Ana Sayfa Bilim Gündemi Bilimsel yöntem nedir; bilimsel yöntem ile “araştırma teknikleri” arasındaki farklar nelerdir?

Bilimsel yöntem nedir; bilimsel yöntem ile “araştırma teknikleri” arasındaki farklar nelerdir?

7435

Çok genel olarak yöntemi; hem eylemsel hem de zihinsel yönü bulunan dinamik bir süreç olarak tanımladığımızda, bilimsel teknikler de bu etkinlik sürecinde kullanılan araçlar olarak ele alınabilir. Veri elde etme aracı olarak kullanılan araştırma teknikleri, birkaç on yıldır doğru olmayan bir yaklaşımla “araştırma yöntemleri” olarak adlandırılmakta ve yöntemin kendisi olarak vurgulanmaktadır. Oysa, yöntem veri elde etmek için kullanılan araçlara indirgenemeyeceği gibi, söz konusu araçlar yalnızca yönteme (metodolojiye) ait değildir. Örneğin epistemolojinin de araçlarıdır.

Bilimsel yöntem, sorunun farkına varılması, kavranması ve sistematize edilmesi, varsayımlar oluşturma, araştırma tekniğinin seçimi, veri toplama tekniğinin belirlenmesi, veri toplanması, verilerin çözümlenmesi, çözümlerin yorumlanması ve rapor yazılması aşamalarını içeren bir süreçtir. Araştırma teknikleri ise bu sürecin bir aşamasında kullanılan araçtır. Araştırma teknikleri hem doğa bilimlerinde hem de toplum bilimlerinde genel olarak gözlemsel ve deneysel olmak üzere iki grup olarak ele alınabilir. Gözleme dayalı araştırma teknikleri de tanımlayıcı ve analitik olmak üzere iki gruba ayrılır.

İnsan, tarihi boyunca içinde yaşadığı doğayı, toplumu ve kendini anlamak ve anlatmak için çeşitli düşünce ve ifade biçimleri geliştirmiştir. Din, mitoloji, sanat, metafizik bunlardan bazılarıdır. Bilimsel yöntem de insanın kendini, doğayı ve toplumu anlayabilmek ve karşılaştığı sorunları çözebilmek için geliştirdiği bir düşünme biçimidir. Doğa bilimlerinde ve toplum bilimlerinde sorun çözme yaklaşımları temelde birbirinden çok farklı değildir. Her ikisinde de, bilimsel yöntem kullanılırken, gözlemlenebilen, doğrulanabilen ya da yanlışlanabilen olgular inceleme konusu olarak ele alınıp, nesnel sonuçlara ulaşılmaya çalışılır. Olgu, gözlem ve deney sonuçlarından sağlanmış bir bilgidir. Olgular, evrende var olan dolaylı ve dolaysız yollardan gözleme ve deneye konu olabilen, ama varlığı mutlaka insanın da varlığını gerektirmeyen nesnel, “bilen özne”den bağımsız gerçekliklerdir.

Bilimsel yöntemin eylemsel yönünü, gözlem, ölçme ve deney; zihinsel yönünü ise varsayımlarda bulunma, bunlardan gözlenebilir sonuçlar çıkarma ve bu sonuçlardan yeniden olgulara dönülerek doğruluğunu sınama işlemleri oluşturur. Kendiliğinden ve mutlak doğru sayılan ya da tanımı gereği doğru olan önermeler bilimsel yöntemin konusu olamaz. Örnek olarak “Gebeliğin önlenmesi günahtır” yargısı gösterilebilir. Bilimsel yöntem, diğer düşünme biçimlerinden – sorun çözme yaklaşımlarından farklı olarak doğrulama ya da yanlışlama aşamasına sahiptir.

Bilimde “ilişki tipleri” nelerdir?

Yanıltıcı, ikincil ve nedensel olmak üzere üç tip ilişkiden bahsedebiliriz. “Yanıltıcı ilişki”, incelenen olay ile ona neden olduğu düşünülen değişken(ler) arasında bir ilişkinin bulunmasına karşın, söz konusu ilişkinin bilgi üretme sürecinde yapılan hatalar nedeniyle doğru saptanamaması, nesnel gerçekliği doğru yansıtmayan bir ilişkinin saptanmasıdır. Sonuç ile etken (neden) arasında bir ilişki bulunmasına karşın, hem sonucun hem de onu ortaya çıkardığı düşünülen etkenin başka bir ortak faktörle ilişkili olmalarına ise “sekonder” ilişki denir. Buna sözgelimi “Dondurma tüketimi artıkça boğulma sıklığı artar” saptaması örneği verilebilir. Oysa her ikisi de iklimsel nedenli olup, havaların ısınmasıyla, aşırı sıcaklarla ilişkilidir. Havalar ısındığında insanlar serinlemek için daha fazla ve daha sık dondurma yerler. Dondurma yemekten bağımsız olarak, yine hava sıcaklığının artmış olması nedeniyle serinlemek için denize, göle vb. daha sık girerler. Bu faktör (aşırı sıcaklar), her iki durumun da nedeni konumundadır. Gerçekte iki ayrı sonuç, ortak nedenleri görülmediğinden, biri diğerinin nedeni gibi saptanabilmektedir.

“Nedensel ilişki”, bilincin dışında ve ondan bağımsız olarak var olan, ama aynı zamanda insanın rasyonel, bilimsel bilinçli etkinliği ile ortaya konabilen objeler (nesne, olay, olgu) arasındaki ilişkilerdir. Bununla birlikte, nedensellik ile zorunluluk aynı şey değildir, özdeşleştirilemez. Nedenselliğin içinde rastlantısallık da vardır. Bu yaklaşım diyalektik determinizm olarak adlandırılmaktadır.

Günümüzde hem doğa bilimlerinde hem de toplum bilimlerinde yürütülmekte olan araştırmalarda nedensel ilişkinin varlığı istatistiksel testlerle sorgulanmaktadır. Oysa ki, istatistiksel testler her durumda bir nedensel ilişkinin bulunduğunu değil, birlikte bulunmanın ve birlikte değişimin varlığını gösterir. Çoklu nesneler ve olgular evreninde böyle bir birlikte bulunma ve birlikte değişme olgusuyla aralarında nedensel bağlantı bulunmayan nesneler ve olaylarla da karşılaşılabilir. Nedensel ilişkinin varlığına karar verebilmek için; olgunun var olan o bilimsel bilgi dalında biriktirilmiş bilgilerle uygunluk, özgüllük, tutarlılık, zamana uygunluk, ilişkinin gücü gibi birçok özelliğine birlikte bakılması gerekir.

Kaynak: Alâeddin Şenel, 50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Mayıs 2013, 2. Baskı, s.45-47

Önceki İçerikSpora başlamak için geç değil!
Sonraki İçerikMikroorganizmalar, kalp krizine neden olabilir mi?