Ana Sayfa Bilim Gündemi Otoimmün hastalıkları önlemek için bağışıklık sisteminin dikkatli dengesinden yararlanmak

Otoimmün hastalıkları önlemek için bağışıklık sisteminin dikkatli dengesinden yararlanmak

230

Otoimmün hastalıklar, bireyin bağışıklık sisteminin, kişinin bedenini tıpkı bir istilacı gibi görüp onunla savaşmasıyla ortaya çıkmaktadır. Fakat sağlıklı insanlarda bağışıklık toleransı olarak bilinen bir süreç iş görür ve otoimmün hastalıklara doğru giden süreç engellenebilir. Bağışıklık toleransının vücudun patojenlerle etkili bir biçimde mücadele etmesini engellememesi için çok sayıda karmaşık mekanizma, bağışıklık yanıtı ile baskılama mekanizması arasındaki dengeyi sağlamak için çalışır.

PNAS’ta yayınlanan bir çalışma, bu dengeyi korumaya yardımcı olan iki reseptörü ve bu iki reseptör arasındaki ilişkinin söz konusu dengeye etkisini ortaya çıkardı. DNAM-1 ve TIGIT adı verilen bu iki reseptör daha önce de bazı bağışıklık hücrelerindeki (T hücreleri veya Treg hücreleri) fonksiyonları bakımından analiz edilmişti.

Treg hücreleri, bağışıklık toleransı ve otoimmün yanıtın önlenmesi konusunda önemli olan aracı yapılardır. Vücudun istilacı ile etkili bir biçimde savaşmasını ve onu temizlemesini sağlayan bağışıklık reaksiyonları sırasında Treg hücrelerinin aktivitesi baskılanır. Ancak Treg hücrelerindeki bu dengeyi kontrol eden moleküler mekanizmalar tam olarak anlaşılamamıştı.

Yeni çalışmada dikkat çekildiği üzere aktifleştirici etkisi olan CD155 molekülü DNAM-1 ve TIGIT reseptörlerine bağlandığında, T hücrelerine nasıl davranacaklarını ve hangi işlevleri yerine getireceklerini söyleyen sinyalleri tetikler. Ekip, DNAM-1 ve TGIT reseptörlerinin enfeksiyon varlığında CD155 için rekabete girdiğini raporladı. Buna göre CD155, DNAM-1’e bağlandığında, bağışıklık sistemine onu harekete geçirici mesajlar gönderilir. Fakat CD155, TIGIT’e bağlandığında, süreç ters yönde işler ve bağışıklık sistemi baskılanır; böylece T hücreleri bağışıklık yanıtı oluşturmada iş göremez.

Araştırmacılar DNAM-1 ve TIGIT arasındaki moleküler etkileşimleri araştırmak için çeşitli deneyler yaptı. DNAM-1 reseptörü taşımayan deneklerde gelişmiş düzeyde TIGIT aracılı sinyalleme olduğu gözlendi. Bu durumun temel nedeni DNAM-1 mevcut olmadığında TIGIT’e bağlanmak için ortamda daha fazla CD155’in kalmasıdır. Böylece bağışıklığın baskılanması uzun bir süre devam eder.

Treg’lerin otoimmün hastalıklar için önemli bir rol oynadığı düşünüldüğünde, araştırmanın sonuçları, otoimmün hastalığı olan bireylerde DNAM-1 ve TIGIT arasındaki bozulmuş dengenin yeniden kurulabileceğini göstermektedir. Otoimmün hastalıkların tedavisi için yararlanılabilecek bu mekanizma gelecekteki araştırmaların odak noktasında olacaktır. Çalışma, DNAM-1’in, otoimmün hastalıkların tedavisinde yeni bir moleküler hedef olarak kullanılabileceğini göstermektedir.

Kaynak: https://medicalxpress.com/news/2021-05-self-control-immune.html

Önceki İçerikBeyin implantları, hayal edilen elyazısını ekran üzerinde bir metne dönüştürüyor
Sonraki İçerikEtkin tedavi yöntemleri geliştirmenin anahtarı: Evrimsel Tıp
İstanbul Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Evrim, Populasyon Genetiği, Moleküler Ekoloji ve Entomoloji alanlarıyla ilgiliyim. Bu alanların yanı sıra müzik ve tiyatro ile de ilgileniyorum.