Macar asıllı ABD’li fizikçi Leo Szilard (1898-1964), Enrico Fermi ile birlikte ilk zincirleme çekirdek tepkimesini gerçekleştirmiş ve atom bombasının yapımında etkili olmuştu. Döneminin önde gelen çoğu fizikçisi gibi o da “atom bombası trajedisi” yaşamıştı. Hem de en derinden yaşayanlardan biriydi.
Üniversite hayatı Almanya’da geçen Szilard, 1930’ların başında Hitler’in iktidara geleceğinden ve savaşın kaçınılmaz olduğundan emindi. 1933’ten önce Almanya’yı terk ederek İngiltere’ye göçtü.
Zincir reaksiyonun patenti
Eylül 1933’te Szilard’ın da katıldığı İngiltere’de düzenlenen bilimsel bir toplantıda ünlü fizikçi Lord Rutherford atom enerjisinin asla gerçekleşemeyeceğine ilişkin fikirler ileri sürer. Bu “asla” sözcüğü Szilard’ın kafasına yatmaz ve konu üzerinde düşünmeye karar verir.
Çalışmaları sonucunda, bir nötronla bir atoma vurulursa atomun parçalanacağı ve iki nötronun serbest kalacağı, böylece zincirleme bir reaksiyon elde edileceği fikri kafasında oluşur. Bu konuda bir patent almak için, içinde “zincir reaksiyon” deyiminin geçtiği bir makale yazar ve bu makale 1934’te dosyaya girer. Fakat Szilard patenti gizli tutmak ister. Savaşın yaklaştığını hissetmiş, ortaya attığı fikrin kötüye kullanılmasını önlemek istemiştir. Szilard’ın talebiyle patent İngiliz Bahriye Nezareti’ne devredilir ve gerçekten de savaş sonrasına dek yayımlanmaz.
‘ABD bombayı yapsın’
Hem Hitler’in yükselişi hem de nükleer fizikteki ilerlemeler at başı gitmektedir. Szilard Hitler Almanya’sının atom bombası geliştirme olasılığından tedirgindir. Nihayet Ağustos 1939’da ABD’nin bir an önce atom bombası yapmasını salık veren ünlü mektubu kaleme alır (mektubu Einstein da imzalamıştır) ve ABD Başkanı Roosevelt’e ulaştırır. Mektupta kabaca şu fikirler işlenir: “Nükleer enerji elimizin altında. Savaş kaçınılmaz. Bilim insanlarının bu konuda ne yapması gerektiğine karar vermek Başkan’a düşmektedir.”
Szilard kendi girişimiyle başlatılan Manhattan Projesi’nde plütonyum üretiminde görev alır. 1942’de İtalyan asıllı fizikçi Fermi ile birlikte Chicago Üniversitesi’nde ilk nükleer reaktörü kurup çalıştırır ve ilk denetimli zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Atom bombasına giden yol döşenmiştir.
Trajedi bilimin mi insanlığın mı?
Szilard 1945’te, Avrupa’da savaş bittiğinde, atom bombasının yapıldığını ve Japonya üzerinde kullanılmak üzere olduğunu fark eder. Telaşla ulaşabildiği her yere protestolar yağdırır. Momerandum üzerine momerandum yazar. Birini de Başkan Roosevelt’e yazar fakat sonuç alamaz; çünkü mektup ulaşmadan Roosevelt ölür.
Szilard’ın önerisi şudur: Bombanın Japon yetkililerin ve uluslararası gözlemcilerin gözü önünde denenmesini ister. Böylece Japonlar bombanın gücünü görecek ve insanlar ölmeden teslim olacaklardır. Önerisi, ABD yönetimi tarafından dikkate alınmayan naif bir fikir olarak kalır.
İlk atom bombası 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılır. Szilard’ın da bulunduğu bir yerde, birisi, keşiflerinin yıkım için kullanılmasının bilim insanlarının trajedisi olduğunu söyler. Szilard, “Bu, insanlığın trajedisidir” diye yanıt verir, ama yıkılmıştır…
Ölüm biliminden yaşam bilimine…
Bunalıma giren Szilard fiziği tamamen bırakır. Biyoloji çalışmaya başlar; diğer fizikçilere de aynı şeyi öğütler. Kendince ölüm biliminden yaşam bilimine geçmiştir. Yine naif bir yaklaşım, değil mi?
1946’da Chicago Üniversitesi’nde biyofizik profesörü olur. Hidrojen bombasının yapımına şiddetle karşı çıkar, nükleer silahların tamamen yasaklanması için savaşım verir. 1962’de “Yaşanabilir Bir Dünya İçin Çalışma Konseyi”ni kurar. 30 Mayıs 1964’te yaşamı son bulur.
Emperyalizmden kurtulmadıkça…
Fiziğin altın çağının en parlak isimlerinin hepsi Szilard gibi aynı trajediyi yaşamışlardır. Atom enerjisinin Hitler’in eline geçme tehlikesini engellemek için onu Amerikan faşistlerinin kucağına teslim etmişlerdir. Ne yapabilirlerdi? Hâlâ tartışmalı bir konu. Üstelik günümüzde bu kez yaşam bilimciler aynı ikileme yakınlar.
Szilard’lar bu trajediyi iliklerine kadar yaşadılar ve bir daha kendilerine gelemediler. Trajedi kimin; bilimin mi, Szilard’ın dediği gibi insanlığın mı? Faşizmden ve emperyalizmden kurtulamadıkça ikisinin de, hatta hepimizin…
Kaynak: Jacop Bronowski, “İnsanın Yükselişi, Çev. Aykut Göker, V Yayınları, birinci baskı, Mayıs 1987.