Ana Sayfa Dergi Sayıları 168. Sayı Kadınlar kriz dönemlerinde erkeklerden daha çok hayatta kalıyor

Kadınlar kriz dönemlerinde erkeklerden daha çok hayatta kalıyor

999
0

Günümüzde kadınlar dünyanın hemen her yerinde erkeklerden daha uzun yaşıyor. Bazı ülkelerde bu fark 10 yıldan bile fazla olabiliyor. Araştırmacılar 300 yıllık tarihi kayıtları incelediklerinde, kadınların sadece normal zamanlarda erkeklerden daha uzun süre hayatta kalmadığını; kıtlık ve salgın hastalıklar gibi en kötü koşullarda bile hayatta kalma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu buldular. Yaşam beklentisindeki cinsiyetler arasındaki uçurumun büyük kısmının, kadınların yetişkinlikten ziyade bebeklik dönemindeki hayatta kalma avantajından kaynaklandığını belirtiyorlar.. Zor koşullu dönemlerde, yeni doğan kızların hayatta kalma ihtimali daha yüksektir.

Güney Danimarka Üniversitesi’nden Yard. Doç. Virginia Zarulli ve Duke Üniversitesi’nden araştırma profesörü James Vaupel’in ekibi, kıtlık, hastalık ya da diğer talihsizlikler nedeniyle hayatları kısa süren insanların, 250 yıl öncesine kadar uzanan ölüm verilerini analiz etti. Veri, bir veya iki cinsiyetteki yaşam beklentisinin 20 yıl veya daha az olduğu, yedi popülasyona kadar yayıldı. Bunların arasında 1800’lerin başındaki, Trinidad ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki köleler; İsveç, İrlanda ve Ukrayna’da 18. 19. ve 20. yüzyıllardaki açlık kurbanları ve 1846 ve 1882’de kızamık salgınlarından etkilenen İzlandalılar da vardı. Örneğin, Liberya’da, 1800’lü yıllarda serbest bırakılıp Batı Afrika’ya taşınan Amerikalı köleler şimdiye kadar kaydedilen en yüksek ölüm oranlarına sahipti. İlk yıllarda yüzde 40’dan fazlası öldü, muhtemelen çok az dayanıklı oldukları tropikal hastalıklar yüzünden yok oldular. O dönemde doğan bebekler, ikinci doğum günlerini nadiren görebildi. 1840’larda İrlanda’da yaşayan bir grup insan, patates hastalığının mahsul kıtlığına sebep olmasından dolayı açlık çekti. Yaşam beklentisi 15 yıldan fazla düştü.

Genel olarak, araştırmacılar, her iki cinsiyette de ölüm oranı çok yüksek olduğunda bile, kadınların erkeklerden ortalamada altı ay ile dört yıl arası daha uzun yaşadığını keşfetti.

Örneğin, 1933’te Ukrayna’yı vuran açlık döneminde doğan kızlar, ortalama 10,85 yıl; erkek çocuklar da 7,3 yıl kadar yaşıyordu; bu yaşam sürelerinde yüzde 50’lik bir fark demek. Araştırmacılar sonuçları yaş grubuna göre ayırdıklarında, kadınların hayatta kalma avantajının daha çok bebeklik dönemine dayandığını buldu. Yeni doğan kızlar, yeni doğan erkeklere göre daha dayanıklıydı.

Sonuçlar, yaşam beklentisindeki cinsiyet farkının, risk alma veya şiddet gibi cinsiyetler arasındaki davranışsal ve sosyal farklılıklarla tam olarak açıklanamayacağını göstermektedir. Bunun yerine, kriz zamanlarında kadınların avantajlı olması, büyük ölçüde genetik veya hormon gibi biyolojik faktörlere bağlı olabilir. Örneğin östrojenin, vücudun bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık savunmasını geliştirdiği gösterildi.Araştırmacılar, “Sonuçlarımız, hayatta kalma konusundaki cinsiyet farklılıkları bulmacasına bir parça daha ekliyor” diyor.