Genç Marx ve Engels’in teorik gelişmeleri, sol-Hegelcilikten, Feuerbach’çılıktan başlayıp, o dönem aydınlar arasında hayli popüler olan sosyalist fikirlerden geçerek, temel ilkelerini kendilerinin geliştirdiği Bilimsel Sosyalizmin ilk basamaklarına varan bir çizgi izledi. Bu gelişim, topu topu dört senede, Marx ve Engels’in gençlik dönemlerini kapsayan 1840-1844 yılları arasında gerçekleşti.
Elbette ikisi de hem o güne değin etkili olmuş felsefe okullarını, hem de çağdaş fikir akımlarını incelemişlerdi. Fakat geçmiş bilgi birikimini dağarcığına katmak, bilgiyi ilerletmek için gerekli koşullardan biri olmasına rağmen, hiçbir zaman yeterli olmamıştır.
Peki, Marx ve Engels’in bilinçlerindeki -aynı zamanda geçmiş birikiminden köklü bir kopuş anlamına da gelen- sıçramaya neden olan dinamikler nelerdi? Bu soruya yanıt verebilmek için; Marx ve Engels’in 1840 başlarında etkin bir düşünür olarak ortaya çıkmalarından, 1844’te çalışmalarını ortaklaştırmaya karar verdikleri güne kadarki yaşamlarını kısaca gözden geçirmek gerekli.
Marx’ın Paris’teki keşfi
Marx Berlin’de öğrenimini sürdürürken, sol-Hegelcilere katıldı. Sol-Hegelci düşüncenin bir nevi teorisyenliğini yapan Ludwig Feuerbach’ın yazdığı yazı ve kitaplar, içlerinde Marx’ın da bulunduğu demokratik ve tanrı-tanımaz fikirlere sempati duyan gençleri büyük ölçüde etkilemişti.
Marx 1841 yılında eski Yunan felsefesi üzerine bir tez hazırlayarak doktorasını aldı, fakat kariyer yapmanın fikirlerini terk etmek anlamına geleceğini anlayınca akademiyi bıraktı. Ocak 1842’de Köln’de çıkmaya başlayan bir muhalefet yayını Rheinische Zeitung’da başyazar olarak çalışmaya başladı. Marx bu gazetede ilk siyasal yazılarını yazdı ve ilk kez yoğun bir siyasal mücadele içinde bulundu. Marx’ın başyazarlığında, Almanya’da halen etkili olan feodalizme karşı devrimci bir muhalefet yürüten gazete Mart 1843’te hükümet tarafından kapatıldı.
Marx’ın, bir yıl süren siyasal savaşım deneyimi kafasındaki Hegelci kalıntıları sildi ve Feuerbach’çılığı da aşıp sosyalizme hazır hale gelmesine yol açtı. 1843 Kasım’ında Paris’e gitti. Paris 1830’dan beri çeşitli işçi mücadelelerine sahne olmuş, sosyalist fikirlerin yaygın olduğu devrimci bir merkez konumundaydı.
Marx Paris’te aradığını buldu: Burjuvazinin kuyruğundan ayrılıp, kendi öz çıkarları için mücadeleye atılan ve örgütlenen proletarya. İşçilerle olan bu teması, katıldığı söyleşiler ve pratik mücadeleler, bilincinde bir sıçramaya yol açtı. Marx, kafasındaki büyük ideallere hangi toplumsal güce dayanarak, hangi sınıfın dinamizmiyle ulaşabileceğini net bir biçimde Paris’te kavradı. Fransa’da bir sayı yayınlanabilen “Fransız Alman Yıllıkları” adlı dergiyi çıkardı ve burada ulaştığı fikirleri ortaya koydu.
Patron babanın işçi dostu oğlu
Friedrich Engels de siyasal hayatına genç Hegelcilerle ilişki kurarak başladı. 1841-42 yıllarında Berlin’de askerliğini yaparken Feuerbach’ın Hegelcilere yaptığı eleştirilerden etkilenmişti ve radikal demokrat bir çizgiye sahipti. 1843’te Manchester’a, babasının yanında çalışmak üzere gittiğinde henüz sosyalist değildi.
Kapitalizmin beşiği İngiltere’nin sanayi merkezi Manchester’da proletaryayı tanıdı. Babasının işyerinde işçilerle görüştü, onların yaşam tarzlarını inceledi. İşçilerin sefil koşullarda, yoksulluk içinde geçen yaşamları Engels’i etkiledi. Engels’in İngiltere’de geçirdiği ilk yıllarda Çartist hareketin saflarında mücadeleye katılması, işçi sınıfının yaşamı ve davranışları konusunda yaptığı dikkatli gözlemler, düşüncelerinin kökten değişmesine ve bilimsel sosyalizme doğru yol almasına neden oldu. Engels, 1845’te yazdığı “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” adlı makalesinde, yaptığı gözlemleri teorileştiriyor ve bilimsel sosyalizmin ilk eserlerinden birini oluşturuyordu.
Sadece filozof değil Marksist’ler
1844 yılında Paris’te tanışarak düşünsel çalışmalarını ortaklaştıran bu iki felsefeci ve aktivist, hiçbir masa başı çalışmasında yapamayacakları keşiflerini bu pratikler içinde gerçekleştirdiler: Proletarya dünyayı değiştirebilir ve yepyeni bir sistemin kurucu öncüsü olabilir.
Genç Marx ve Engels bu keşiflerinden sonra artık -sadece parlak birer filozof değil- ‘Marksist’tirler! Feuerbach üzerine yazdıkları tezlerinde de felsefecilere bu yöntemi önerirler.
Marx ve Engels 1847’ye kadar yazdıkları çeşitli makale ve kitaplarda Hegelciliği ve Feuerbach’çılığı aştıkları noktaları açıklarlar ve o dönem geçerli olan küçük burjuva sosyalizmi ile kendileri arasındaki farkları ortaya koyarlar. Marx’ın “1844 El Yazmaları” 1845’te Engels ile birlikte yazdığı “Kutsal Aile”, 1845-46’da “Alman İdeolojisi”, 1847’de Proudhon’u eleştiren “Felsefenin Sefaleti” adlı eserleri ile Engels’in 1845’te yazdığı “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” ile 1847’de “Komünizmin İlkeleri” adlı eserleri, bilimsel sosyalist kuramın temellerini attıkları, o döneme kadar edindikleri felsefi ve pratik tecrübeleri özetledikleri çalışmalardır.