Prometheus, Yunan mitolojisinin en bilinen figürlerinden biridir. Tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış, Zeus’un türlü engellemelerine karşın sonunda insanoğlunu yaratarak ve ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) tanrılardan çalıp onlara vererek düzeni değiştirmeyi başarmıştır. Kısacası, insanoğlunun tanrılara başkaldırısının simgesidir Prometheus.
Eski çağlarda hem yıkıcılığın hem de koruyuculuğun simgesi olan ateş, doğal olarak tanrılar ile bütünleştirilmiş ve kutsallaştırılmıştı. Doğal olarak ateşin zapturapt altına alınması, çoğu kültürün destanlarında tanrılara karşı bir zafer olarak işlenmiştir. Bilinmez olanın teknik bilgiye dönüşümünün, tanrısal olanın dünyalılaşmasının simgesidir ateşin insanoğlunun eline geçmesi.
Türk mitolojisinde de aynı temayı işleyen bir öykü vardır. Yunan mitolojisinde olduğu gibi trajik olaylarla ve kahramanlıklarla dolu değil, oldukça naif hatta komik denebilecek bir öyküdür bu.
Tanrı’nın yaramaz kızları
Bir Altay efsanesine göre ateşin bulunuşu şöyle olmuş: Tanrı Ülgen insanı yaratınca şöyle düşünmüş: “Ben bu insanları yarattım ama çıplak yarattım. Hava da bugünlerde çok soğuk. İnsanoğlu kendini soğuğa karşı nasıl koruyacak? En iyisi bunlar için bir de ateş vermeli de ısınıp yaşasınlar.”
Tanrı Ülgen’in üç tane de kızı vardır. Bunlar da ateşi bulmak için çalışıyorlarmış. Bir gün Tanrı dışarı çıkmış. Tanrı’nın sakalı da çok uzunmuş. Yürürken sakalına basıp sendeleyivermiş. Kızlar bunu görünce gülmeye ve Tanrı ile alay etmeye başlamışlar. Bunun üzerine Tanrı çok kızmış ve kızların yüzüne bile bakmayarak, evine çekilmiş.
Tanrı’nın bozulduğunu gören kızlar üzülmüşler. Ama Tanrı ne yapıyor ve bizim için neler söylüyor diye dinlemeyi de ihmal etmemişler. Bu sırada sinirli Tanrı kendi kendine söyleniyormuş: “Üç kız benimle alay ettiler, ama ben onlardan çok daha akıllıyım. Onlarda akıl mı var? Ateşi bulmak için sert bir taşla sert bir demiri birbirine vurmak gerek. Bunu bulmak için onlarda akıl yok!”
Kızlar bunu duyunca koşmuşlar. Sert bir taşla demir bulmuşlar ve birbirine vurarak ateşi icat etmişler.
Altay Tanrısı, Zeus gibi değil. Dalga geçilen, tongaya düşürülen, aslında insanları da düşünen iyi niyetli bir tanrı (Tanrı Ülgen Türk mitolojisinde iyilik tanrısıdır). İhtiyar bir şamanı andırıyor. Tanrı böyle olunca Altay Prometheus’ları da üç tane zibidi kız oluyor. Ama tema aynı. Ateşin sırrı tanrılardan bir şekilde çalınmış ve insanların eline geçmiştir.
Doğrusu Altay destanı daha çok hoşuma gitti.
Kaynak:
1) Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, 1. cilt, TTK Yayınları, Ankara, 1993, s.55.