Ana Sayfa Dergi Sayıları 235. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

105
0

Sosyolojiyi Düşünmek
Pierre Bourdieu, Çev. Aslı Sümer, Metis Kitap, 2023, 97 s.
Sosyolojinin sosyal tarihi yazılabilir mi? Sosyoloji yapmanın sosyal koşulları nelerdir? Bilimsel bir uğraş olarak sosyoloji, elindeki araç gereci kendi üstünde kullanabilir mi? Sosyolog kendini yüceltmeden, gereğinden fazla önemsemeden kendi hakkında düşündüğü zaman neler görebilir? Pierre Bourdieu’nün kültür üstüne yürüttüğü sosyoloji çalışmalarının kaçınılmaz temalarından biri her zaman için sosyolojinin kendisine ayna tutmak oldu. Bu kitapta bir araya getirilen dört metinde Bourdieu sosyolojinin bir bilim olarak toplumsal “olanaklılık koşulları” hakkında düşünüyor. Sosyolojiyi Düşünmek, sosyoloji ve epistemolojisi üstüne okuyup çalışanlar kadar, genel olarak kültürü anlamak isteyen herkesin ilgisini çekecek bir kitap olma iddiasını taşıyor.

Geleneksel İslam’ın Kritiği
Mustafa Öztürk, Kırmızı Kedi, 2023, 303 s.
Yazar Mustafa Öztürk kitabını kendi cümleleriyle şöyle özetliyor: Kur’an vahyinin mahiyetine ilişkin görüşlerim ve geleneksel Allah tasavvuruna yönelik eleştirilerim sebebiyle ağır bedel ödemiş bir İlahiyat akademisyeni olarak, bu kitapta İslam şeriatının büyük ölçüde Arap toplumunda “Cahiliye” (İslam öncesi) döneminde mevcut olan uygulamalara dayandığını, “şeriat” denen şeyin toplumsal düzen ve hukuk alanıyla ilgili olmasından ötürü değişken ve dinamik bir karakter taşıdığını, dolayısıyla temel inanç ve ahlak ilkelerini karşılayan “din” kavramının “şeriat”tan ayrı bir anlam taşıdığını göstermeye çalıştım.

Var Olmanın Olağanüstü Öyküsü – İnsan Evrimine ve Gelişimine Bir Yolculuk
Alice Roberts, Çev. İdil Gemici, Ginko Bilim, 2023, 384 s.
Bizler yaşam zincirindeki parçalarız. Tıpkı annemizin bizi doğurduğu gibi annemizi de annesi doğurdu ve bu zincir zaman içinde uzayıp gitmekte. Döllenmiş bir yumurtanın, tek bir  hücrenin, bütün bir insana dönüşmesi inanması güç bir olaydır. Hatta bir çeşit biyolojik mucize gibi gözükür ama bu mucize herhangi bir doğaüstü ya da ilahi müdahaleye inanmanızı gerektirmez. Bu doğal bir mucizedir ve geçtiğimiz birkaç yüzyıl boyunca bilim insanları bu inanılmaz dönüşümün çoğu sırrını çözmüştür. Bu kitap işte bu mucizenin, ilk hücreden başlayarak günümüzde bizleri oluşturan hücreler birliğine kadar olan milyarlarca yıllık öyküsünü anlatmakta. Çeşitli kaynaklardan gelen kanıtların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bu bilimsel öykü, hayal edebileceğimiz her yaratılış mitinden daha olağanüstü, daha tuhaf ve daha güzeldir.

Ve İnsan Köpekle Tanıştı
Konrad Lorenz, Çev. Evrim Tevfik Güney, Alfa Kitap, 2023, 232 s.
Davranışbilimci Konrad Lorenz köpeğin evcilleşmesinin ve insanla ortak yaşamının öyküsünü eğlenceli bir dille anlatmaya çalışıyor. Böylece en eski zamanlarda, köpekle insan arasındaki yaşam-çıkar ortaklığının nasıl kurulduğunu ve aradan geçen binlerce yılda, homo sapiens ile bir hayvan arasındaki bu içten dostluğun nasıl derinleştiğini göstermeyi amaçlıyor.
Lorenz, kimi kez insani özellikler atfettiğimiz bu sadık dostlarımızın davranışlarını, binlerce yıllık içgüdüleri temel alarak açıklıyor. Ona göre her köpek ırkının, hatta tek tek her bir köpeğin, ancak onun gelişim tarihini ve davranış biçimlerini tanımakla keşfedilebilecek kendine özgü bir karakteri var.

İyileşme – Kayıp Nekahet Sanatı
Gavin Francis, Çev. Şiirsel Taş, Domingo, 2023, 138 s.
Hastalık söz konusu olduğunda, bazen son yalnızca başlangıçtır. İyileşme ve nekahet sözcükleri yaşamının çeperinde yer alır, ta ki insanlar onlarla gerçek anlamda yüzleşmek zorunda kalana kadar. İyileşme yolculuğuna çıktığımızda sağlığa ve mutluluğa dönüş yolunun çoğu zaman düşündüğümüzden daha uzun ve dolambaçlı olduğunu fark ederiz.
Aile hekimi ve yazar Gavin Francis, İyileşme’de nasıl –ve neden– iyileştiğimizi incelerken, bu sürecin pek çok farklı biçimi olabileceğini ve modern yaşamda iyileşmeye çoğunlukla yeterince yer ve zaman ayırmadığımızı ortaya koyuyor. Tıbba “bilim ile nezaketin ittifakı” olarak bakan Francis, İyileşme’de günbegün yaşanan iyileşme mucizesinin umut ve dönüşüm öyküsünü gözler önüne sermeyi amaçlıyor.

Belirsiz Hasat – Isınan Gezegenimizde Gıdanın Geleceği
Evan D. G. Fraser, Çev. Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, 2023, 260 s.
Gelecekte ne yiyeceğiz? O gıdayı nasıl üreteceğiz? 10 milyar insanı besleyecek gıda artışını, ekolojik, toplumsal, ekonomik ve ahlaki açılardan sürdürülebilir biçimde sağlayabilecek miyiz? Belirsiz Hasat’ın yazarı üç gıda akademisyeni bu sorulara yanıt ararken, gelecekteki olası krizlerle baş etmek için nelerin gerekli olduğunu çözmeye çalışıyor. Teknoloji iyimseri Evan Fraser, teknoşüpheci Sarah Rotz ve gıda tarihçisi Ian Mosby çiftlik ekonomisinin çamurlu dünyasında bata çıka ilerlerken hem eşitlikçi ve sağlam bir küresel gıda geleceğinin yapıtaşlarını anlamaya çalışıyor hem de okuru insanların daha iyi beslendiği, daha adil bir dünya konusunda ilham verici işler yapanlarla tanıştırıyor. Böylece iklim değişikliğinin dönüştürdüğü arazilerden robot çiftliklere, blokzinciri sertifikalı balık satıcılarından teknoloji gurusu Nepalli geçimlik çiftçilere, genetiği değiştirilmiş gıdalardan acı biber soslu gevrek böceklere varana kadar elinizdeki kitap, kolektif gıda geleceğimizi tanımlayacak başlıkları ele alırken sapı samandan ayırmaya, kavga gürültünün eksik olmadığı gıda meselesi üzerinde sağlıklı düşünmemizi sağlayacak alet kutusunu oluşturmamıza yardımcı olmaya çalışıyor.

Sovyet Kadını-Seçme Yazılar
Aleksandra Kollontay, Çev. Deniz Tuna, Yordam Kitap, 2023, 160 s.
Aleksandra Kollontay (1872-1952), Rus devrimci hareketinin etkili önderlerinden, sınıflar üstü bir kadın mücadelesine kararlılıkla karşı çıkan Marksist bir düşünür, Ekim Devrimi’nin ardından Bolşevik hükümette yer alan ilk kadın komiser (bakan), barış için gösterdiği çabalarla dünyanın saygısını kazanmış bir kadın diplomat…
Kollontay’ın fikirleri, Sovyet Rusya tarihi içinde de Marksist feminizmin düşünsel mirası içinde de yeterince tartışılmamıştır. Oysa Kollontay’ın boyun eğmeyen, dolaysız bir üslupla kaleme aldığı yazıları, radikal bir düşünürün ve Sovyet Rusya’da geliştirilmeye çalışılan sosyalist pratiğe sorumluluk hissiyle bağlı bir yöneticinin derinlikli ve önemli düşünceleriyle doludur.
Sovyet Kadını, Kollontay’ın siyasi yaşamının farklı evrelerinde zihnini meşgul eden çeşitli meseleler üzerine yazdığı yazılardan ve yaptığı konuşmalardan derlenmiş on iki makaleden oluşuyor. Yeni bir toplumun yaratılmasına dair güçlü umutlarla ortaya konduğu açıkça hissedilen bu makaleler, sosyalist kadın hareketinin talepleri, çağdaş burjuva toplumunun yarattığı “cinsel kriz”in nasıl aşılacağı, kadınların özgürleşmesi için sosyalist devletin sorumlulukları gibi pek çok konuda bugün de tartışmalar açabilecek parlak gözlemler içeriyor.
Son bölümde yer verilen Kollontay’ın anıları ise siyaset ve mücadeleyle geçmiş bu ömrün, yeni bir dünya yaratma ülküsünden hiç vazgeçmediğini gösteriyor: “Benim hayatım, bir örnek olarak eskimiş çifte standart garabetini diğer kadınların hayatından da defetmeye hizmet edebilir. Bu, şahsi varoluşumun en önemli anlamıdır.”

Atatürk Anadolu’da 1919 – 1921
Tevfik Bıyıklıoğlu, İş Bankası Kültür Yayınları, 2023, 128 s.
Türk Tarih Kurumu’nun ilk başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu, ilk kez 1959’da basılan çalışmasında Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç aşamasını, Alman tarihçi Gotthard Jaeschke’nin ‘Türk Milletinin Hürriyet Mücadelesi’ adlı makalesinden hareket ederek, müdafaa-i hukuk cemiyetlerinin kurulması, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçişi, Sovyet Rusya ile işbirliği, İstanbul hükümetlerinin Milli Mücadeleye karşı tutumu ve diğer gelişmeler çerçevesinde ele alıyor.

Türkiye’de Cinsiyet Algısı Araştırması
Ergün Yıldırım, Nobel Bilimsel Eserler, 2023, 232 s.
Araştırma, günümüz dünyasında en öne çıkan toplum meselelerinden birisi olan ve yoğun bir tartışma, çatışma ve dalgalanmanın bulunduğu eşcinsellik olgusunu Türkiye`de cinsiyet algısı, aile ve benlik temelinde ele almaktadır. Türkiye genelinde ve toplumun gençler, yaş grupları, eğitim düzeyi, siyasal kimlikler, siyasal partiler, dindarlar gibi boyutları çerçevesinde 2200 kişiye uygulanan araştırma kapsayıcı bir niteliğe sahiptir. Araştırma, toplumun eşcinsellik ile ilgili muhayyilesine, algısına ve tepkilerine ayna olmaktadır. Toplumun eşcinselliğe yönelik iki temel tutumundan bahsetmek mümkündür. Birincisi, eşcinsellikle ilgili kavramların muhtevalarında taşıdığı belli düşünceleri, tutumları ve inanışları anlamasıdır. Bu tutumları asırlar içinde inançla, ahlakla ve örfle oluşan değerlerle yorumluyor. İkincisi, son yıllarda LGBTİ+ adıyla somutlaşan gruplar, örgütler, faaliyetler ve protestolar olarak algılanmasıdır. Bu çerçevede eşcinsellik derken sosyal medyaya, konvansiyonel medyaya ve çeşitli faaliyetlere yansıyan belli insanlar, kişiler ve gruplar düşünülmektedir. Araştırma, toplumsal cinsiyet rollerine ve cinsiyet eşitliğine ilişkin tutumları etkileyen faktörlerden olan aile, eşler arası ilişkiler ve sorumluluklar, çalışma hayatında aynı imkânlara sahip olma, evlilik, evlenmeden birlikte yaşama gibi konularda toplumun yaklaşımını tespit etmektedir.

Bir Büyük Dönüşümden Kesitler – Dünya ve Türkiye
Kolektif, Dipnot Yayınları, 2023, 452 s.
Ülkesinde yeri olmadığını düşünen, ülkesini artık sevmeyen, tanıyamayan ve hatta ülkesine artık katlanamayan insanların sayısı, Türkiye’de çok can yakıcı bir biçimde deneyimlense de, dünyanın pek çok yerinde hızla artıyor. Bu kitlesel yabancılaşmanın hem sebeplerinden hem de semptomlarından biri, anaakım partilerin üzerinde anlaştıkları temel değer ve kuralları ifade eden siyasi merkezin çok sayıda ülkede çarpıcı bir çöküş içinde olması. Aşırı sağ birçok ülkede hem boşalan merkezi dolduruyor hem de hâlihazırda zaten var olan azınlık, göçmen, kadın ve eşcinsel düşmanlıklarının üzerinde yükseliyor. Bu kitap Türkiye’deki ve dünyadaki çoklu ve eşzamanlı kriz, çalkantı ve belirsizlikleri, düşüş ve yükselişleri, çöküş ve inşaları, umut ve umutsuzlukları, güçlenme ve güçsüzleşmeleri büyük tehditler ve fırsatlar barındıran bir Büyük Dönüşüm olarak görüyor ve bu dönüşümün çeşitli veçhelerini farklı sol perspektiflerle anlamaya ve analiz etmeye çalışıyor. Türkiye ve dünyadaki büyük dönüşümü küresel bir çerçeve ve duyarlılıkla ele alan kitaptaki yazılar, Cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle yapılan değerlendirmelere önemli bir katkı niteliğinde. Katkıda Bulunanlar: Alev Özkazanç, Barış Ünlü, Bülent Batuman, Bülent Eken, Delal Aydın, Egemen Özbek, Esra Sarıoğlu, Faruk Alpkaya, Kaan Ağartan, Selahattin Demirtaş, Şükrü Argın.

Son Nefes – Ölmekte Olanlara Eşlik
Régis Debray-Claude Grange, Çev. Özcan Doğan, Doğu-Batı, 2023, 109 s.
Régis Debray ve Claude Grange’ın kaleme aldığı Son Nefes çaresiz hastalıklar nedeniyle ölmekte olan insanların son anlarına odaklanıyor ve hayli çarpıcı, dramatik, yer yer trajik hikâyeler aktarıyor. Satırlar arasında o insanların korkuları, kaygıları, çaresizlikleri, pişmanlıkları güçlü bir biçimde hissediliyor. Bu yönüyle Son Nefes kimi zaman ağır ve hazmedilmesi zor bir anlatıya dönüşüyor. Fakat özellikle güncel bir eser olması itibarıyla, hassas meselelere ve onlara dair tartışmalara çok önemli katkılar sunuyor. Ölümü olağan bulmak ile ölümden korkmamak apayrı şeyler. Hepimiz bir gün öleceğiz demek kolay, ama yakında öleceğim, ben öleceğim demek zordur. Grange, ölmekte olan insanlarla nasıl konuşacağımızı bilmek büyük bir meziyettir, diyor. Yaşlılık ve yaşlılar, kitabın gündeminde önemli bir yer tutuyor. Grange ve Debray bunlara dair algımızın zaman içinde nasıl değiştiğine dair dramatik gözlemler aktarıyorlar, modern toplumlara ciddi eleştiriler getiriyorlar. Debray’nin ifadesiyle “hiçbir şey üretmeyen ve doğru dürüst tüketmeyen” yaşlılar her yerde birer fazlalığa dönüştüler.” Evin bir köşesinde sessizleşip silindikçe varlığı makbul görülen kişiler oldular. Onlar bir kez yaşlanmakla, elden ayaktan düşmekle hayatlarının hatasını yapmışlardır! Yaşadıkları fazladan her gün için neredeyse mahcubiyet duyacak kadar sessizleşmiş, küçülmüşlerdir.