Ana Sayfa Bilim Gündemi Bitkiler olmadan da fotosentez artık mümkün olduğuna göre Mars’ta yaşayabilecek miyiz?

Bitkiler olmadan da fotosentez artık mümkün olduğuna göre Mars’ta yaşayabilecek miyiz?

177
0

Çeviren: Ebru Oktay

Bir araştırmacı ekibi, ışıkla yönlendirilen enerji yaratan ve uzayda nefes alıp yaşamamıza olanak tanıyan çığır açıcı bir model tasarladı.

İnsanların uzayda nasıl yaşayabileceğini, nefes alabileceğini ve çalışabileceğini hiç merak ettiniz mi? Bilim insanları, Mars’ta yaşamı mümkün kılabilecek bir hareketle bitkiler olmadan da fotosentezi taklit edecek bir yol geliştirdiler.

Süreç, güneş enerjisinin toplanmasını ve onu kimyasal bağlarda (tıpkı pillerin enerji depolaması gibi) depolamayı içeriyor. Bilim insanları bunu daha sonra yakıt ve gübre gibi enerji açısından zengin ürünlere ve ayrıca solunacak havaya dönüştürebiliyor. Temel olarak bu, tıpkı bir bitkinin yaptığı gibi ışığı yakalamak ve onu faydalı kimyasallara dönüştürmek anlamına gelmektedir.

 Warwick Üniversitesi’nden doçent Dr. Katharina Brinkert, BBC Science Focus’a verdiği demeçte, enerji dönüşüm sürecinin uzay habitatlarındaki yaşam destek sistemlerini kesinlikle tamamlayabileceğini, aynı zamanda Dünya’da potansiyel olarak zamandan ve enerjiden de büyük tasarruf sağlayabileceğimiz şekilde bir kimyasal üretiminin sürdürülebilir yolunu bulabileceğimizi vurguluyor.

“Mars’taki İnsanlar” girişiminin bir parçası olarak bu atılım, Güneş’ten gelen ışığın ana enerji kaynağı olduğu Kızıl Gezegende insanların hayatta kalmasına yardımcı olabilir.

Bu sistem uzayda yaşam olanağını nasıl bir çalışma yöntemiyle sağlayacak?
Bilim insanları, ışığı klorofilin (bitki yapraklarındaki yeşil pigment) emebildiği şekilde emebilen güneş pilleri gibi yarı iletkenler kullanıyorlar. Depolanan güneş enerjisinin su gibi bileşikleri, oksijen ve hidrojene ayrıştırılıyor. Uzay ortamında, oksijen nefes almak için gerekliyken hidrojen de, uzay araçları dâhil olmak üzere yakıt üretiminde kullanılabiliyor.

Araştırmacılara göre süreç, dahili olarak elektrik ürettiği için büyük endüstri altyapısına ve hatta elektriğe bile ihtiyaç duymuyor. Üstelik kullandıkları yarı iletkene bağlı olarak başka moleküller de üretebiliyor.

Örneğin bilim insanları bu yöntemi atmosferdeki karbondioksiti ‘güneş enerjisi yakıtlarına’ dönüştürmek için kullanmayı umuyorlar. Dünya atmosferinde nispeten küçük bir gaz konsantrasyonu olsa da, bu durum iklim değişikliğiyle mücadelede rol oynayabilir. Mars’ta karbondioksit konsantrasyonu inanılmaz derecede yüksek, yaklaşık yüzde 96.

Tasarlanan enerji dönüşüm süreci, 2024’ün sonlarında veya 2025’te bir rokette test edilecek. Görev sırasında, deneyi içeren bir roket, uzayın sınırlarına uçacak ve ardından mikro yerçekiminde beş ila altı dakika sonra geri dönecek.

Araştırmacılar, eğer başarılı olursa, sürecin hem Mars’ta hem de Dünya’da yaşam için uygulamalara sahip olacağını umuyor. Brinkert, “Enerji sorununa yönelik Manhattan Projesi” olarak adlandırdığı projeye çeşitli alanlardan uzmanları da dahil edecek.

Brinkert, “Sanırım birbirimizden öğrenecek çok şey var çünkü uzayda yolculukla ilgili karşılaştığımız sorunların çoğu o kadar acil ki, bunları çözmeden uzaya gidemeyiz. Sanırım sonuçta aynı sorunu çözmeye çalışıyoruz ve bu da Dünya’da iklim değişikliğiyle mücadele etmek için daha verimli, güvenilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor. Öte yandan Ay ve Mars’ta daha büyük uzay araştırmaları yapmak istiyorsanız verimli, güvenilir, sürdürülebilir enerji kaynaklarına ihtiyacımız var” diyor.

Kaynak: https://www.sciencefocus.com/news/solar-fuels-make-life-on-mars-possible