Ana Sayfa Dergi Sayıları 205. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

163
0

Aklın Gözü
Danıel C. Dennett, Douglas Hofstadter, Çev. Füsun Doruker, Alfa Bilim, 2021, 600 s.
Douglas Hofstadter ve Daniel Dennett, insanların akıllarında yer eden bazı felsefi sorulara yanıt bulmaya çalıştıkları bu kitabında, zihin nedir? Onu bedenden ayrı düşünmek mümkün mü? Düşünen ya da hisseden maddi midir? Ben kimim? Gerçekten özgür bir iradeye sahip miyiz? Her şey belirlenmiş olabilir mi? Gibi sorulara yanıt bulmayı amaçlıyorlar. Bu doğrultuda benlik, bilinç, başkası gibi konuları farklı metinlere başvurarak, disiplinlerarası bir yaklaşımla ortaya koymaya çalışıyorlar. Jorge Luis Borges’ten Alan Turing’e, Stanislaw Lem’den Richard Dawkins’e, John Searle’e, Thomas Nagel’e uzanan geniş bir yazar yelpazesinin önemli metinlerini barındıran Aklın Gözü, Hofstadter ve Dennett’in yorumlarıyla farklı bir boyut ve açılım kazandırmayı hedefliyor.

Günün Sosyolojisine Giriş
Tahir Çağatay, Doğu-Batı Yayınları, 2021, 262 s.
İlk basımı 1962’de yapılan Günün Sosyolojisine Giriş, sosyolojinin bugün kazandığı şekli ve güncel gelişmeleri yansıtmaktan öte, sistematik anlamda modern sosyolojiye nasıl bir başlangıç yapılabileceğinin imkânlarını aramaktadır. Sosyolojinin yöntemi, yapı ve değişme olarak topluluk durumları bilimsel açıdan işlenmektedir. Kitabın birinci basımının önsözü, sosyolojinin doğup gelişmesini ve çağdaş topluluk karşısındaki bir bilim olarak görevini özlü bir biçimde dile getirmeyi amaçlıyor: Sosyolojinin, insanlığın modern toplumsal düzen çağında karşılaştığı çeşitli güçlüklerle sıkı sıkıya bağlı olarak doğmuş ve bu durumuyla orantılı bir şekilde gelişmiş bir bilim olduğu bilinen bir hadisedir. Bir bilim olarak sosyolojinin kuruluş yıllarında Saint-Simon ve Auguste Comte gibi isimler tarafından Fransa’da başlayan toplumsal olayların bağlı olduğu yasaları arama girişimi veya 1848 Devrimi sonrasında Almanya’da başlayan Lorenz von Stein, Karl Marx ve W. H. Riehl gibi sistemcilerin yapmak istedikleri de, zamanın toplumsal zorluklarının sebeplerine nüfuz etmek ve çözüm yollarını aramak amacını gütmektedir. Birbirine zıt iki kaynaktan beslenerek gelişen bu akımların güttükleri amaç ve hedef bakımından birleşmekte olmaları dikkate değer bir önem taşıdıkları iddiasındadır.

Şehir Hastaneleri – Altı Kaval Üstü Şişhane
Özgür Erbaş, Dipnot Kitap, 2021, 204 s.
Şehir Hastaneleri – Altı Kaval Üstü Şişhane kitabında yazar, bu hastaneler hakkında gözlerden uzak tutulan bilgileri ve verileri eleştirel gözle bir araya getiriyor; bu projelerin altlığı olan kamu-özel ortaklığı finansman modelini şehir hastaneleri olgusu üzerinden panoramik bir yaklaşımla tartışıyor. Özgür Erbaş kitabında, toplumun geniş kesimlerinin çıkarlarını umursamadığını düşündüğü “müteşebbis” ile onların iktidardaki hamilerinin ikbal çarklarının sürgit dönmesini sağlayacak “hinliklerden” biri olan şehir hastanelerinin nasıl tesis edildiğine, bu tür akçeli işlerin “bizde nasıl döndüğüne” açıklık getirdiğini iddia ediyor.

Dünyayı Yeniden Büyülemek: Avrupa Romantizminden Portreler
Hasan Aksakal, Beyoğlu Kitabevi, 2021, 236 s.
Hasan Aksakal bu kitapta Aydınlanma Çağının, bilimsel keşiflerin ve Sanayi Devriminin etkisiyle büyüsü bozulan bir dünyayı yeniden büyülemeye çalışan Romantikleri ve Batı bilincindeki en büyük dönüşüm olan Romantik Devrimi inceliyor. Kitap Novalis, Friedrich Schlegel, Caspar David Friedrich, Friedrich Hölderlin gibi Alman Romantizminin temsilcileriyle William Blake, William Wordsworth, Samuel Taylor Coleridge, Lord Byron, Percy Shelley gibi İngiliz; Chateaubriand, Eugéne Delacroix, Victor Hugo ve Gérard de Nerval gibi Fransız Romantikleri bir araya getiriyor. Bir yandan da Walter Scott üzerinden İskoç Romantizmine, Ugo Foscolo aracılığıyla İtalyan Romantizmine, Adam Mickiewicz etrafında Polonya Romantizmine ve Aleksandr Puşkin’in şekillendirdiği Rus Romantizmine yeni kapılar aralamaya çalıştığını belirtiyor. Dünyayı Yeniden Büyülemek: Avrupa Romantizminden Portreler, 1789-1848 arası Avrupa entelektüel tarihine dair hem kültürlerarası, hem disiplinlerarası yeni yaklaşımlar sunan, renkli ve bilgi dolu bir çalışma.

Almanya’da Devrim 1917 – 1923
Pierre Broue, Ayrıntı Yayınları, 2021, 896 s.
Daha önce İspanya’da Devrim ve İç Savaş adlı kitabı yayınlananPierre Broué’nin (1926-2005) 1971’de basılan Almanya’da Devrim adlı eseri, 1918-1923 yılları arasında Almanya’da yaşanan dönemi inceliyor. Bu hacimli çalışma devrimci hareketin iki unsurunu aynı anda anlatıya dâhil ettiğini iddia ediyor, Pierre Broué girişimini şu sözlerle izahediyor: “1918’den 1923’e kadar, devrimcilerin Almanya’sında mücadele, her gün sokak savaşı, barikat saldırısı şeklinde gerçekleşmez, yalnızca makineli tüfekle, havan topuyla, alev makinesiyle yürümez. Aynı zamanda ve bilhassa fabrikalarda, madenlerde, halk evlerinde, sendikalarda ve partilerde, mitinglerde ve komite toplantılarında, politik-ekonomik grevlerde, sokak gösterilerinde, fikir savaşlarında, kuramsal tartışmalarda da kendini gösterir. Bir sınıf kavgası, öncelikle de işçi sınıfının bağrında bir kavgadır; hedefi ise Almanya’da ve dünyada dönüşüme kararlı devrimci bir partinin inşasıdır.”

The Game – Oyun
Alessandro Baricco, Çev. Kemal Atakay, Sia Kitap, 2021, 304 s.
Alessandro Baricco, 21. yüzyılın dijital koşullarını, bugün yaşanılan değişimi haritalamaya ve okura anlatmaya çalışıyor. Yazar kitabınını yazma amacını şu sözlerle açıklıyor: 20. yüzyılın yıkımlarına şahit olanların torunlarının yarattığı, dünyadaki hemen her şeyin maddesellikten arınıp bilgi olarak başka bir dünyaya aktarıldığı, elimizdeki cihazlarla ulaşıp çifte dünyada yaşamaya başladığımız andan sonra en sıradan kişinin bile hiper insana dönüştüğü bir devrim bu.

Kördüğüm Evrim Ağacı: Yepyeni Bir Yaşam Tarihi
David Quammen, Çev. Akın Emre Pilgir, Tellekt Yayınları, 2021, 568 s.
David Quammen, moleküler filogenetikteki son keşiflerin evrim anlayışını ve yaşamı nasıl değiştirebildiğini, insan sağlığı ve insan doğası için ne tür çıkarımları olabileceğini bilim tarihinde iz bırakan araştırmacıların yaşamları üzerinden anlatmayı hedefliyor: arkeleri keşfeden Carl Woese, endosimbiyotik teorinin mimarı Lynn Margulis,  yatay gen transferinin şaşırtıcı sonuçlarını ortaya koyan Tsutomu Watanabe  gibi biliminsanlarını inceliyor. İnsan birey nedir? Bizler neyiz? Bu keşifler insanın kimliğine, bireyselliğine ve tarihine dair ne gibi etkiler taşıyor? Gibi sorulara yanıt arıyor.

Kültür ve Emperyalizm
Edward W. Said, Çev. Necmiye Alpay, Metis Kitap, 2021, 464 s.
Kültür ve Emperyalizm, Edward W. Said’in Şarkiyatçılık’la başladığı tasarının bir parçası: Bir yandan kültürün, Batı “yüksek kültürü”nün emperyalizmle ilişkisini sorguluyor, bu ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışıyor; bir yandan da maruz kalanların, sömürgeleştirilenlerin emperyalizme düşünsel ve edebi direnişlerini inceliyor. Kitaptaki incelemeler Batı romanı ve müziğine; Joseph Conrad, Jane Austen, Charles Dickens, Rudyard Kipling, Albert Camus, André Gide gibi yazarların yanı sıra Verdi’nin Aida’sına yoğunlaşıyor. Ele alınan yapıtların emperyalizme (varsa) neler borçlu olduğunu, içinde yer aldıkları emperyal dünyayı, sömürgeleri, sömüren ile sömürülen arasındaki ilişkileri ne ölçüde ve nasıl yansıttıklarını, yansıtmadıkları takdirde neleri görmezden geldiklerini gösteriyor, romanı (ve sanatı) “dünya”ya bağlayan hatları vurgulamayı amaçlıyor.

Sayılar ve Türümüze Katkıları
Caleb Everett, Çev. Can Evren Topaktaş, Kolektif Kitap, 2021, 258 s.
Çocukluğunu Amazonlardaki yerli kabileler arasında geçiren dilbilimci antropolog Caleb Everett ödüllü çalışması Sayılar ve Türümüze Katkıları’nda farklı kültürlerin sayılarla ilişkisini ve sayıların insan zihnini, davranış ve kültürleri nasıl şekillendirdiğini inceliyor. Bilişsel bilimler, dilbilim, antropoloji, nörobiyoloji ve fizyoloji gibi farklı alanlardan pek çok araştırmaya yer vererek, bu anlatıda arkaik sayı sistemleri, yerli kabilelerin farklı sayma uygulamaları, insanlarla diğer hayvanların sayısal becerileri ve bu becerilerin nörobiyolojik kökenleri örneklerle açıklanmaya çalışılıyor.

Anayasal Tasarımın Demokratik Teorisine Giriş
Mustafa Bayram Mısır, Pinhan Yayıncılık, 2021, 192 s.
Bu kitapta anayasal teori demokratik teorinin bir karşıtı değil, aksine tarihsel bir çıktısı olarak ele alınıyor. Mustafa Bayram Mısır, anayasal tasarım teorisini tasarımcıların anayasa mühendisliği projesinin aksi yönde, demokratik anayasal teorinin uygulanması ya da aynı anlama gelmek üzere pratikte sınanması olarak tarihselleştirerek, anayasal tasarımın demokratik teorisi olarak yeniden kurmayı öneriyor. Anayasa mühendislerine toplumsal özyönetim düşüncesi ile barışık komünal ve federatif erke dayalı yeni bir anayasa teorisi, okura “eşitçe özgür” yeni bir anayasal bakış açısı sunmayı deniyor. Mısır, anayasal tasarımın demokratik teorisini, anayasalı bir toplum ile anayasalı olmayan toplum arasındaki ayrımları devrim teorisi ile belirgin kılarak, Duguitci kamu hizmeti ve objektif hukuk görüşü temelinde geliştiriyor. Yazara göre Antik demokrasi, modern demokrasinin asli bir kaynağıdır; anayasalı bir toplumda anayasayı geliştirmeye ya da anayasasız toplumda ise anayasayı yapmaya katılacak çağımızın toplumsal hareketlerine de, örneğin, “kura”, “katılımcı bütçe” gibi yeni anayasal kurumsal mekanizmaları sınırlı sayılı olmaksızın çoğulluğu içinde işaret ediyor.

Bitkilerin Yaşamı – Bir Karışım Metazifiği
Emanuele Coccia, Çev. Kağan Kahveci, İş Bankası Kültür Yayınları, 2021, 160 s.
Doğa, salgınlarla ve türlü felaketlerle insanı ayrıcalıklı konumunu sorgulamaya çağırırken düşünürler de insanı merkezden çıkaracak bakış açıları arıyor. Emanuele Coccia’da dünyayı anlamak için merkeze bitkileri koyup; yaprakların, köklerin ve çiçeklerin bakış açısına yerleşmeye çalışıyor. Yazar kitabını şu cümlelerle açıklıyor: Bildiğimiz ve içinde yaşadığımız haliyle dünyayı onların yarattığını, hayal etmekte ve akıl yürütmekte esas ustaların onlar olduğunu, gezegen üzerindeki tüm yaşamı bir güneş krallığı haline getirdiklerini öğreniyoruz. Bitkilerin söylediklerini anlamak her şeyden önce bir bakış dönüşümünü gerektiriyor ve Bitkilerin Yaşamı gündelik yaşamdan, felsefeden ve bilimden yola çıkarak, şiirsel diliyle bu dönüşüm için bize rehberlik ediyor.