“Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” adlı eser, Friedrich Engels’in, sosyalist olduğunu söyleyen bir Alman akademisyen olan Eugen Dühring’i kum torbası olarak kullanıp sosyalist felsefe ve politikanın temel ilkelerini açıkladığı kapsamlı çalışması olan “Anti-Dühring”ten kaynaklanır.
Bir tür vasiyetname
Engels, Paul Lafargue’ın tetiklemesiyle bu çalışmanın üç bölümünü ayrı bir kitap olarak hazırlar ve “Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” adını alan bu kitap ilk kez 1880’de Paris’te Fransızca olarak yayınlanır. Kısa süre içinde Lehçe (1882), İtalyanca (1883), Rusça (1884), Danca (1885), İspanyolca (1886) ve Flamanca (1886) baskıları yapılır. Engels’in anadili olan Almancaya 1882 yılında çevrilir. Yapıtın İngilizce baskısı ancak 1892 yılında yayınlanmıştır. Engels bu İngilizce baskıya burjuva materyalizmini irdeleyen geniş bir sunuş yazar ve bu sunuş daha sonraları eserin tamamlayıcı bir parçası olur.
Kısacası eser üç ana makaleden oluşur: İngilizce baskıya yazılan “Sunuş” (eserin girişi de diyebiliriz), “Ütopik Sosyalizm” ve “Bilimsel Sosyalizm”. 1892’deki sunuşu da hesaba katarsak, bu eserin, 1895 yılında ölen Engels’in son hacimli çalışması olduğunu söyleyebiliriz. Marx ile ortaklaşa gerçekleştirilen 50 yıllık çalışmaların bir özeti, bir tür vasiyetnamedir bu eser.
Eserin güncel değeri
Peki, bugün bu kitabı sadece bir vasiyetname olarak mı okumalı? Engels’in eserinin günümüz tartışmaları açısından bir yeri ve değeri yok mu? Var; hem de büyük bir değeri var.
Engels hem Marksizm’in köklerini ve kaynaklarını vurgular, hem de o köklerin ve kaynakların hangi noktalarda, nasıl aşıldığını açıklar. Bu yöntem iyi kavranmalı; çünkü günümüzde hem Bilimsel Sosyalizm, hem de Bilimsel Sosyalizmin kökleri saldırı altındadır. Hedef tahtasında hem Materyalizm var, hem de Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm. Hem Ütopik Sosyalizm var, hem de Bilimsel Sosyalizm. Hem Aydınlanma var, hem de Sosyalizm. Hem Newton ve Darwin var, hem de Marx ve Engels. Böyle komple bir saldırının yaşandığı günümüzde, Engels’in yöntemini kavramak, düşünce tuzaklarına düşmemek için önemlidir.
Tarihe hovardalık yapılmaz
Engels, kitabın Almanca birinci baskısına (1882) yazdığı önsözü şöyle bitirir: “…biz Alman sosyalistleri, hem Saint-Simon, Fourier ve Owen’dan, hem de Kant, Fichte ve Hegel’den kaynaklandığımız için gurur duyuyoruz.”1 Ütopyacı sosyalizmi, burjuva materyalizmini ve klasik Alman felsefesini eleştirmek için yazılan bir eserin önsözünde -çoğu kişinin bir çelişki olarak niteleyebileceği- bu satırları okuruz. Oysa ortada bir çelişki yoktur. Engels, kendinden emin bir tavırla, ütopik sosyalistleri ve büyük Alman filozoflarını “müzedeki” nadide yerlerine yerleştirir. Biz onları eleştirdik ve aştık, ama onlar olmasaydı biz de olmazdık demeye getirir.
“Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” bir olgunluk dönemi eseridir. Genç Marx-Engels’de bu tür satırlara pek rastlanmaz. O dönemde Marx-Engels, kendi kuramlarını oluşturmak, sınırlarını ve farklılıklarını vurgulamak, öncülleriyle hesaplaşmak durumundaydılar. Bu hesaplaşmadan -pratikte sınanarak- başarıyla çıktıktan ve alanlarındaki düşünsel hegemonyalarını oluşturduktan sonra, kapsayıcılığa ve düşünce tarihine eklemlenmeye vurgu yapacak aşamaya gelmişlerdi. Aşmak böyle bir şeydir. Örneğin “Manifesto” bir “kopuş” eseridir; “Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” ise “aşış”…
İdeolojik savaşımın en önemli cephelerinden biri de tarihtir. Köksüz, ipsiz sapsız, tarihsiz bir fikriyatın başarı şansı yoktur. Uygarlık tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir. Ezilenlerin, sömürülenlerin, yönetilenlerin, ezenlere, sömürenlere, yönetenlere karşı mücadelelerinin tarihidir. O halde bu binlerce yıllık tarih devrimci bir perspektifiyle damıtılmalı, ezilenlerden yana olan hiçbir unsur atlanmadan, günün savaşımında bir silaha dönüştürülmelidir. Tarihe karşı hovardalık yapma lüksümüz yok.
Marksizm’in kaynakları
Engels bu yöntemi hem tavizsiz hem de çok ince bir biçimde uygular. Ütopik Sosyalizm ile Bilimsel Sosyalizm, Burjuva Materyalizmi ile Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm arasındaki farkı ortaya koyarken, eleştirdiği ütopyacı sosyalistleri ve materyalist filozofları da kendi tarih hazinesine (kendi müzesine, mirasına) katar.
Lenin de “Marksizmin üç kaynağı ve üç öğesi” adlı makalesinde bu yöntemi çok güzel özetlemiştir: “Onun (Marx’ın) öğretisi, felsefenin, ekonomi politiğin ve sosyalizmin en büyük temsilcilerinin öğretilerinin, dolaysız ve doğrudan bir devamı olarak doğmuştur… Alman felsefesi, İngiliz ekonomi politiği ve Fransız sosyalizminin temsil ettiği, insanlığın 19. yüzyılda yarattığı en iyi ürünlerin, meşru mirasçısıdır.”2
İyi bilirdik!
Engels, Marx ile birlikte 50 yıldır eleştirdiği bu fikir akımlarını “Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” adlı eserinde kendi hazinesine katmıştır, yani aşmıştır.
“Nasıl bilirdiniz?” diye sorar imam; “İyi bilirdik” diye yanıtlar cemaat. Yaşayanlar, kendi ölülerini “iyi bilirler”! Cenaze törenleri, müzeye kaldırılış (hakkını teslim ediş) törenleridir aslında! Engels, ütopyacı sosyalistlerin, klasik Alman felsefecilerinin, İngiliz materyalistlerinin defin törenini düzenlemektedir “Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm” adlı eserinde: “İyi bilirdik”!
Dipnotlar:
1) F. Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, Sol Yayınları, Çev. Sol Yayınları Yayın Kurulu, 10. baskı, Ankara 2008, s.12.
2) V. I. Lenin, Marx Engels Marksizm, Çev. Vahap Erdoğdu, 3. baskı, Ankara 1997, s.83.