İyonyalı filozofların sonuncusu Ephesoslu Herakleitos’u (MÖ 540-480) hepimiz “aynı ırmağa iki kere girilemez” sözüyle anımsarız. Antik Felsefe adlı eserin yazarı Walther Kranz’a göre, Herakleitos böyle bir sözü hiçbir zaman söylememiştir. Bu sözle, daha sonrakiler onun felsefesini üstünkörü özetlemişlerdir.
Ama olur böyle şeyler. Bilindiği gibi Galilei de Engizisyon karşısında “Dünya dönüyor” diyememiş, insanlık yüzyıllar içinde o sözü ona yakıştırmıştır. Bunlar insanlığın sözleridir, ama insanlık da hangi lafı kime yakıştıracağını iyi bilir.
Herakleitos’un asıl ünlü sözünün ise “Her şey akar” olduğu belirtilir.
Onu anlamak için Deloslu dalgıç gerek
Herakleitos, dönemindeki ve sonraki çoğu ünlü filozofu derinden etkilemiştir. Anlatıldığına göre Euripides, Herakleitos’un yazısını Sokrates’e vererek “Ne dersin?” diye sormuş. Sokrates yazıyı okuduktan sonra şunları söylemiş: “Anladıklarım pek mükemmel; öyle sanırım ki anlamadıklarım da. Yalnız Deloslu bir dalgıç gerek.” Deloslu dalgıçlar derinlere dalmakta çok mahirmişler.
Hegel ise şu itirafta bulunmuş: “Herakleitos’un hiçbir cümlesi yoktur ki Logic’ime almış olmayayım.” Zerdüşt Şöyle Dedi adlı eserini Herakleitos Şöyle Dedi adlı esere göre düzenleyen Nietzsche de, “Dünya her zaman doğruya muhtaçtır, o halde her zaman Herakleitos’a muhtaçtır” demiştir. Marx’ın da İyonyalı filozoftan etkilendiği bilinir.
Çocuklarla oynamak sizinle devlet yönetmekten yeğdir
Herakleitos’un, Ephesos kentinin yöneticileriyle hiç anlaşamadığı söylenir. Yöneticiler, biraz da mecburen, ünlü filozofa saygıda kusur etmezlermiş, ama sık sık da onun tarafından terslenirlermiş. Filozofumuzun biraz huysuz biri olduğu belli!
Sinoplu Diogenes’in anlattığına göre, Herakleitos bir gün Artemis Tapınağı’na çekilerek çocuklarla aşık oynamaya başlamış. Ephesoslu yöneticiler çevresine şaşkınlıkla toplandığında ise onlara şöyle bağırmış: “Ne bakıyorsunuz reziller! Çocuklarla oynamak sizinle devlet yönetmekten iyidir.”
Yağmurlu havayı kurağa çevirebilir misiniz?
Herakleitos yaşamının sonlarına doğru bir insan kaçkını olarak dünyadan elini eteğini çekmiş, dağlarda ot ve bitki yiyerek yaşamış. Ama bütün gövdesini ödem kaplayınca şehre inmiş ve hekimlere, bir şaşırtmacayla, yağmurlu bir havayı kurağa çevirip çeviremeyeceklerini sormuş.
Hekimler bir şey anlamayınca, kendini bir gübreliğe gömmüş. Gövdesindeki suyun gübrenin sıcaklığıyla buharlaşacağını umuyormuş. Ama doğal olarak bu tedavi bir sonuç vermemiş ve 60 yaşında ölmüş.
Değişimin evrenselliğine vurgu yapan bu büyük filozofa, buradan bir selam yollayalım.
Kaynak
1) Walther Kranz, Antik Felsefe, Sosyal Yayınlar, Türkçesi: Suad Y. Baydur, 1. basım, Mayıs 1984.