Ana Sayfa 144. Sayı Zizek, Osmanlılar ve modern oryantalizm

Zizek, Osmanlılar ve modern oryantalizm

841

Dünyaca ünlü Sloven entelektüel Slavoj Zizek’in 21 Ekim 2015 tarihinde Med Nuçe TV’ye verdiği tartışmalı röportaj, bu popüler filozof hakkında bir şeyler yazmak için uzun süredir aradığım motivasyonu bana sağladı.

Slavoj Zizek tüm dünyada adeta bir rock yıldızı muamelesi gören, kendine has fanatik bir hayran kitlesi olan, eskilerin tabiriyle “nevi şahsına münhasır” ilginç bir kişilik. Marksist kökenden gelen ancak şu an itibariyle ideolojik olarak hiçbir kalıba uymayan bu dikkat çekici düşünür, gerek Türkiye gerekse diğer Doğulu ülkelere yönelik ilginç tespitleri nedeniyle son yıllarda sol kesimin ağır salvolarına maruz kalıyor. Öyle ki Zizek, Doğu’ya dair yaptığı her açıklamayla daha çok kişinin öfkesine hedef oluyor ve saygınlığı sol cenahta dikkat çekici biçimde azalıyor.

Zizek ne yazık ki, geçmişte bin bir emekle oluşturduğu karizmatik ve saygın duruşunu, son 4-5 yıldaki skandal açıklamalarıyla yerle bir etmeyi başardı. Özellikle pek çok eğitimli gencin bir kahraman olarak gördüğü bu ilginç kişilik, kısa sürede alaycı eleştirilere maruz kalır hale geldi.

Bu durumun en temel sebebi, Zizek’in pek çok Avrupalı aydında görülen, ancak her ne hikmetse sadece Doğu’ya dair olgular söz konusu olduğunda yüzeye çıkan, kibirli tavrı. Zizek’in Doğu’ya dair açıklamalarını dinlediğimizde, konuyla ilgili bilgi birikiminin son derece yetersiz olduğunu görüyoruz. Zizek’in Osmanlı’ya, Türk kültürüne, İslamiyet’e, Kürt halkına ve Arap topluluklarına dair bilgisi son derece düşük seviyede. Öyle ki, Doğu’yla ilgili yaptığı kimi yorumlar, kahvehane sohbetlerinin ve muhafazakâr toplumlarda sıklıkla görülen komplo teorisyenciliğinin sadece birkaç gömlek üstünde kalıyor. Zizek, Doğu’yla ilgili konuşurken hiçbir bilimsel temele dayanmadan, tamamen kulaktan dolma bilgilerle yorumlar yapıyor. Üstelik bu yorumları yaparken son derece iddialı bir üslup kullanıyor ve Batılı aydınlarda sıklıkla görülen “Bu işleri en iyi ben bilirim” tavrından örnekler sunuyor. Zizek yeterince hâkim olmadığı konularda konuşurken frene basma ihtiyacı hissetmiyor. Sonuçta, bu durumdan sadece muhafazakârlar kazançlı çıkıyorlar.

Zizek ve neo-Osmanlıcılık

Zizek’in Türkiye’de muhafazakârların radarına girmesi, 2011 yılında verdiği bir röportajla gerçekleşti. (1) Radikal gazetesine konuşan Sloven entelektüel, bol bol Osmanlı’yı övdü ve hoşgörülü bir toplum yaratmak için Osmanlı döneminin örnek alınması gerektiğini söyledi. Zizek şöyle konuştu:

“İslam her zaman hoşgörülü bir din oldu; 18. ve 19. yüzyılda İstanbul’a gelen Avrupalı gezginler, buradaki dini hoşgörüden şaşkına dönmüşlerdi. İslam’ın ve özellikle de Osmanlı’nın, özgün haliyle hoşgörüye sahip olmak anlamında, çok gerilere giden bir tarihi var. Eğer çok kültürlülük konusunda bir şey öğrenmek istiyorsak, sizin tarihinize bakmamız gerektiğini çok açık olarak söylüyorum… Türkiye nasıl böyle hoşgörüsüz bir toplum haline geldi? 20. yüzyılın başında Avrupa’ya baktınız. Mustafa Kemal Atatürk ve Jön Türkler Batı’yı taklit edip modern bir ulus devlet olmayı istediklerinde, Türkiye hoşgörüsüzlükle tanıştı.”

Zizek, 2012 yılında Hürriyet’e verdiği röportajdaysa (2) daha da ileri gitti ve şunları söyledi:

“Osmanlı’yı bitiren, çok fazla açık ve toleranslı bir rejim olmasıdır. Ben bu toleransı takdir ettiğimi söylemeye çalışıyorum.”

Zizek’in Osmanlı sistemini övmesi ve buradan yola çıkarak Osmanlı-tipi çok kültürlülüğe övgüler düzmesi açık bir bilgisizliğin ürünü olsa gerek. Zira Osmanlı devletinin hoşgörülü olduğu ve bu hoşgörülü düzenin Cumhuriyet rejimi ile sona erdiği argümanı, Türkiye’deki İslamcıların onlarca yıldır kullandıkları bilimdışı bir iddiadır. Osmanlı devlet ve toplum sistemini biraz incelemiş herkes, o meşhur Osmanlı hoşgörüsünün sadece resmi tarihte yer aldığını ve bilimsel anlamda neredeyse hiçbir karşılığının bulunmadığını gayet iyi bilir.

Zizek’in bu ilginç iddiaları bugüne kadar pek çok tarihçi, sosyolog ve siyaset bilimci tarafından eleştirildi; ancak Zizek tavrından taviz vermedi. Sloven düşünür, 21 Ekim 2015’te verdiği röportajda (3) şunları söyledi:

“Kürtlerin ve Ermenilerin katledilmesi, geleneksel Türk barbarlığı değil. Son zamanlarda, Jön Türklerin ortaya çıkmasıyla oldu bunlar. Bunlar, Türkiye’nin modernleşmesiyle oldu. Osmanlı İmparatorluğu, bugünkü devlete nazaran azınlıklara ve farklı gruplara karşı çok daha hoşgörülüydü. Sorunlar Jön Türklerle başladı… Kısa bir zaman önce bir Fransız’ın 19. yüzyıl başında İstanbul’a yaptığı yolculuğun anılarını okudum. O zamanki İstanbul’u çok daha toleranslı tanımlıyor. Sokakta hahamları ve papazları gördüğünü anlatıyor. 19. yüzyılın milliyetçi Avrupa’sına göre İstanbul, daha hoşgörülü. Eğer [AKP’liler] Osmanlı saltanatına dönmek istiyorlarsa, bu kanun ve geleneklere geri dönsünler.”

Zizek ve Gezi İsyanı

Zizek’in Doğu hakkındaki cehaletine rağmen yüksek perdeden konuşmayı sürdürmesi Gezi Protestoları söz konusu olduğunda da kendini gösterdi. Aralık 2013’te, verdiği röportajda Zizek, AKP’lilerin oldukça hoşuna gidecek şeyler söyledi ve Gezi İsyanı’nın AKP’nin ülkeye kazandırdıkları sayesinde gerçekleşme imkânı bulduğunu iddia etti. (4) Zizek şöyle konuştu:

“Henüz zengin olmasanız da 30 yıl önceye oranla durumunuz çok iyi. O zaman protesto neden? İnsanlar işler berbatken isyan etmez. Devrimler, ayaklanmalar hiçbir zaman böyle başlamaz. Tersine, hayat iyileşirken beklentiler artar… Türkiye gelişti ve standartları yükseldi… İlerleme sayesinde [İnsanlar] hassasiyet geliştirdiler.”

Sanırım bu sözleri okuduktan sonra Zizek’in neden Türkiye’deki İslamcılar tarafından son yıllarda sıklıkla referans gösterildiğini anlayabiliriz. Zizek’in Osmanlı ve İslamiyet övgüleri Türkiye’de siyasal iktidar için o kadar faydalı oldu ki Yeni Şafak’tan Akit’e kadar pek çok İslamcı yayın organı bu röportajları ilmek ilmek işledi. Sloven düşünür son beş yılda İslamcılar tarafından adeta yeniden keşfedildi.

Zizek’in bu “Ben diğer Batılı aydınlardan farklıyım” tavrının aslında ne kadar inandırıcılıktan uzak olduğunu ve Zizek’in oryantalizm kuyusundan uzak durmaya çalışırken nasıl o dipsiz kuyuya düşmekten kurtulamadığını ise en iyi Nuray Mert’in 04 Ekim 2011 tarihli köşe yazısında görüyoruz. (5) Nuray Mert, Zizek’e oldukça ağır eleştiriler yönelttiği yazısında şu tespitleri yapıyor:

“Zizek; hakkında fikir yürüttüğü olaylar, özellikle de Doğu ülkelerinde geçiyorsa, fazla titizlenme gereği duymuyor. Bu, Batı merkezli dünya görüşlerine karşı çıkan ünlü ‘muhalifler’ arasında giderek popülerleşen bir tutum ve bu tutum hiç de masum değil. Zira Batılı düşünürlerin hakkında fazla bir şey bilmedikleri toplumlar ve onların tarihine dair büyük laflar etme merakı, bir tür ‘yeni Oryantalizm’ halini almış vaziyette. Şöyle ki, bu ‘büyük beyinler’ Batı hakkında değerlendirme yaparken ciddi bir birikime sahip olma ihtiyacı duyuyorlar ama Batı dışı toplumlar söz konusu olduğunda derinleşme gereği duymuyorlar. Batı merkezli dünya görüşüne karşı, Batı dışı toplumlar ve onların tarihine ilişkin olumsuz görüşlerin yerine olumlu ve fakat aynı ölçüde toptancı ve sığ genellemeler yapmanın ardında gizlenen ‘kibri’ hesaba katmıyorlar.”

İşte Zizek’in ve pek çok muadilinin sıkıntısı da bu. Zizek gibi entelektüeller yeterli bilgiye sahip olmadan fikir sahibi oluyorlar ve bunu yaparken de kibirli ve iddialı tavırlarından taviz vermiyorlar. Sonuçta meydan, Doğu’ya dair hiçbir şey bilmeyen popüler entelektüellere ve bu entelektüellerin bıraktığı yemek artıklarıyla beslenen muhafazakârlara kalıyor.

Zizek’in önemli bir entelektüel olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ancak Osmanlı Devleti, Türkiye ve İslamiyet gibi Doğu’ya dair olgular hakkında yeterli donanıma sahip olmadığı da ortada.

Umalım ki Zizek de bunu anlasın ve kendisine atfedilen saygın konuma yakışacak bir entelektüel tavır takınmaya başlasın.

Dipnotlar

1) Kaya Genç, “Dikkat, Ufukta Yeni Bir Apartheid Tehlikesi Var!”, Radikal, 01 Ekim 2011, http://www.radikal.com.tr/kultur/dikkat-ufukta-yeni-bir-apartheid-tehlikesi-var-1064971/

2) Cansu Çamlıbel, “Yeni-Osmanlıcılık Ancak Ermenileri ve Kürtleri Kucaklamakla Olur”, Hürriyet, 27 Ocak 2012, http://www.hurriyet.com.tr/yeni-osmanlicilik-ancak-ermenileri-ve-kurtleri-kucaklamakla-olur-19781286

3) Diken, “Dünyaca Ünlü Düşünür Slavoj Zizek: Erdoğan’ın Yaptığı ‘canavarlık’”, 21 Ekim 2015, http://www.diken.com.tr/dunyaca-unlu-dusunur-slavoj-zizek-erdoganin-yaptigi-canavarlik/

4) Çınar Oskay, “Git ve Sözlerimi Çarpıt”, Hürriyet, 15 Aralık 2013, http://www.hurriyet.com.tr/git-ve-sozlerimi-carpit-25359810

5) Nuray Mert, “Zizek’in ‘yeni oryantalizmi’”, Milliyet, 04 Ekim 2011, http://www.milliyet.com.tr/zizek-in-yeni-oryantalizmi-/gundem/gundemyazardetay/04.10.2011/1446320/default.htm

 

Önceki İçerikZorunda mıyım?
Sonraki İçerikTakvimimizi bile yasakladılar