan kitaplara, hiçbir ayrım gözetmeksizin izin verilmesi mümkün değildir. Diğer dillerde yazılan İncil’ler için karara bağlanan hükümlerin aynısı, bunlar için de yerine getirilmelidir. Bununla birlikte, yaşamın, tefekkürün ve günah çıkarmanın doğru yolunu göstermek için yazılmış diğer dillerdeki kitaplar, eğer bozulmamış bir öğretiyi içeriyorlarsa, tıpkı diğer dillerdeki vaazlar gibi, yasaklı değildirler. Ama okunması fayda getirmeyecek bir içeriğe sahip olduğu için bir krallıkta ya da bölgede şimdiye dek yasaklanmış olan belirli kitaplara, eğer yazarları Katolikse, düzeltildikten sonra piskopos ve engizisyon tarafından izin verilebilir.
VII.
Açıktan açığa şehvet uyandıran ya da müstehcen şeylerle ilgili, bunları anlatıp öğreten kitaplar kesinlikle yasaklıdır. Sadece imanın değil, aynı zamanda ahlakın da bu tür kitapların okunmasıyla genellikle kolayca bozulacağı dikkate alınmalıdır. Bu kitapları elinde bulunduranlar piskoposlar tarafından sert bir şekilde cezalandırılacaktır. Putperestlerce yazılmış antik kitaplar, zerafetleri ve tarzlarının kalitesi nedeniyle izinlidir, ama çocuklara hiçbir durumda okutulamaz.
VIII.
İçeriği esas olarak iyi olan, ama bazı noktalarda, farkında olmadan ve önemsiz ölçüde din karşıtlığına, kafirliğe, kehanete ve batıl inançlara referans veren fikirlerin sızdığı kitaplara, eğer Katolik ilahiyatçılar tarafından bu fikirlerden arındırılırsa, engizisyonun iradesiyle izin verilebilir.Yasaklanmamış kitaplara yasaklı yazarlar tarafından eklenmiş önsözler, özetler ya da açıklamalı notlar da aynı biçimde değerlendirilebilir. Bu kitaplar, düzeltilmeden basılamaz.
IX.
Toprak, su, hava, ateş, rüya, el falcılığı ve diğer fallar, ruh çağırma, büyü, zehir yapımı, kehanet, sihir ve cadılıkla ilgili tüm kitaplar mahkum edilmiştir. Piskoposlar özenli bir şekilde, astroloji yoluyla geleceği tahmin eden kitapları, incelemeleri ve katalogları gözden geçirmelidir. Gelecek olayların, sonuçların, rastlantıların ya da insan iradesine dayalı şeylerin, kesinlikle gerçekleşecek şeyler olduğunu kehanetle ya da falla ileri sürmeye teşebbüs eden kitapların okunması ve bulundurulması yasaktır. Öte yandan, denizcilik, tarım ya da tıp sanatlarıyla ilgili yazılan fikirlere ve doğal gözlemlere izin verilmiştir.
X.
İzin verilen kitapların ve diğer yazının basımında, 10. Leo başkanlığında toplanan Lateran Konseyi’nin onuncu oturumunda alınan kararlar izlenmelidir. Bu yüzden, eğer Roma şehrinde bir kitap basılacaksa, önce papalığın piskopos vekili ve Kutsal Saray yöneticisi tarafından ya da kutsal efendimizin belirlediği bir yetkili tarafından incelenmelidir. Diğer bölgelerde bu inceleme ve onaylama görevi piskoposa, piskopos tarafından görevlendirilen, kitap hakkında yeterli bilgiye sahip bir yetkiliye ya da basımın yapılacağı bölgenin engizisyon görevlisine düşer. Onaylama işlemi, yetkilinin kendi imzasıyla, yukarıda anılan kararlar göz önünde tutularak ve kitabın gerçek nüshasının basılması denetlenerek yapılmalı, karşılığında ücret alınmamalıdır. Onayın geciktirilmesi aynı kararda belirtilen yaptırımlara tabidir. Kitabın yazarı tarafından el yazısıyla imzalanmış bir nüshası inceleyende kalmalıdır. Kitapları incelenip onaylanmadan, el yazması olarak çoğaltıp yayanlar, bulunduranlar cezalandırılacak; yazarın kim olduğunu açıklamadıkları takdirde kendileri yazar olarak muamele göreceklerdir. Onay yazılı olarak belirtilmeli ve basılı kitabın ön sayfasında orijinal haliyle görünür şekilde bulunmalıdır. Tüm bu işlemler karşılığında ücret alınmaksızın yapılmalıdır. Bunlara ek olarak, bütün şehirler ve piskoposluk bölgelerinde, kitap baskı sanatının icra edildiği yerler ve kitapevleri düzenli olarak piskopos ya da vekili tarafından belirlenmiş yetkililer tarafından izlenmeli; yasaklı yayınları basmadıklar, satmadıkları ve bulundurmadıkları denetlenmelidir. Bütün kitapçılar, ellerinde satış için bulundurdukları kitapların yukarıda belirtilen yetkili tarafından onaylanmış listesini tutacaktır. Yetkili tarafından verilmiş özel bir izin olmadan bu listenin dışındaki bir kitabın bulundurulması, satılması, tedarik edilmesi yasaktır ve tüm kitaplara el konulması ile piskopos ve engizisyonun belirleyeceği şekilde cezalandırılacaktır. Bu kitapları okuyan ve basanlara uygulanacak cezalar da aynı makam tarafından belirlenir…
Sonuç olarak, bütün inananlara, bu listeyle yasaklanan ve burada belirtilen yönergelere aykırı olan kitapları okumaya ve bulundurmaya cüret etmemeleri buyrulmuştur. Buna rağmen sapkınların ve dine aykırı ya da yanlış öğretileri yaydığı için yasaklanan yazarların kitaplarını okuyup bulunduran her kimse, derhal aforoz edilecektir. Diğer gerekçelerle yasaklanan kitapları okuyan ve bulunduranlar ise, günah çıkarıp bağışlanmadığı takdirde ruhunu cehenneme mahkum edecek ölümcül bir günah işlemenin yükünün yanı sıra piskoposun vereceği karar göre acımasızca cezalandırılacaktır.
Kaynak:
Council of Trent: Rules on Prohibited Books, Modern History Sourcebook, http://www.fordham.edu/halsall/mod/trent-booksrules.html
KUTU:
PROTESTANLAR DA SANSÜRCÜ
Roma Kilisesi’nin bir Yasak Kitaplar İndeksi hazırlamasındaki neden, her şeyden önce Protestanlığın yayılmasını engellemekti. Doğal olarak, yasaklanan ve okunması en acımasız şekilde cezalandırılan yazarların başında Protestan liderler Martin Luther, John Calvin ve Ulrich Zwingli geliyordu. Ama sanılmasın ki, düşünceleri baskıya uğramış bu liderler, fikir ve inanç serbestliğinden yana oldular.
Protestan bölgelerde de kitaplar yasaklıydı. Calvinist İsviçre Krallığı, bu iş için atanmış özel bir kurulun onayı olmadan kitap basılmasını yasaklamıştı. Bu yüzden pek çok yayımcı hapsedilmiş, Ducesne gibi idam edilenler olmuştu.
Protestan sansürü sadece Katolik kilisenin yayınlarına yönelik değildi. Heteredoks inanç ve düşünceler, Protestanların da hışmına uğradı. İlginç olan, dinsel olarak sapkın ilan edilen yazar ve kitapları belirlerken, Protestanlar da Roma Kilisesi’nin indeksinden faydalanıyorlardı. İndeks, falcılık, kehanet, büyücülük şeklinde ifade edilen eski Pagan geleneklerine karşı da, Protestan ve Katolik sansürün ortak referansı oldu.
Protestanların en sert baskısı ise Thomaz Münzer’e karşı gerçekleşti. Katolik Kilise’ye karşı saldırısında Luther’den etkilenen ve birlikte hareket eden Münzer, kilisenin ve prenslerin baskısı altında ezilen yoksul köylülerin öfkesini ve özlemlerini temsil ediyor, Tanrı Krallığı’nın hiçbir sınıf ayrıcalığının, özel mülkün, devlet iktidarının olmadığı bir toplum olduğunu vaaz ediyordu. Prenslerin ve burjuvaların yanında yer alan Luther ılımlı bir çizgi izlemeye başlarken, Münzer çürümüş Katolik kiliseye ve din adamlarına karşı ateşli ve radikal mücadeleyi sürdürüyordu. Protestan Krallıklarda Münzer’in vaazları yasaklandı, vaazlarının basılması engellendi. Münzer’le birlikte davranan Anabaptistlerin kitaplarını basan yayımcılar idam edildi.
KUTU:
RAHİPLERİN YAZIŞMASI
Kutsal İndeks Kurulu üyelerinin Papalık diplomatları aracılığıyla yerel engizisyon yetkilileriyle sürdürdüğü ilişki, kitaplara konulan yasakların uygulanmasını sağlıyordu. Aşağıda özet olarak aktarılan iki mektup, bu ilişkiyi ve İndeks’in uygulanmasındaki aksamaları gösteriyor.
Muhterem peder,
Genel Engizisyonun yüce ve pek muhterem görevlisi kardinaller, değerli meslektaşlarım, basılı materyallerin büyük bir titizlikle incelenmesini gerekli görerek, bana bunları size iletme görevi verdiler. Siz ve sizin eğitimli, azimli ve dindar görevlileriniz, dikkatlice izleyerek ve mümkün olan özenin en fazlasını göstererek, bölgenizde basımları günbegün artan kitap, broşür ve küçük tarihi anlatıların, İndeks’te belirtilen kurallara göre sakıncalı şeyler içermemesini sağlayınız. Mümkün olan en büyük kesinlikle incelenmeden, basılması için gerekli ruhsatları vermeyiniz. Görevinizi gereğince icra etmeyi ve bu tebliği basım işlerinin yapıldığı şehirlerdeki görevlilerinize iletmeyi ihmal etmeyiniz, görevlilerin incelenen ve basımına izin verilen kitapların orijinal nüshasını muhafaza etmelerini sağlayınız. Bu bizim herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığını belirleyebilmemizi sağlayacaktır. Aynı zamanda, incelemenin kim tarafından yapılıp, iznin hangi yetkili tarafından verildiği de açıkça belirtilmelidir. Bu buyruğu şaşmaz bir şekilde uygulamakla kamu yararına önemli bir iş yapmış olacak, hiçbir şekilde ilgisizlik ve ihmalle isnat edilmeyeceksiniz. Aksi takdirde, büyük bir hoşnutsuzlukla beraber, isminize ve saygınlığınıza büyük bir leke düşecektir.
Saygılarımla, kardeşçe.
Roma, 29 Nisan 1605
Kardinal Borghese
* * *
Çok muhterem peder,
Kutsal İndeks Kurulu’nun yüce varlığı, benzer durumların ardından her türlü uyanıklığın ve azmin gösterilmesi gerektiğini tebliğlerle belirtmesine rağmen, kitapların basımıyla ilgili ihmallerin hala devam etmekte olduğunu görerek şaşkınlığa uğramıştır. Müstehcen şeylerle dolu olduğu için Papalığın özel bir buyruğuyla yasaklanmış olan Maurito Moro’nun Giardono de Madrigali adlı kitabının Rimini’de basılmış bir kopyası ve de Minori Piskoposu Monsenyör Thomasso Zerola’nın, vahim hatalar içerdiği için gerekli görülen bölümleri çıkarılmadan satılması ve okunması yasaklanan Praxi Episcopale adlı kitabının bir Venedik baskısı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla zatıalinize, bu iki kitaba konmuş yasakların uygulanmasında gerekli titizliği göstererek başarısız olmamanızı ve hem dışarıdan gelen hem de yeni basılan kitaplara yönelik daha büyük bir uyanıklık göstermeniz gerektiğini hatırlatmak isterim.
Kendimi dualarınıza emanet ediyorum.
Kardeşlik ve hayır dualarıyla
Roma, 20 Aralık 1602
Terranova Kardinali
KAYNAK
The Prosecution of Heresy, John Tedeschi