Ana Sayfa 175. Sayı Sub Press’ten 5 Kurşun

Sub Press’ten 5 Kurşun

383

Sub Press yayınevi için “alternatif” demeye dilim varmıyor. Biraz bu kelimenin enflasyonist kullanımından biraz da kategorize edilemeyen her şeyin kolayca bu kelimenin altına süpürülmesinden dolayı olsa gerek… Sub Press’in bir yayın politikası yok, yayın nabzı var daha ziyade. “Beat” nabzı diyebiliriz, eğer Beat’i bir edebiyat/müzik türü olarak değil de dünyayı yeraltından okumak olarak anlarsak. Ama Sub Press sadece ne bastığıyla değil basma biçim ve ritmiyle de takdire şayan bir çete. Tamburalı tüfek gibi neredeyse her hafta bir şeyler yayınlıyorlar ve yan yana gelmesi düşünülmeyecek kitapları aynı rafa diziveriyorlar. Oto-kontrolden ve mainstream’den malul kültür dünyamıza utanmadan, sıkılmadan kurşun üstüne kurşun sıkıyorlar. Çok da iyi ediyorlar. Sub Press’i sosyal medyadan takip etmek bile kendi başına bir karşı-kültür eylemi sayılabilir. Yayınlarına ise subyayin.com’dan ulaşabilirsiniz.

…dedikten sonra, Sub Press’ten sizin için 5 kurşun:

John Coltrane, Stan Brakhage ve Amerikan Avangardı
Brett Kashmere

John Coltrane’i biliriz, cazın dev isimlerinden… Stan Brakhage ise Amerikan deneysel sinemasının önemli isimlerinden… Kashmere, bu iki isim üzerinden ses ve görüntünün iç içe geçtiği, üst üste bindiği bir Amerikan avangard okumasına girişmiş. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasının yirmi yılına odaklanan Kashmere, Coltrane’in müziğinde ve Brakhage’in filmlerinde dönemin düzensizliğini kapsayacak düzen arayışlarının kültürel ve politik uzantılarının peşine düşüyor. Win Wenders’in dediği gibi, Amerika bilinçaltımızı istila ettiyse eğer Amerikan avangardı nereye düşer usta?

 Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları

Walter Benjamin

Huxley’in Algı Kapıları’nı biliriz de 20. yüzyılın önemli düşünce adamlarından biri olan Benjamin’in uyuşturucu maceralarına dair yazdıkları pek bilinmez. 1927 ve 1934 arasında Ernst Bloch, Jean Selz, Ernst Joël, Fritz Fränkel, Egon Wissing ve Gert Wissing gibi isimlerle birlikte uyuşturucu deneylerine katılan Benjamin esrar, afyon, meskalin gibi maddeler denedi. Baudelaire’in Yapay Cennetleri’ni okuduğundan beri uyuşturucu maddelere edebi bir ilgi besleyen Benjamin bu deneyler sırasında dağınık gibi görünen ama bir düşünce kolajı gibi okunabilecek notlar tutmuştu. Onun için uyuşturucularla olan tecrübesi felsefeyle olan ilişkisinin doğal bir uzantısıydı. Bir gün esrar üzerine bir başyapıt yazma hayalini de yakın dostlarına itiraf etmişti. Bu notlar uzun yıllar sonra gün ışığına çıktı. Şimdi de Türkçede…

 Yalnızlık Anlatıları

Walter Benjamin

Sub Press, Walter Benjamin’i seviyor! Tıpkı Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları gibi Yalnızlık Anlatıları da Benjamin’in az bilinen ürünlerinden. Benjamin’in öyküleriyle, fantastik kurgularıyla karşı karşıyayız. Kısa sayılabilecek hayatı boyunca Benjamin dönem dönem kurgu yazmış, fantezi ile döneminin rasyonel hayal gücüne isyan eden metinler kaleme almıştı. Bunları da Benjamin’in diğer eserlerinden ayırmak kolay değil. Hepsi bir bütünün parçalarını oluşturuyor. Tıpkı John Berger’in dediği gibi: “Benjamin hikâye anlatımının tüm şeytanlarının ve meleklerinin muhatabıydı. Bu işin sonsuz sırlarını bilmesinin sebebi de budur. Ona kulak verin.” Benjamin’in fantezi kurgularına Paul Klee çizimleri eşlik ediyor.

 Yeni Mesken ve Yaratıcı Olarak Kadın

Bruno Taut

Girin bakın, Bruno Taut imzalı Türkçedeki tek kitap bu! Taut, Walter Gropius ile birlikte Bauhaus okulunun ve modern mimarlığın kurucusu. 1930’lu yıllarda İDGSA Mimarlık Fakültesinin Dekanı olan Bruno Taut, Türkiye’deki mimarlık eğitiminde Bauhaus müfredatını yerleştiren kişi. Özel izinle Edirnekapı Mezarlığına gömülen tek gayrimüslim.

Taut’un bu ince ama neredeyse bir manifesto niteliğindeki kitabı 1925 tarihini taşıyor. 1. Dünya Savaşı yıkımının sonrasında alt üst olan sosyal ve politik ortamda, cepheden dönen askerler için tasarlanan toplu konutlar yeni bir mesken anlayışının da sözcülüğünü üstlenir. Savaş nedeniyle bağımsızlaşan kadın bu yeni meskenin bir nesnesi olmaktan çıkıp merkezine yerleşecektir. Taut, ev ve ev işleriyle köleleştirilmiş kadının yeni ve ideal bir evin yaratıcısına dönüştüğünü, daha doğrusu dönüşmek zorunda olduğunu anlatıyor. Bunu yaparken de meskenin, sosyal ilişkilerin bir metaforu olarak çağlar boyunca nasıl dönüştüğünü izliyor. Kitabın kapağında, yemek masasının mutfak dışına çıktığı ve mutfak öğelerinin ilk defa rasyonel bir şekilde dizayn edildiği modern mutfağın anası sayılan Frankfurt Mutfağı’nın kullanılması boşuna değil. Frankfurt Mutfağı’nın yaratıcısı Margarete Schütte-Lihotzky’nin de Taut ile aynı yıllarda Türkiye’de okul ve fabrika kreşleri tasarladığını hatırlatalım.

 WChUTEMAS / Devrimci Rus Sanat Okulunun Tekrar Keşfi

Çeviren ve Hazırlayan: Seda Garzanlı

Bu bir Bonus Track! Avuç içi kadar, mikroskopik puntolarla dizilmiş hepi topu 9 sayfalık bir metin. Bruno Taut’u Almanca aslından çeviren Seda Garzanlı tarafından çevrilmiş/derlenmiş bir metin. 2015 yılında Berlin’de açılan kapsamlı sergi dolayısıyla kaleme alınmış bu metinler, SSCB’nin devrimci sanat okulu WChUTEMAS’ı (Vkhutemas diye de yazılabilir) tanıtıyor. Türkiye’de WChUTEMAS hakkında bir yayın bulmak imkânsız. Sovyetlerin dağılışına kadar arşivleri gün yüzüne çıkmayan WChUTEMAS, 1920 yılında teorik ve teknik sanat okullarının tek çatı altında toplanmış hali. Rodchenko’dan Popova’ya, El Lissiztky’den Gabo’ya modern sanatın öncülerinin hocalık ettiği kitlesel devrimci sanat kurumunu tanımak için eşsiz bir fırsat.

Önceki İçerikOkurlarla dertleşme
Sonraki İçerikSeslerin giydirileceği bir beden: Adlandırma