Ana Sayfa Bilim Gündemi Sosyal saldırganlığın nörobiyolojisi

Sosyal saldırganlığın nörobiyolojisi

1494

Duke-NUS Tıp Fakültesi’nden bir araştırma ekibi, beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) olarak tanımlanan bir büyüme faktörü proteininin ve reseptörü olan tropomiyosin reseptör kinaz B’nin (TrkB) farelerde sosyal hâkimiyeti etkilediğini ortaya koydu. Araştırma, saldırganlık ve zorbalığın nörobiyolojisini anlamak açısından büyük önem taşıyor.

Duke-NUS’ta Nörobilim ve Davranış Bozuklukları Araştırma Programı’ndan Doç. Dr. Hyunsoo Shawn Je, yazdıkları makalede “İnsanlar ve kemirgenler sosyal hayvanlardır. Her etkileşimimiz, sosyal hiyerarşiye bağlı birtakım kuralları takip eder. Bu hiyerarşinin dışına çıkmak zararlı olabilir.” diyor. “Araştırmamız, beynin belirli bir bölgesinde yer alan sinir hücrelerindeki özel moleküler sinyal yollarının, sosyal hiyerarşilerin dengeli bir şekilde yönlendirilmesinde önemli olduğunu gösteren ilk çalışma olabilir.”

Bu hiyerarşilere uymada yaşanan zorluklar, saldırganlık ve zorbalık gibi sorunlara yol açabilir. “Zorbalık ve saldırganlığın ağır toplumsal bedelleri göz önüne alındığında, biyolojik nedenlerini anlamak, bu davranışların önlenmesine ve tedavisine yönelik etkili bir adımdır.”

Beyin içindeki aktivite, iki ayrı nöron grubundan oluşur. Bunlar, aktiviteyi artıran uyarıcı nöronlar ile uyarıcı aktiviteyi engelleyip dindiren GABA-erjik internöronlardır. Önceki çalışmalar BDNF-TrkB sinyallemesinin GABA ergik internöronların olgunlaşması ve beyindeki sinir devrelerinin gelişimi için önemli olduğunu göstermiştir. Ancak o çalışmalarda, bozulmuş BDNF-TrkB sinyallemesinin davranışsal sonuçları tespit edilemedi.

Doç. Dr. Je’nin ekibi, transgenik fareler üretti. Bu farelerden, kortikolimbik sistem olarak da bilinen, beyinde GABA erjik internöronların bulunduğu bölgedeki, duygusal ve sosyal davranışı düzenleyen TrkB reseptörü çıkarıldı. Transgenik fareler, normal fareler ile bir araya getirildiğinde sıra dışı ve agresif davranışlar sergiledi. Ekip, bu davranışın kökenini anlamak için, davranış testleri yaptı. Bu testler sonucunda, farelerin agresif davranışlarının, alanlarını korumak için olmadığını tespit ettiler. Transgenik fareler aynı zamanda daha güçlü oldukları için de saldırgan değillerdi. Dolayısıyla saldırganlık eylemleri sırasında diğer farelere göre daha fazla zarar gördüler. Aksine, saldırgan davranışları, gruptaki diğer fareler üzerindeki statü ve hâkimiyet için yaptıkları savaşın bir sonucuydu.

Araştırmacılar, BDNF-TrkB kaybına bağlı olarak, bu transgenik farelerde, GABA-erjik internöronların, etrafında bulunan ve aşırı aktif hale gelen uyarıcı hücrelere daha zayıf bir baskılama sağladığını buldular. Araştırma ekibinden Dr. Shawn Pang Hao Tan, transgenik farelerin beyinlerinin belirli bir bölgesinde bulunan uyarıcı nöronları durdurmayı başardılar. Bu nöronlar “uyarıcı (eksitatör) / engelleyici (inhibitör)” dengeyi yeniden tesis eden ve “anormal sosyal hâkimiyeti anında tersine çeviren” nöronlardı.

Önemli sayıda araştırma, aile ve akran ağlarının agresif davranış üzerindeki rollerine odaklanmıştır. Bu çalışma, yeni yayımlanan diğer bulgularla birlikte, genetik ve biyolojik faktörlerin sosyal davranışlarda beklenmedik bir rol oynayabileceğini gösteriyor.

Kaynak: “The neurobiology of social aggression”, Sciencedaily, 19 Ekim 2018. Özgün Makale: Shawn Tan, YixinXiao, Henry H. Yin, Albert I. Chen, TuckWahSoong, H. Shawn Je. “PostnatalTrkBablation in corticolimbicinterneuronsinducessocialdominance in malemice”. Proceedings of theNational Academy of Sciences, 2018; 115 (42)

Önceki İçerikDüşünen bir makine yapılabilir mi?
Sonraki İçerikGalaksiler neden yıldız oluşturmayı bırakırlar?