O, pilotluğuyla, kadın pilotları örgütlemesiyle ve dünyadaki tüm kadınlara cesaret ve güç aşılamasıyla hatırlanmayı hak ediyor. O, Atlantik Okyanusu’nu tek başına uçarak geçen ilk kadın. O, hem Atlantik Okyanusu hem de Pasifik Okyanusu’nun her ikisi üzerinde de uçan ilk insan. O, Amelia Earhart…
Amelia Earhart 24 Temmuz 1897’de Amerika’nın Kansas eyaletindeki Atchison Kenti’nde dünyaya geldi. Babası Edwin Earhart, kendini alkolden kurtarıp ailesine refah getirmeye çalışan bir adamdı. İşler kötüye gitmeye başladığında annesi Amelia “Amy” Otis, Amelia ve ablası Muriel’ı anneannesi ve dedesinin yanına gönderdi. Amelia çocukluğunun büyük bir çoğunluğunu bu evde geçirdi. Burada edindiği arkadaşlarıyla çevreyi keşfe çıkar, ağaçlara tırmanır, kızakla kayarak maceradan maceraya koşardı.
Amelia 10 yaşına geldiğinde, tekrar babası ve annesiyle yaşamaya başladı. Hâlâ bir iş tutturamamış babası yüzünden sürekli şehir değiştirdiler. Amelia, kimseye muhtaç olmadan kendi kendine bakabilir durumda olmayı, kafasına babası sayesinde koydu.
“Bana uçmayı öğret”
Liseden mezun olduğunda o zaman Kanada’da yaşayan ablasının yanına gitti. Burada Dünya Savaşı’ndan dönen askerleri görünce, hemşire olarak gönüllü oldu. Bu onun hayatını değiştirecek bir tecrübeydi. Savaşta yaralanan birçok pilotla tanıştı. Hikâyeleri ve tecrübelerinden çok etkilendi. Her gün Kraliyet Hava Kolordusu’nun (Royal Flying Corps) hazırlık uçuşlarını izler oldu.
Kaliforniya’ya (California) döndüğünde, bir gösteri uçuşu sırasında 10 dakikalığına bir uçakta yolcu olarak bulundu. Uçaktan indiğinde tek düşündüğü şey uçmayı öğrenmesi gerektiğiydi. Bunun için fotoğrafçılıktan kamyon şoförlüğüne birçok işte çalışıp para biriktirdi. Daha sonraları hem beraber uçacağı hem de en iyi arkadaşı olacak olan, havacılığın kadın öncülerinden Anita “Neta” Snook’a gidip “Uçmak istiyorum. Bana öğretir misin?” diye sordu. Bu soruyu sorduğunda Amelia, bir kadın tarafından işletilen ilk pistte, Neta’nın pistinin tam ortasında duruyordu. Amelia’nın eğitiminin ve uzun bir arkadaşlığın başlangıcı işte bu gündü: 3 Ocak 1921.
Amelia Neta’nın ona öğrettiği şeylerin yanında, uçmak ve havacılıkla ilgili bulabildiği herşeyi okudu. Neredeyse tüm zamanını Neta’nın pistinde geçirdi. Okuduğu, öğrendiği, gördüğü tüm kadın havacılar gibi o da saçlarını kısa kestirip, pilot ceketini sırtına geçirdi. Tecrübeli pilotların onun hakkındaki düşüncelerinden çekiniyordu. Eski ve giyilmiş hissi oluşturup bu düşünceleri bertaraf etmek için üç gün boyunca, yatarken bile ceketini sırtından çıkarmadı.
1921’in yaz aylarında Amelia, parlak sarı renkli, Kinner Airster marka ikinci el bir uçak satın aldı. Anneannesi ve dedesinin vefatından kalan paranın bir kısmı ile aldığı bu uçağa Kanarya (The Canary) adını verdi. Neta Snook ile birlikte toplamda 20 saati bulan uçuşlar gerçekleştirdiler. Yaptıkları bir kaza sonrası Neta, Amelia’nın yeteri kadar iyi olmadığını düşünmüştü. Amelia’ya Uçmayı Öğrettim (I Taught Amelia ToFly) adlı kitabında bu görüşünün çok yanlış olduğunu söyleyecekti: “Onun yeteneklerini çok yanlış değerlendirmişim.”
22 Ekim 1922’de Amelia, Kanarya ile ilk rekorunu kırdı; 14.000 feet (4300 m) ile bir kadın pilotun ulaştığı en büyük yükseklik. Bu ona havacılık camiasında büyük bir ün getirdi. 1923’de ise Uluslararası Havacılık Federasyonu’nun pilotluk lisansı verdiği 16. kadın oldu. Tüm bunlara rağmen, mirasın kalan kısmıyla geçinen ailesinin parasının bitmesi ile Amelia Kanarya’yı satmak zorunda kaldı. Tüm bunları geride bırakıp ailesine yardım etmek için Boston’a gitti. Burada önce öğretmen, sonra sosyal görevli olarak çalışmaya başladı.
1927’ye kadar hiç uçamadı. Bir yandan ailesine bakıyor, bir yandan da uçmayı ve havacılığı özendirmesini hedeflediği yazılar yazıyordu. Para kazanmak için bir süre KinnerAirster uçaklarının Boston satış temsilciliğini yaptı. Artırdığı parasını Massachusetts’te kurulan Dennison Havaalanı’na destek için kullandı.
En ünlü yolcu
Charles Lindbergh’ın New York’tan Paris’e gerçekleştirdiği Atlantik Okyanusu üzerindeki ilk uçuşu ile birlikte, bu uçuşun bir kadın tarafından da gerçekleştirilmesi fikri ortaya atıldı. Amelia’nın yazılarını takip eden, kendisi de bir pilot olan Hilton H. Railey teklifi Amelia’ya ilettiğinde, aldığı cevap çok net oldu: İçinde hiçbir korku ya da tereddüt bulunmayan kocaman bir evet. Yapılan görüşmeler ve zamanın havacılık camiasının ortak fikriyle bir kadının tek başına yapamayacağına inanılan bu uçuşa, Amelia yolcu olarak katılmak için seçildi.
Pilot Wilmer “Bill” Stultz ve co-pilot Louis E. “Slim” Gordon’ın başında olduğu uçak, yolcu olmasının yanında uçuşun raporlarını da tutmakla görevli olan Amelia ile birlikte 20 saat ve 40 dakikalık bir uçuşun sonunda Burry Point, Galler’e iniş yaptı. Amelia uçuşu ve uçuştaki hislerini bir röportajda “Tüm uçuşu Stultz gerçekleştirdi. Bunu onun yapması gerekiyordu. Ben ise kendimi bir yük olarak hissettim; tıpkı bir çuval patates gibi. Belki bir gün ben de tek başıma bu uçuşu yaparım” sözleriyle özetledi.
Ekip Amerika’ya döndüğünde büyük bir sevgi seliyle karşılandı. Charles Lindbergh’e “Lucky Lind” (Şanslı Lind) ismini takan gazeteciler Amelia’nın lakabını da hazırlamışlardı: “Lucky Lindy” (Şanslı Lindy) Bazı gazeteciler daha da ileri gidip Amelia’yı “Queen of the Air” (Havanın Kraliçesi) olarak adlandırmışlardı bile. Uçuşun organizatörlerinden George Putnam bu ünü kullanmaya karar verdi. Amelia Amerika’nın çeşitli yerlerinde konuşmalar yapmaya başladı. Yüzü kadın kıyafetleri, bavul, Lucky Strike sigarası ve spor kıyafetleri gibi çeşitli ürünlerde kullanılmaya başlandı. Gelen tepkiler üzerine gelirini Richard Byrd’ün Güney Kutbu seferine bağışladığı Lucky Strike reklamları dışında tüm bu reklamlar, Earhart markasını oluşturuyordu.
Amelia ise George Putnam’ın yarattığı bu markayı yine kadınları havacılığa yönlendirmek için kullandı. Bu ünü sayesinde, Cosmopolitan dergisinden gelen yardımcı editörlük teklifini daha çok insana ulaşabileceğini düşündüğü için kabul etti. Bu dergiyi hem kadınları havacılık alanında teşvik etmek için hem de ticari havacılığın gelişmesi için kullandı. Transcontinental Air Transport firmasının ticari uçuşlarının en büyük destekçilerinden oldu. Daha sonra National Airways firmasının başkan yardımcılığını üstlendi.
Putnam’ın başarılı çalışması Mary Lady Heath’i Amelia’nın gölgesine itti. Ticari pilot lisansı alan ilk İngiliz olan Lady Heath, 1927’de bir hava aracından ilk defa paraşütle atlayan kadın oldu. 1928’de ise Güney Afrika’nın Cape TownKenti’nden Londra’ya açık kokpitli bir uçakla, kadın ya da erkek, ilk uçuşu gerçekleştiren insan oldu. Aynı sene içerisinde bir ticari uçuşta (KLM firmasının bir ticari uçuşu) co-pilotluk yapan ilk kadın oldu. Putnam’ın çalışmaları ile gölgede kalan “Leydi İkarus” lakaplı Lady Heath, Amelia’da kendini tekrar kanıtlama ihtiyacını doğurdu.
Kadın havacılığının zirvesi
Amelia 1928’de Kuzey Amerika Kıtası üzerinde gidiş geliş tam bir uçuşu tek başına yapan ilk kadın oldu. 1929’da Santa Monica’dan Cleveland’a gerçekleştirilen Kadınlar Uçuş Yarışmasına katıldı. Bu yarışmada birincilik için başabaş yarıştığı Ruth Nichols ile son ara durağa aynı anda girdiler. Amelia’dan önce çıkış yapmaya hazırlanan Nichols kaza yapınca, çıkış yapmaya hazır olan Amelia uçağından inip harap olmuş uçağın yanına koştu. Uçaktan arkadaşını çıkarıp iyi olduğundan emin olduktan sonra duraktan çıkan Amelia yarışmayı üçüncü bitirdi. Bu yaptıkları ona camiada büyük bir saygı kazandırdı. 1937’de 18.415 feet (5613 m) ile dünya rekorunu kırdı. Bu süreçte Amelia Ninety-Nines (Doksan Dokuzlar) adlı bir örgütün kuruluşunda yer aldı. Bu örgütün amacını kadınların havacılıktaki payını artırmak ve kadın havacılara destek olmak olarak belirlediler. Kadınlar Uçuş Yarışmasında Amelia bu örgüt için ilk çağrıyı yaptı. Amelia bu çağrı ile o zaman lisanslı olan 117 kadın pilota bir davetiye göndermiş oldu. Örgütün ismini de çağrıya cevap verip ilk buluşmaya katılan 99 kadından yola çıkarak koydu ve örgütün ilk başkanı seçildi.
Amelia bir kadının ne kadar cesur olabileceğini, neler yapabileceğini göstermiş; Doksan Dokuzlar örgütüyle birlikte aynı düşünceye sahip kadınları bir araya getirmişti. Ancak kendisini herkesten farklı kılacak bir şey yapma isteği içten içe hep onu ateşliyordu. Zeki ve yetenekli bir pilottu. Hiç bir zaman paniklemeden, soğukkanlılığını kaybetmeden uçuşunu gerçekleştirirdi. Fakat hiçbir zaman en iyi olduğu söylenmedi. İlk zamanlar havacılıktaki tüm gelişmeleri takip ederdi, ancak onun etrafında yaratılan marka gelişen teknolojilere aşina olabilmesi için ona vakit bırakmıyordu. Tüm gelişmelere rağmen hâlâ içgüdüleriyle uçmaya devam ediyordu. Cesaret, zekâ ve kendine güvenin simgesi olmak için çabalamaya başladı. Yaptıklarının toplum üzerinde bırakacağı etkinin, kadınlar üzerindeki olumsuz klişelerin yıkılması ve kadınların daha fazla alanda yer bulması olmasını umuyordu.
Putnam ile 1931’de evlendiğinde yıllar boyu edindiği güçlü kadın profilinden yine ödün vermedi. Evliliğini karşılıklı kontrol dengesi olarak tanımlayan Amelia, evlendikleri gün kocasına yazdığı mektupta: “Şunu anlamanı isterim: Bana sadık olman gibi ortaçağ yasaları ile seni zorlamam, ben de aynı yasaların direttiği şekilde sana bağlanmış değilim” sözleriyle özgür, kendi ayakları üzerinde duran ve güçlü bir kadın olduğunu tekrar gösterdi.
Havacılığın kraliçesi
Evliliklerinin öncesinde Putnam ile Atlantik Okyanusu üzerinde tek başına bir uçuş gerçekleştirmesi için gizli bir çalışma içerisine girdiler. 1932’nin başlarında Putnam, Charles Lindbergh’ın yaptığı ilk uçuşun beşinci yıldönümünde Amelia’nın bu uçuş için hareket edeceğini açıkladı. Amelia, 20 Mayıs 1932 günü Harbour Grace, Newfoundland kentinden, uçuşun başlangıç tarihinin teyidi için yanına aldığı yerel gazetenin bir kopyası ile tarihi uçuşuna başladı.
Uçuşun ilk dakikalarından başlayarak Amelia hava koşullarıyla bir savaşa girdi. Yoğun bulutların arasından geçti. Uçağın kanatları buzlandı. Bu hava şartlarının sonucu olarak mekanik aksaklıklar yaşanmaya başladı. Paris’e ulaşamayacağını anlayan Amelia, Kuzey İrlanda’nın LondonderryŞehri’ne zorunlu iniş gerçekleştirdi. 15 saat süren uçuşun sonunda Amelia artık Atlantik Okyanusu’nu bir uçakla tek başına geçen ilk kadındı. Başarısı birçok madalya ile onurlandırıldı: NationalGeographic Cemiyeti’nden Altın Madalya, Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nden Seçkin Uçuş Madalyası ve Fransız Hükümeti’nden Onur Nişanı.
Devam eden yıllarda Amelia yedi kadınlar hız ve mesafe rekoru kırdı. Honolulu Hawaii’den Kaliforniya’ya yaptığı uçuşu ile Amelia, hem Atlantik Okyanusu hem de Pasifik Okyanusu üzerinde uçan ilk insan oldu. Ancak Amelia’nın aklında onu herkesten farklı kılacak bir uçuş planı vardı: Dünyanın etrafında uçmak.
Dünya etrafında uçma planı
Amelia, Amerika’ya döndüğünde Purdue Üniversitesi’nde hem kariyer danışmanı hem de Havacılık Departmanı’nın teknik danışmanı olarak çalışmaya başladı. Buradan edindiği gelir Lockheed Electra L-10E model bir uçak satın almasını sağladı. Bu satın almayla birlikte Amelia’nın dünya etrafındaki uçuşunun hazırlıkları başladı.
Amelia, dünya etrafında yolculuk yapmanın ona bir şey kazandırmayacağını biliyordu. Bu daha önce yapılmıştı. Onun herkesten farklı olmasını sağlayacak şeyin, dünyayı ekvatorun etrafında uçmak olacağına kanaat getirdi. Bunun için ihtiyacı olan ekibi toplamaya başladı. Önce Amerikan Başkanı Roosevelt’in pilotu Kaptan Harry Manning’i ekibine katarak işe koyuldu. Daha sonra hem denizcilikte hem havacılıkta büyük tecrübe sahibi FredNoonan ekibe dahil oldu. Teknik danışman olarak Hollywood dublör pilotu Paul Mantz’ın da katılımıyla ekip tamamlandı.
Orijinal plana göre Kaliforniya’dan Hawaii’ye gidilecekti. Oradan Pasifik üzerinden Avustralya’ya geçilip Afrika’ya Hindistan üzerinden uçulacaktı. Daha sonra Afrika geçilip, önce Florida’ya oradan da Kaliforniya’ya geri dönülecekti.
17 Mart 1937’de ekip Kaliforniya’dan Hawaii’ye doğru yol almaya başladı. Yolda birkaç zorlukla karşılaşılsa da Hawaii’ye ulaşıldı. Burada uçak 3 günlük bir tamir sürecinden geçti. 3. günün sonunda Electra kalkışına başlarken Amelia kontrolü kaybetti ve uçak pistte birkaç kere sekti. Gerçek sebep bilinmese de uçak büyük hasar aldı. Şahitler bir tekerin patladığını gördüklerini söylerken, Paul Mantz pilotun hatasından dolayı bu sorunla karşılaşıldığını iddia etti. Uçak ekiple birlikte tekrar Kaliforniya’ya dönmek zorunda kaldı.
Son uçuş
Uçak onarılıncaya kadar geçen zamanda hava şartları değişti. Dolayısıyla ekibin uçuş planı da değişmek zorunda kaldı. 1 Haziran 1937 günü Electra kalkışa geçtiğinde ekip iki kişiye inmişti. Kaptan Harry Manning başka bir sözleşmesi olduğu için ekibe katılamazken, Paul Mantz sözleşmesinde istediği değişiklikler yapılmayınca, ekipten ayrılma kararı aldı. FredNoonan ve Amelia Earhart’ın kontrolündeki Electra önce Afrika’ya oradan da Hint Okyanusu üzerinden Lae, Papua Yeni Gine’ye ulaştı. Lae’ye geldiklerinde tarih 27 Haziran 1937’yi gösterirken yolculuğun 22.000 millik (35.400 km) bir bölümü bitirilmiş, geriye sadece 7000 millik (11.200 km) bir Pasifik uçuşu kalmıştı.
Plan 2556 mil uzaktaki Howland Adası’na doğru ilerlemekti. 2 Temmuz 1937 günü Electra uçuşa geçtiğinde uçakta gerekli erzakların dışında sadece bir şişirilebilir bot vardı. Ekip Pasifik üzerinde uçarken işlerine yaramayacağını bildikleri için paraşütleri uçaktan indirmişlerdi. Uzun mesafe iletişim kurmaya yarayan kısa dalgaboylu telsizler ise yakıt kaplarına yer açmak için geride bırakılmıştı. Tüm bunlara rağmen Electra taşıma kapasitesinin sadece 50 gallon (190 litre) altında olan 950 gallon (3600) yük taşıyordu.
Uçuş başlar başlamaz ekip olumsuzluklarla baş etmeye başladı. Kalkışın şahitlerine göre telsiz anteni zarar görmüştü. Noonan’ın yolu tespit etmesini zorlaştıran bulutlar baş göstermişti. Bunlar yetmezmiş gibi daha sonra anlaşılacağı üzere ekip hatalı haritalar kullanıyordu. Buna göre Noonan’da bulunan harita Howland Adası’nı 6 mil (9 km) hatalı gösteriyordu. Ekibin iletişimde olduğu Howland Adası’nda kullanılan saat ile uçağın saati arasında ise daha önce fark edilmeyen 30 dakika vardı.
Tüm bu olumsuzluklar çözümü olmayan problemlere yol açtı. Amelia ve Noonan,Howland Adası’nın üstüne geldiklerini düşündükleri sırada, ada küçük bir ada olduğu ve hava şartları kötü olduğu için kuzey güney şeridinde gidip gelmeye başladılar. 3 Temmuz 1937 sabahı 7:20’de Amelia pozisyon bildirisi yaptı. Ancak kullanılan saatlerin farklı olması sonucu Howland Adası’nda mesaj 7:42’de alındı. Mesajda Amelia “Üzerinizde olmalıyız, ama sizi göremiyoruz. Yakıt azalmaya başladı. Telsizle de size ulaşamadık. 1000 feet yükseklikte uçuşumuza devam ediyoruz” diyordu. Howland’dan cevap gönderildi ama, Amelia’nın bu mesajı alıp almadığı öğrenilemedi. Son mesaj 8:43’de geldi. Ancak mesaj “Anlaşılmadı” olarak belirtildi.
Telsizle ulaşımın sağlanamadığı ve ekibin artık gelmeyeceği anlaşılınca Howland’da bulunan Ithaca isimli Amerikan ekibi derhal arama başlattı. Amerika Başkanı Roosevelt’in onayıyla 4 milyon dolar bütçeli, 66 uçak ve 4 gemiden oluşan ekip Amelia ve Noonan’ı aramaya başladı. Resmi arama 18 Temmuz 1937’ye kadar sürdü. Amelia’nın kocası George Putnam Ekim 1937’ye kadar süren kendi finanse ettiği arama sürecini başlattı. 5 Ocak 1939’da ise Amelia Earhart resmi olarak ölü ilan edildi.
Ölümü üzerine teoriler
Ölümü üzerine birçok teori üretildi. Bunlardan bir tanesine göre Amelia bir ajandı ve bizzat Başkan Roosevelt tarafından görevlendirilmişti ve Pasifik’te Japonlar tarafından yakalanmıştı. Bir diğerine göre ise Amelia Pasifik Okyanusu’na intihar etmeye gitmişti ve uçağı bilerek düşürmüştü. Bunların dışında ise mantıklı iki teori vardır.
Birincisine göre Amelia ve Noonan’ın kontrolündeki Electra terkedilmiş ya da düşmüştü ve ekip denizde ölmüştü. Havacılık uzmanlarının bu teoriyi destekleyen açıklamalarına göre Jae’ye kadar olan uçuşun başarısının aksine, Jae’den sonraki uçuş kötü planlanmış ve daha da kötü uygulanmıştı. Daha sonra yapılan incelemelere göre uçakta yeteri kadar yakıt yoktu ve şartlar uygun olsa bile Electra’nın bu yakıt düzeyiyle Howland Adası’na ulaşması imkânsızdı. Bu teoriye göre uçak Howland Adası’ndan 35 ile 100 mil arası bir uzaklıkta düşmüştü.
İkinci teoriye göre ise, son mesajlarından sonra ekip bir süre daha havada kalmış ve muhtemelen Gardner Adası’na iniş yapmıştı ve burada ölmüşlerdi. Son araştırmalar da bu teoriyi destekler nitelikte. Bu araştırmalarda bölgede kıyafetler ve Electra’nın yapısını taşıyan cam parçalarına rastlandı. 2012 yılında yapılan bir çalışmada bölgede bir kutu krem bulundu, bazı araştımacılar bu kremin Amelia’ya ait olduğunu düşünüyor. 2014’te bir araştırma ekibi Amelia’nın uçağı Electra’nın parçalarını bulduklarını açıkladı.
Amelia zamanında ve Amelia’dan sonra uçan kimi kadınlar
1 Temmuz 1903’te doğan Amy Johnson, İngiltere’den Avustralya’ya tek başına uçan ilk kadındır. Bu başarıyı gösterdiğinde henüz 27 yaşında olan Amy, bir sonraki yıl, 1931’de, yardımcı pilotu JackHumphreys ile birlikte Londra’dan Moskova’ya bir günün altında uçan ilk pilotlar oldular. 1760 millik (2830 km) uçuşu 21 saatte gerçekleştirdiler. 1932’de ise kocası JimMollison’a ait olan Cape Town-Londra arasını en hızlı uçma rekorunu kırdı. 1934’de de İngiltere-Hindistan arası süre rekorunu kocası ile birlikte yaptığı uçuşla kırdı. 1936’da kaybettiği Cape Town-Londra rekorunu yeniden kazandı. 1940’da 2. Dünya Savaşı sırasında kurulan, ordunun uçaklarını şehirlerarası taşıma ile görevli İngiliz Hava Taşıma Destek (Air Transport Auxiliary) takımına katıldı. 1941’de bir taşıma görevi sırasında, kötü hava şartlarından dolayı uçağı deniz üzerinde terk etmek zorunda kaldı. Soğuk denize paraşütüyle iniş yaptığında kar yağmaya başlamıştı. Bir İngiliz donanma gemisinin paraşütünü görmesiyle kurtarılmaya çalışıldı. Ancak hızlanan kar yağışı ve şiddetli dalgalardan dolayı kurtarılamadı ve denizde hayatını kaybetti.
15 Eylül 1909’da doğan Jean Gardner Batten, İngiltere’den Yeni Zelanda’ya ilk yalnız uçuşu gerçekleştiren insandır. Nisan 1933 ve Nisan 1934’de Amy Johnson’a ait Cape Town-Londra yalnız uçuş süre rekorunu kırmayı denedi ama başaramadı. Mayıs 1934’te Londra’dan Avustralya’ya 14 gün, 22 saatte uçarak Amy Johnson’a ait bir başka rekoru 4 günle kırmayı başardı. 1935’de İngiltere Brezilya arasını tek başına uçarak rekor kırdı. Brezilya’da verilen Güney Nişanı’na layık görülen asil olmayan ilk kişidir. 1936’da ününe ün kattığı İngiltere-Yeni Zelanda uçuşunu gerçekleştirdi. 1938’de havacılığın en prestijli madalyası olan Uluslararası Havacılık Cemiyetinin madalyasına layık görülen ilk kadın oldu. Güzelliği ve davetlerdeki şıklığından dolayı ona Göklerin GretaGarbo’su dendi. Tedavi olmayı reddettiği köpek ısırığının sonucu 22 Ocak 1983 günü öldü.
22 Kasım 1925’de dünyaya gelen Jerrie Mock, dünya etrafında tek başına uçan ilk kadındır. 19 Mart 1964’te başlayan yolculuk 29 gün sürdü ve 17 Nisan 1964’te sonlandı. Bu yolculukta JerrieMock 22.860 mil (36.790 km) yol katetti, 21 yerde durakladı. 1965’de Uluslararası Havacılık Cemiyeti tarafından bir madalya ile onurlandırıldı. Aynı zamanda Pasifik Okyanusu’nu her iki yönden de geçen ilk kadındır. 1964’de Amelia Earhart Ödülü’ne de layık görüldü. Geçtiğimiz yıl 30 Eylül günü evinde ölü olarak bulundu.
Kaynaklar
-LadyLindy, Amelia Earhart’s Life History, aviationhistory.org
–My Life, Jean Batten, George G. Harrap&Co. Ltd., 1938
–Amy Johnson, Queen of theAir, Gillies, Midge, London, Phoenix Paperback, 2004.
–Three-Eight Charlie, JerrieMock, 1970.
-biography.com