Bipolar duygu durum bozukluğu olan pek çok hasta, yaşamı boyunca elden ayaktan düşüren derin bir uyuşukluk halinden, yüksek enerjili, canlı bir ruh haline savrulup durur. Ancak ne yazık ki bu hastalar, sıklıkla majör depresif bozukluk tanısı alarak yanlış ya da eksik tedavi edilmektedir. Journal of Proteome Research’de yeni yayımlanan bir araştırmada, biliminsanları bu ayrımı kolaylaştırıp hastanın çabuk ve etkili tedavisini sağlayacak bir ayırıcı tanı yöntemini geliştirdiklerini açıkladılar.
Pek çok sebepten dolayı bipolar bozukluk, depresyonla yaygın şekilde karıştırılır. En başta gelen sebep de, hastalığın ortaya çıkış ve fark edilişinin depresyon belirtileriyle olmasıdır. Ayrıca bipolar bozukluk dünya nüfusunun sadece yüzde 1’ini etkileyen bir hastalıktır ve klinisyenler sıklıkla hastalarına. öfori hali, aşırı hareketlilik olup olmadığını sormayı unuturlar. Son dönem tanı teknikleri çeşitli yapısal görüşmeleri içerse de bu, fazla öznel ve yanıltıcı olabilmektedir. Hastanınsa tanıyı kısa sürede alması ve tedavisine başlanması çok önemlidir. Peng Xie ve arkadaşları, majör depresyonla bipolar bozukluk arasındaki farkı daha nesnel bir şekilde ortaya koyabilecek bir yöntem geliştirdi.
Araştırmacılar bir grup tekniği birleştirerek (gaz kromatografisi, kütle spektrometresi ve nükleer magnetik rezonans) depresyonlu veya bipolar bozukluğu olan hastaların idrarlarını analiz ettiler. Sonuçlara göre her bir hastalığı yüzde 89-91 oranında doğru şekilde tanılayabilen 6 biyo-işaret belirlediler.
Çeviren: Ebru Oktay
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2015/08/150805110152.htm
