Biliminsanları, iki nötron yıldızı arasında gerçekleşen çarpışmadan elden edilen verilerin, ki bu çarpışmalar geçmişte kütleçekim dalgalarının varlığını ispatlamak için de kullanılmıştı, gizli boyutların varlığına dair herhangi bir kanıt bulundurmadığı sonucuna vardı. Araştırmacıların 24 Ocak’ta arXiv.org’dan açıkladığı üzere, uzaysal boyutların sayısı (kilometre veya daha büyük ölçekte olanların sayısı) hâlâ bizim bildiğimiz gibi üç.
Tıpkı su üzerinde duran böceklerin su yüzeyinin altında ve üstünde neler olup bittiğinin farkında olmaması gibi, biz de üç boyutlu dünyamızın, doğrudan gözlemleyemediğimiz çoklu boyutlara sahip evrenin bir parçası olduğunun farkında değilizdir. Fakat Princeton Üniversitesi’nde, bahsi edilen diğer boyutların kütleçekim kullanılarak keşfedilmesi üzerine çalışmalar yürüten astrofizikçi David Spergel, bu fikre kapılmak için acele etmememiz gerektiğine dikkat çekiyor. Buna ilave olarak Chicago Üniversitesi’nden astrofizikçi Daniel Holz, yeni keşfedilecek bu boyutlar sayesinde fiziğin muamması olan karanlık madde ve karanlık enerji konularına açıklama getirebilme olanağı yakalayabileceklerini ileri sürdü.
Bilim dünyası, gizli boyutlara ipucu arayışıyla, gözlerini 17 Ağustos’ta saptanan nötron yıldızı çarpışmasından yayılan ışık ve kütleçekim dalgalarına çevirdi. Işık, yıldızların birleştiği galaksinin konumunun saptanmasını sağlarken, dalgaların büyüklüğü de Dünya’nın galaksiye olan uzaklığı bağlamında beklenildiği gibi. Ek boyutların keşfine kapı aralayacak dalga kaybı veya zayıflaması; diğer bir deyişle, çarpışma esnasında, var olmaları durumunda kütleçekim dalgalarının içlerine sızacağı öngörülen bu boyutlar, yapılan gözlemler sonucunda saptanamadı.
Elde edilen sonuçlar ek boyutlarla ilgili tüm teorileri çürütmüş değil. Maddeyi oluşturan parçacıkların sonsuz sayıda ve küçüklükteki alt parçacıklardan oluştuğunu ileri süren sicim teorisi, kendi üzerlerine bükülen küçük ölçekteki ek boyutların varlığını öngörüyor. Spergel de sicim teorisini hükümsüz kılmak gibi bir durumun söz konusu olmayacağını, dolayısıyla ek boyutların varlığının teorik olarak hâlâ mümkün olduğunu belirtti.
1999’da fizikçiler Lisa Randall ve Raman Sundrum tarafından öne sürülen ve ilk kez bu sonsuz küçüklükteki uzay-zaman boyutlarının varlığını öngören bir başka teori gibi birçok sayıda teori reddedilemez, çünkü kütleçekim dalgaları çok uzak mesafeler söz konusu iken bu tip boyutlara nüfuz edemez.
Münih’teki Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nden teorik fizikçi Georgi Dvali ise, 2000 yılında açıkladığı büyük ölçekli türden boyutların varlığını ileri süren teorisine atıfta bulunarak, saptanacak olan boyutların halihazırda bu denli küçük ölçekte olamayacağını ve kozmolojinin bu sızıntılar üzerinde çok büyük baskısının olduğunu söyledi.
Ne kadar uzaktan bakarsak bakalım, evren üç boyuttaki standart kütleçekim kurallarını takip ediyor gibi gözüküyor. Ve en azından şimdilik, evrendeki boyutlar birinci, ikinci ve üçüncü boyutlar olmak üzere varlığını sürdürmeye devam ediyor.