Ana Sayfa 207. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

250

İnsan Türleriyle Yakın Temas
Shin Young Yoon, Sang Hee Lee, Çev. Gürol Koca, Metis Yayınları, 2021, 280 s.
Koreli paleoantropolog Sang-Hee Lee, okurla sohbet havasında kaleme aldığı yazılardan oluşan bu kitapta insanın evrimiyle ilgili kilit sorulara aydınlatıcı cevaplar sunuyor. Kitaptaki bazı sorular ise şöyle; Tarihin herhangi bir döneminde “yamyam” insan toplulukları var mıydı? Tekeşlilik ve babalık nasıl doğdu? İnsanın alametifarikası olan büyük beyin ve iki ayağı üstünde yürüme insanlarda nelere mal oldu? İnsanın ete olan düşkünlüğü nasıl ortaya çıktı? Farklı bölgelerdeki insanların ten renkleri neden ve nasıl farklılaştı? Uzun ömürlü büyükanneler insan toplumuna neler kattı? Neandertallerle insanlar arasında nasıl bir ilişki vardı? Medeniyetin gelişmesiyle birlikte tıp ve teknolojideki ilerlemeler evrim sürecini nasıl etkiledi?

Tarihin Hakikatleri
Ferdan Ergut, İletişim Yayınları, 2021, 407 s.
Ferdan Ergut, Tarihin Hakikatleri‘nde tarih tartışmasını edebiyat ve felsefeyi de yardıma çağırarak “yöntem” üzerinden kurgulamayı amaçlıyor. Hakikati bir mutlaklık olarak değil, “kolektif bir diyalog zemini” olarak kavrayan eser, böylelikle tarihin sosyal bilimselleşmesine, aynı zamanda sosyal bilimlerin de tarihselleşmesine katkı sunuyor ve böylece, hem tarih öğrencileri hem de sosyal bilimler ile meşgul olanlar için “başka bir tarih”in mümkün olduğunu göstererek yurttaşlık bilincinin ortak yaşamımıza yapacağı katkı üzerine de düşünmeyi öneriyor.

Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası
Lütfü Sunar-Büşra Bulut, İlem Yayınları, 2021, 402 s.
İlmi Etüdler Derneği (İLEM) tarafından 2019 yılında hayata geçirilen Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası Projesi (TYH) ile Türkiye’de yayıncılık ağları içinde bulunmuş önemli isimlerle sözlü tarih görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Özellikle 1970 sonrasında yayıncılık yolu ile fikri zeminler kuran yayınevlerinin, yayıncıların, editörlerin ve çevirmenlerin bu havzaya katkıları kendi anlatımları üzerinden incelenmiştir. Bu kitap, proje kapsamında 22 kişi ile yapılan sözlü tarih görüşmelerini içermektedir. Türkiye’deki yayıncılık serüveni, dönüşümleri ve kırılmaları hakkında bilgiler sunmaktadır. Kitapta yer alan isimler: Mehmet Güleç, Fikret Başkaya, Ezel Erverdi, Haşan Başpehlivan, Ahmet İyioldu, Ömer Ziya Belviranlı, Fahri Aral, Abdullah Sert, Erdal Akalın, Sabri Koz, İlbay Kahraman, Mehmet Ali Uğur, Muharrem Balcı, İbrahim Çelik, Selahattin Özpalabıyıklar, Kenan Kocatürk, Erhan Erken, Mehmet Kahraman, Tanıl Bora, Müge Gürsoy Sökmen, Mustafa Kasadar, Elif Akkaya.

Atık
Brian Thill, Çev. Gökçe Çiçek, İthaki, 2021, 112 s.
Brian Thill’in bu kitabı, dünyayı ve insan hayatını işgal eden, gözden çıkarılan, kullanılmayan, insanların görmek istemediği ya da istediği her türden atığın, çöpün oluşturduğu manzaraya panoramik bir bakış, felsefi bir deneme olduğu iddiasında. Yazar kitabını şu cümlelerle tanımlıyor: Antroposen Çağı’nın en büyük sorunu olan “atık”, tıpkı maddi hacmi gibi  kapsama alanı giderek genişleyen ve tasnif çabamıza karşı koyan bir kavram. Üstelik “dijital atık” diyebileceğimiz yeni türler de doğuruyor. Hepsinin arkasında ise yönetmekte zorlandığımız bir “arzu ekonomisi” mevcut. Zira atık aynı zamanda “artık arzulamadığımız” şey demek.

Prekaryanın Görünmeyen Özneleri: Pandemi Döneminde Sanatçılar
Eda Yiğit, 2021, 96 s.
Gönüllü bir girişim sonucunda, karantina günlerinde ortaya çıkan ve önümüzdeki günlerde dağıtımına başlanacak olan kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm, pandemi döneminde sanatçıların yaşadıkları güvencesizlik iklimini inceleyen ayrıntılı bir araştırma raporu; ikinci bölüm ise aynı dönemde ortaya çıkan kolektif sanatsal üretimlerini ve dayanışma pratiklerini konu alan kapsamlı bir makale. Araştırma raporu, Eda Yiğit’in 16 Ağustos-16 Eylül tarihleri arasında açık çağrı yaparak ulaşabildiği, çoğunluğu güncel sanat alanında üretim yapan 150 sanatçıyla gerçekleştirdiği bir anket çalışmasına dayanıyor. Anket kapsamında, kısaca sosyal güvenceden ve sürdürülebilir ekonomik kaynaklardan yoksun, yani “prekarya” olarak tanımlanabilecek sanatçıların salgının birinci dalgası süresince yaşamlarındaki değişime, sanatsal üretimlerinin dönüşümüne ve kırılganlaşma süreçlerine odaklanıyor. Çalışma, güvencesizliği uzaktan izlenecek bir muamma ve tüm sanatçıları aynı sınıfsal pozisyona sahipmiş gibi görmek yerine, kanıksanmış bilinmezliğinden kurtarmayı öneriyor. Yazar bu kitap çalışmasını, prekarya olarak sanatçılar üzerine düşünmeyi ve sanat alanında prekariteyi analiz etmeyi hedefleyen alçakgönüllü bir çaba olarak görüyor. Sponsor desteği ve yazarın kişisel gayretiyle basılmış olan kitap, güvencesizlik konusunda kültür sanat kurumlarında, yerel yönetimlerde ve kamu kurumlarında karar vericiler ve çözüm üretme sorumluluğu olanlara fikir vermesi ve daha geniş çaplı araştırmalara ilham vermesi umuduyla, ücretsiz olarak dağıtılacak ve e-kitap olarak da erişilebilecektir.

İstisna Mekan-Hukukun Eşiğindeki Kent
Tayfun Kahraman, Tekin Yayınları, 2021, 296 s.
İstisna Mekân: Hukukun Eşiğindeki Kent, uzun yıllar TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Merkez ve İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyeliği ve İstanbul Şubesi yönetim kurulu başkanlığı görevlerini yürüten, Planlama Dergisi’nin editörlüğünü yapan ve 2014 yılından beri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde öğretim üyesi olan Tayfun Kahraman’ın ilk kitabı. Kahraman, çalışmasında Carl Schmitt ve Giorgio Agamben’in tanımları ile kenti istisnalar üzerinden anlamaya çalışıyor ve istisna mekânı kavramsallaştırarak kent çalışmalarında kullanılabilecek yeni bir kavram şemasını ortaya koymayı amaçlıyor. Otoriterliğin olanca şiddetiyle  insan hayatlarını etkilediği, devletin her alanda kamu yararını değil sermayeyi gözettiği bu dönemde bu kitap felsefe, hukuk ve sosyoloji disiplinlerinden yararlanarak bir kent okuması sunmayı hedefliyor.

Rusya: Çöküş Yükseliş ve Dinamikler
Hazal Yalın, Notabene Yayınları, 2021, 184 s.
Hazal Yalın, bu kitapta, insanlığın ‘alternatif ’ arayışının öznesi olmuş bir yapıyı etkileyen iç ve dış faktörleri yeniden ele almayı amaçlıyor. 1990’larda kapitalist Batı’nın zafer sarhoşluğundan süzülen egemen ideolojik anlatının sonucu olarak kabullenilmişleri sorguluyor. Sovyetler Birliği deneyimini, sosyalist modelin yapısal krizlerini, ekonomik dinamikleri ve devlet elitlerinin iradeleri ile tercihlerini irdeliyor. Çöküşün nedenlerini, ardından gelen restorasyon sürecinin aldığı biçimleri verilerle yeniden tartışmaya açıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasını “Yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi” diye nitelendirmiş olan Rusya Federasyonu liderliğinin reflekslerini anlamayı kolaylaştıracak bir zemin sunuyor. Rusya Federasyonu’nun ‘devlet-oluş’ devamlılığı kavramı, yönetici elitlerin geçirdiği aşamalar, sermaye ile kurdukları ilişkinin boyutları, savunma sanayi ile ilgili karşılaştırmalı detaylar ve odağına ekonomi-politik analizi koyan bu girişimin, geçmişten bugüne taşınan bir toplumsal deneyimi anlama çabasına bir katkı olması hedefleniyor.

Antropontolojinin Işığında Etik ya da Ahlak Felsefesi
Betül Çotuksöken, Notos Yayınları, 2021, 328 s.
Antropolojik nitelikli varlıkbilgisi, gerek etki-tepki bağlamlı salt istemeye dayalı davranışıyla ve ilişkisiyle, gerekse de düşünmeye dayalı eylemiyle ve ilişkisiyle insanın dünyayı değiştirdiğini ileri sürüyor. “Felsefenin Gör Dediği” ana başlığı altında yayımlanan ilk kitap Antropontoloji ya da İnsan-Varlıkbilgisi’nde insanın bir varolan olarak ne ya da kim olduğu üzerinde duran Betül Çotuksöken, ikinci kitap Antropontolojinin Işığında Etik ya da Ahlak Felsefesi’nde, insanı varolan karşısında sergilediği “eylemleri” ve “ilişkileri” bağlamında ele alıyor. Betül Çotuksöken, sürekli olarak durumlar içinde, durumlar arasında ya da durumlar karşısında olan, durum ya da durumlar içinde, arasında, karşısında duruş geliştiren, başka bir deyişle durumlarla karşılaşan, geliştirdiği duruşuyla durumları karşılayan eylem öznesi insanı, onun kişi halini gözden kaçırmamaya dikkat eden, felsefece görmenin somut sonucu olan bu metinlerde, insan eylemlerine, insan ilişkilerine antropontolojik açıdan bakmayı önceliyor. Antropontolojinin sağladığı görme biçimiyle insan bu kez eylemlerinde ve ilişkilerinde, eylemlerin ve ilişkilerin ortak paydalarında ele alınıyor.

Denizleri Evrimi – Kıtaların Oluşumu
Ali Demirsoy- Eşref Atabey, Sarmal Yayınları, 2021, 164 s.
Son zamanlarda denizlerdeki tahribatın hızla artmış olması bilim insanlarını endişelendirmektedir. Çünkü karalarda canlıların varlığının ancak sağlıklı bir deniz yapısıyla mümkün olabileceği bilinmektedir. Denizler uzun yıllardan bu yana sonsuz kaynak olarak bilinmiş ve özellikle kapitalist ülkeler tarafından adeta yağma edilmiştir. Birçok büyük deniz canlısının soyu tükenme sürecine girmiş; en büyük besin kaynağımız olan deniz ürünleri neredeyse stok olarak yarı yarıya azalmıştır. Denizlerin jeolojisi ile ilgili araştırmalar çoğunluk deprem olgusunun incelenmesiyle gündeme gelmiştir. Kaynakların gittikçe kıtlaştığı günümüzde denizlerin tabanları uluslararası gündeme gelmiş ve birçok politik çatışmaya konu olmuştur. Neredeyse uluslararası bir çatışma konusu haline gelmiş Doğu Akdeniz yeni araştırılmaya başlanmış. Halkın anlayabileceği bir sadelikle denizlerin evrimi, yapısı ve tehlike durumunun yazılması zorunlu hale geçmiştir. Yeni bilgileri de göz önüne alarak ve bir başlangıç olarak Denizlerin Evrimi Prof. Dr. Ali Demirsoy ve Jeoloji yüksek mühendisi Dr. Eşref Atabey tarafından hazırlanmıştır.

İnsanda ve Hayvanlarda Duyguların İfade Edilmesi
Charles Darwin, Alfa Bilim, 2021, 360 s.
İnsanda ve Hayvanlarda Duyguların İfade Edilmesi Darwin’in son büyük eseridir ve evrim kuramında eksik tek nokta olan duyguları ele alır. Önceki eserlerinde insanların diğer hayvanlardan kategorik olarak farklı olmadığını ve dünya üzerindeki bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini ispatlayan Darwin, bu eserinde insanlar ve hayvanlarda duyguların nasıl ortaklıklar gösterdiğini analiz ederek hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı olan etolojinin de temellerini atmış olur.

Önceki İçerik“Çevrecilik” neyimize yetmiyor?
Sonraki İçerikO denizler ki ölmeye yattılar…