Ana Sayfa Dergi Sayıları Olağanüstü Mayıs Sayısı Akhisar-Kırkağaç (Manisa) deprem fırtınasının özellikleri

Akhisar-Kırkağaç (Manisa) deprem fırtınasının özellikleri

2713
0

Depremselliği yüksek olan Soma-Kırkağaç-Akhisar-Gölmarmara arasındaki bölge sıkça deprem fırtınalarına maruz kalmaktadır. Gediz Çöküntü Havzasının bir parçası olan bu alanda, havzanın doğu-batı sınırlarındaki normal bileşenli ana faylar yanı sıra ve çöküntü havzasının içerisindeki diri fay yapılarının da zaman zaman deprem fırtınalarını yarattığı anlaşılmaktadır.

Üzerinde yaşadığımız yerkabuğu jeolojik hareketler nedeniyle kırıldığında deprem oluşur. Kırılma alanının yüzeyi ne kadar büyükse oluşan depremin enerjisi o kadar büyük olur.
Deprem etkinlikleri genel olarak öncü, ana ve artçı depremler olarak sınıflanır. Bir deprem etkinliği içerisindeki en büyük deprem ana deprem olarak adlandırılır. Bir bölgede başlayan ve çoğunlukla küçük ve orta büyüklükteki deprem etkinliğini, onu izleyen büyük bir deprem olmadan öncü deprem olarak tanımlayamıyoruz. Eğer bir deprem etkinliğinde öncü ve artçı deprem etkinliği olarak sınıflayabileceğimiz bir ayrım yapamıyorsak bu tür deprem etkinlikleri genellikle bir dizi küçük ve orta kuvvette depremlerden oluşan deprem fırtınası olarak nitelenir. Deprem fırtınası gün, ay veya hatta yıllarca sürebilir. Böyle bir enerji salınımı davranışı, büyük bir depremi (ana deprem) izleyen bir dizi artçı deprem sürecinden farklıdır (Şekil 1).

Şekil 1. Deprem oluşum örüntüleri

Bir bölgede deprem fırtınası başladığında tedirginlik oluşur ve halk mülki amirlerin ve konuyla ilgili uzmanların söylediklerinden durumlarını öğrenmeye çalışır. Halkın en çok sorduğu soru deprem fırtınasının arkasından daha büyük bir depremin gelip gelmeyeceği, fırtınanın ne zaman duracağı hakkındadır. Bunun kesin yanıtı yoktur. Ancak daha büyük bir deprem olma olasılığı o bölgedeki fayların yapısı ve tarihsel deprem geçmişi ile ilgili olduğundan, bölgeyi inceleyen jeologlar ve deprembilimciler bu konuda güvenilir açıklamalarda bulunabilirler. Böyle durumlarda özellikle sosyal medya üzerinde tedirginlik ve güvensizlik yaratabilecek söylemler de ortaya çıkabilmektedir.

 Deprem fırtınalarına ne tür bölgelerde rastlanır?
Deprem fırtınaları çoğunlukla volkan, jeotermal kaynak ve okyanus ortası yarıkların bulunduğu alanlarda görülür. Kıta içerisi alanlarda deprem fırtınaları özellikle genç jeolojik hareketlerin (örn. Türkiye’de son 10-12 milyon yıl), çöküntü havzalarının ve jeotermal etkinliğin yoğunlaştığı bölgelerde rastlanır.
Yeraltındaki kırık, fay ve çatlaklara büyük miktarda yeraltı suyu veya yeraltına basılan büyük miktarlardaki su veya sıvının girmesi durumunda bu kırıklar/faylar çevresindeki doğal dengeyi sağlayan üç farklı gerilim alanı bozulur. Bu nedenle çok sayıda küçük depremler tetiklenmekte ve deprem fırtınaları oluşabilmektedir. Volkanlarda magmanın hareketleri sırasında ve yeryüzüne çıkarken çevre kayalarda yarattığı yamulma ve gerilim nedeniyle çok sayıda ufak boyutlu faylanma ve kırılmalar gerçekleşmekte, dolayısıyla deprem fırtınaları yaratacak çok sayıda küçük deprem etkinliği ortaya çıkmaktadır.

Soma, Kırkağaç ve Akhisar bölgesinin jeolojik özellikleri
Afrika, Arap ve Avrasya kıtaları arasında kalan ve jeolojik gelişme sürecinde sürekli sıkışan Anadolu kıtası, bu sıkışma rejimi altında çok karmaşık bir tektonik ve jeolojik yapı sergiler. Doğu Anadolu’nun yerkabuğu kuzey-güney yönlü sıkışma altındayken, Batı Anadolu’nun yerkabuğu kuzey-güney yönlü bir açılma rejimi sergiler. Son 12 milyon yıldır gelişen bu jeolojik rejime güncel tektonik (neo-tektonik) süreç denir. Bu süreçte Batı Anadolu’da yerkabuğu incelir ve çok sayıda çöküntü havzaları (graben) ve onlara eşlik eden sırtlar (horst) oluşur. Basamaklı yapılar şeklindeki bu çöküntü havzaları çoğunluk olarak normal fayları yaratmış, yer yer normal fayları kesen doğrultu atımlı faylar ortaya çıkmıştır. Büyük çaplı çöküntü havzalarındaki (örn. Büyük Menderes ve Küçük Menderes, Gediz havzaları) normal fayların tavan blokları üzerinde antitetik ve sintetik (Ana fayın tavan bloğunda gelişen ve ana fay ile aksi tarafa eğimli olan bu faylara Antitetik faylar, ana fayın taban bloğunda gelişen ve ana fay ile aynı tarafa eğimli olan faylara da Sintetik faylar adı verilir.) adı verilen daha ufak çapta çok sayıda normal fayların geliştiği sıkça gözlenmektedir. Batı Anadolu’da süregiden bu genişleme tektoniği alanı doğuda Eskişehir-Tuzgölü Fayı ile sınırlanır. Tüm bu oluşumlar sırasında Batı Anadolu’nun yerkabuğu genişleyip incelmekte ve yılda ortalama 20 mm’lik bir hızla GB-KD yönünde Ege Denizi’ne doğru yayılmaktadır.
Soma-Kırkağaç-Akhisar’ın güncel tektonik özelliklerini belirleyen ve 150 km uzunluğunda olan Gediz Çöküntü Havzası (graben) batıya doğru uzanırken üç kola ayrılır. Havzanın kuzeybatıya uzanan kolunda havza daha da genişleyerek 70 km’lik bir genişliğe ulaşır (Şekil 2). Bu geniş havza Manisa ile Akhisar arasında çok sayıda saçılmış ve daha küçük karmaşık havzalar oluşturur. Havzanın kuzeybatıdaki ucu, güneye bakan ve yay biçiminde yerleşen Soma Fayı’na bitişir. Gediz Çöküntü Havzası Soma-Kırkağaç Fayı hariç 17 fay kola ayrılan karmaşık bir büyük çöküntü havzasıdır.

Soma, Kırkağaç ve Akhisar çevresinin depremselliği
Manisa’nın Soma, Kırkağaç ve Akhisar ilçelerinin arasında kalan bölgede en sık rastlanan özelliklerden biri de “deprem fırtınası” olarak adlandırabileceğimiz deprem etkinlikleridir. Bu deprem fırtınaları içerisinde büyüklüğü 5 ve 5.5 arasında kuvvetli depremler de görülebilmektedir. Soma-Akhisar-Gölmarmara arasındaki alanda son beş yılda çevre halkını oldukça tedirgin eden üç önemli deprem fırtınası süreci yaşanmıştır. Bu deprem fırtınaları 12 Eylül 2016, 27 Mayıs 2017 ve en son 22 Ocak 2020 tarihlerinde oluşmuştur.
Türkiye’de deprem istasyonu sayısının artmasıyla birlikte Batı Anadolu’da çoğunluğu insanlar tarafından hissedilmeyen çok sayıda ufak deprem etkinlikleri olduğu ve bazen bunların sayısının çok artarak uzun süren etkinlikler yarattığı gözlenmektedir.
Duyarlı deprem istasyonları ile izlenen deprem fırtınaları deprembilimcilere depremlerin ve yerkabuğunun fiziksel özellikleri hakkında önemli bilgiler sunar. Yer kabuğunun deformasyon biçimi, kırık ve faylar arasındaki ilişkiler ve yeraltındaki gerilim alanının değişimi konusunda çalışmalar yapılabilmesini sağlayan önemli sismik veriler elde edilebilir. Ayrıca elde edilen bilgiler bölgenin hasar yapıcı deprem yaratma kabiliyeti hakkında da ipuçları verir.
Manisa’ya bağlı Soma-Kırkağaç-Akhisar ilçeleri arasında kalan alandaki depremler ve jeolojik yapılar incelendiğinde güncel tektonik hareketlerin, Kuvaterner’de (son 2 milyon yıl) KD-GB yönlü genişleme rejimi tarafından denetlendiği anlaşılmıştır. Yakın zamanda güncellenen Türkiye Diri Fay envanterine göre Gediz Çöküntü Havzası ve çevresinde alanda yer alan aktif faylar Şekil 2’de gösterilmiş, bu fayların yaratacağı olası deprem büyüklükleri ve fay uzunlukları ile ilgili bilgiler Çizelge 1’de verilmiştir.

 

Kod* Fay Adı Parça Sayısı Fay Türü Büyüklük

Mw

Fay Uzunluğu

km

27 Soma-Kırkağaç Fayı 3 NN 6.5-6.9 17-20-27
28 Gelenbe Fayı 2 RL 6.9 35-36
30-1 Sındırgı Fayı 1 RL 6.9 35
44-6 Kemalpaşa Fayı 1 NN 6.7 24
44-12 Halitpaşa Fayı 1 NN 6.7 23
44-13 Ozanca Fayı 2 NN 6.2-6.7 11-27
44-14 Gölmarmara Fayı 1 NN 6.5 18
44-15 Akselendi Fayı 1 NN 6.6 19
44-16 Akhisar Fayı 1 NN 6.4 12

Çizelge 1. Soma-Kırkağaç-Akhisar ilçeleri arasında kalan alanda yer alan aktif faylar. NN:Normal Fay, RL: Sağ Yönlü Fay, Kod: Türkiye Diri Fay haritasında verilen fay kodları.

Şekil 2. Soma-Akhisar çevresi tektonik birimler, faylar ve deprem fırtınası dış merkez dağılım harştası. Fay bilgileri MTA Genel Müdürlüğünden alınmıştır. Yeşil çizgili alan Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının olduğu alanı gösterir. Deprem fırtınasının 29 Aralık 2019-16 Nisan 2020 tarihleri arasında büyüklükleri M:1.0 ile M:5.4 arasında olan 5.047 adet deprem etkinliğinin dış merkez (episantır) haritası şeklin sağında gösterilmiştir.

 

22 Ocak 2020 Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının deprem değişkenlerin incelenmesi
Bir bölgenin güncel deprem kimliğinin araştırılmasında o bölgede oluşan her ölçekteki depremlerin kaydedilmesi, kaydedilen depremlerin derinlik, konum, büyüklük ve fay düzlemi çözümleri değişkenlerinin duyarlı olarak bulunması önemlidir.
Büyüklüğü az ve insanlar tarafından duyulmayan depremlerin (mikro-deprem veya depremcik) kaydedilmesi için daha çok sayıda ve yakın deprem istasyonları gerekir. Depremlerin yerlerinin ve diğer deprem değişkenlerinin sağlıklı olarak bulunması için yerkabuğu yapısının jeofizik ve jeolojik özelliklerinin de doğru olarak bilinmesi önemlidir.
Akhisar-Kırkağaç arasındaki bölgede 22 Ocak 2020 tarihinde 5.4 büyüklüğünde kuvvetli bir depremle başlayan deprem etkinliği oldukça uzun sürmüştür. Deprem fırtınasını oluşturan deprem etkinliğinin kapladığı alan 40 km uzunluğunda, 10 km genişliğindedir. Başlangıçtan itibaren 16 Nisan 2020’ye kadar süren ve büyüklüğü M:1.0’den büyük 5047 adet depremin verileri AFAD Deprem Araştırma Dairesi arşivinden alınmış ve bu çalışmada değerlendirilmiştir (Şekil 2). Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasını oluşturan depremlerin dizilimi bölgenin jeolojik yapısını ve fay özelliklerini belirleyen Gediz Çöküntü Havzasının (graben) daha kuzeyinde kalmakla birlikte KKB-GGD doğrultusuna uyumludur. Bu deprem fırtınası etkinliğinin içerisinde yer alan orta kuvvetteki depremlerin fay düzlemi çözümleri incelendiğinde depremlerin Gediz Çöküntü Havzası’nın kuzeydoğusunda kalmakla birlikte, havzanın KKB-GGD doğrultusuna uyan normal fayların harekete geçmesiyle oluştuğu anlaşılmaktadır. AFAD-DAD raporundaki değerlendirmede, 5.4 büyüklüğündeki deprem diğer bazı depremlerin fay düzlemi çözümleri sol yanal doğrultu atım bileşeni olan normal faylanmaya işaret etmekte olduğu (Şekil 3), dolayısıyla bu depremlere neden olan fayın KKB-GGD uzanımlı 60-70 derece KD’ya eğimli Soma-Kırkkağaç Fay Zonunun Kırkağaç Segmenti olabileceği önerilmişti. Ancak deprem fırtınasındaki depremlerin dağılımları ve kapladığı alanın ölçüsü ve bölgedeki diğer antitetik ve sintetik fay yapıları göz önüne alındığında irili-ufaklı birçok fayın 5.4 büyüklüğündeki depremden sonra harekete geçtiği ve çöküntü havzasının özelliğine uygun bir etkinlik oluştuğu söylenebilir. Bu nedenle etkinlik bir deprem fırtınası kimliği kazanmış ve azalmakla birlikte halen sürmektedir.

Şekil 3. AFAD-DAD’ın raporuna göre Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasındaki bazı depremlerin fay düzlemi çözümleri. Büyük daire 5.4 büyüklüğündeki deprem aittir.

Bu çalışmada, 30 Aralık 2019 – 16 Nisan 2020 arasında olan depremler ZMAP7 adlı bilgisayar algoritmasıyla incelenmiş, deprem verileri o algoritmadaki yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir.
Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasını oluşturan 5047 adet depremin zamanla değişim grafiği incelendiğinde (Şekil 4) 30 Aralık 2019’da 3.2 büyüklüğü ile başlayan bir etkinliğin arkasından 22 Ocak 2020’de M:5.4 büyüklüğünde bir kuvvetli deprem görülmektedir. 18 Şubat 2020’de M:5.2 büyüklüğünde kuvvetli bir deprem ve ardından çok sayıda küçük depremlerle bugüne kadar azalarak sürdüğü gözlenmektedir. İncelediğimiz depremlerin büyüklük-sayı grafiğine baktığımızda depremlerin önemli bir çoğunluğunun büyüklüğü 2.5’den küçük depremlerden oluştuğu anlaşılmaktadır (Şekil 5).

Şekil 4. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının depremlerinin 29 Aralık 2019-16 Nisan 2020 tarihleri arasında büyüklüklerine göre dizilimi. Veriler AFAD-DAD kataloğundan alınmıştır.

 

Şekil 5. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının deprem büyüklüğü ve sayı histogramı.

Deprem fırtınası sırasında açığa çıkan birikimli (kümülatif) deprem sayısı grafiği incelendiğinde deprem fırtınasının sayısal doygunluğa eriştiği ancak halen bölgedeki fayların az da olsa hareket ederek çeşitli büyüklüklerde deprem üretmeyi sürdürdüğü anlaşılmaktadır (Şekil 6). Nitekim bu makalenin yazıldığı günlerde Nisan ayında deprem etkinliğinin sayı olarak azalmakla birlikte büyüklüğü 4.0-4.3 arasında değişen deprem etkinliğinin var olduğu gözlenmektedir (Şekil 5).

Şekil 6. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının kümülatif deprem sayısı grafiği.

Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının derinlik dağılımı incelendiğinde depremlerin önemli bir çoğunluğunun 7 km derinlikte biriktiği gözlenmektedir (Şekil 7). Bu olayın nedeni depremlerin yerleri hesaplanırken deprem istasyon sayısının azlığı nedeniyle hesabı yapan bilgisayar programının depremi operatör tarafından önceden belirlenen bir derinliğe sabitlemesinden kaynaklanmaktadır. Hesap algoritması derinliği sabit tutar ve diğer deprem değişkenlerini (oluş zamanı, enlem ve boylam) daha duyarlı hesaplar. Bu sorunun çözümü için yerkabuğu sismik hız yapısının daha iyi bilinmesi gerekir.

Şekil 7. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının deprem derinliklerinin dağılımı.

Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasındaki depremlerin mevcut deprem kayıt kapasitesine göre tamlık analizi yapıldığında bölgede kaydedilen depremlerin büyüklüğü M:1.5 ve daha fazla olan depremler için olduğu hesaplanmıştır (Şekil 8). Bu tür deprem fırtınası alanlarında daha küçük depremlerin kaydedilmesi ve incelenmesi için daha yakın ve daha fazla deprem istasyonunun çalıştırılması yerbilim araştırmalarına önemli bilgiler sağlayacaktır.

Şekil 8. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının değerlendirmesinde kullanılabilecek en küçük deprem büyüklüğü Mc’nin deprem fırtınası alanında değer dağılımı ve b-değeri grafiği. Deprem verileri AFAD-DAD’dan alınmıştır. Hesaplama işlemleri ZMAP algoritması ile yapılmıştır.

Depremsellik ve depremlerin yerkabuğu yapısı incelemelerinde b-değeri ve bu değerin zaman ve mekân içerisindeki değişimi oldukça önemli bir yer tutar. b-değeri bir bölgedeki depremlerin birikimli deprem sayıları ile o depremlerin büyüklükleri arasındaki ilişkiden hesaplanır. Bu iki unsurun fonksiyonel ilişkisinin grafik eğimi b-değerini verir. b-değerinin jeolojik yapının jeofiziksel özelliklerine bağımlılığı uzun yıllardır çok sayıda araştırmaya konu olmuş, konuyla ilgili birçok hesaplama yöntemleri geliştirilmiş ve yayınlar yapılmıştır.

Şekil 9. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasında kaydedilen depremlerin b-değerinin zamanla değişimi grafiği. Hesaplama işlemleri ZMAP algoritması ile yapılmıştır. Noktalı eğri standart sapma değeridir.

Sismik b-değerlerinin, yer içerisindeki fayların ve kırıkların çevresindeki gerilim değişimi, volkanik ve jeotermal kaynak alanlarındaki ısı değişimi, kayalardaki sıvının gözenek basıncı değişimleri ve fay/kırık yoğunluğu dahil fiziksel parametrelerdeki değişikliklerden etkilendiği gözlenmiştir. Bu fiziksel değişikliklerin bağlantıları göz önüne alındığında, b-değerinin araştırılması deprem fırtınalarını harekete geçiren fiziksel süreçleri belirlemede önemli katkılar sağlamaktadır. O nedenle bu tür alanların bulunduğu yerlerde b-değerinin zaman ve mekândaki değişimlerini izleyen (monitör) gelişmiş kayıt ve analiz düzenekleri kullanılmaktadır.
Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının genel olarak b-değeri 0.76 bulunmuştur. Bu değer normal değer 1.0’den küçüktür. Deprem fırtınasının b-değerinin zaman içerisindeki değişimi incelendiğinde (Şekil 9), 22 Ocak 2020 tarihindeki 5.4 büyüklükteki depremden sonra Şubat 2020’nin ilk haftasına kadar b-değeri 0.7-0.8 arasında seyretmiş ve daha sonra artmış ve bu artış 15 Şubat 2020 tarihine kadar sürmüştür. b-değeri 1 Mart 2020’den 16 Nisan 2020’ye kadar 0.9 düzeyinde sürmektedir. Yerkabuğu içerisinde deprem yaratan diri fayların üzerinde gerilim (tektonik gerilim) değerlerinin yüksek olduğu yerlerde genellikle b-değeri 1.0 değerine yakın olur. Genelde b-değeri, yerkabuğu içerisinde magmanın hareketli olduğu ve yeraltı ısıl dengesinin değiştiği volkanik bölgelerde 1.0’den daha yüksek olabilmektedir. Batı Anadolu’da yer kabuğunun inceldiği, ısıl değişimin yeryüzüne daha yakın olduğu ve jeotermal kaynakların etkin olduğu bilinmektedir. Akhisar-Kırkağaç deprem fırtınasının 22 Ocak 2020-16 Nisan 2020 tarihleri arasındaki etkinlik döneminin bir zaman aralığında elde edilen yüksek b-değerlerinin bölgedeki çok sayıda diri faylar arasındaki gerilme etkileşimleriyle veya yerkabuğu içerisindeki ısıl değişim dahil diğer fiziksel özelliklerdeki değişimlerin etkisiyle oluşabileceği düşünülebilir.

Sonuçlar
– Deprem fırtınalarının özelliklerini anlamak ve gelecekte ne tür davranışlar sergileyeceğinin sağlıklı tahmini için depremleri kaydeden deprem istasyonlarının konumları, sayıları ve duyarlıkları bu tür yakın plan çalışmaları için önerilen ölçütlere uygun olmalıdır.
– Yerkabuğunun sismik hız ve tabaka özelliklerinin, depremlerin fay düzlemi çözümlerinin ve derinlik bilgilerinin güvenilirliği çok önemlidir. Bu güvenilir bilgiler bize deprem fırtınasını yaratan jeolojik ve jeofizik yapıları ve bunların deprem fırtınasının zaman ve mekândaki ilişkilerini ortaya çıkaracaktır.
– Depremselliği yüksek olan Soma-Kırkağaç-Akhisar-Gölmarmara arasındaki bölge sıkça deprem fırtınalarına maruz kalmaktadır. Gediz Çöküntü Havzasının bir parçası olan bu alanda, havzanın doğu-batı sınırlarındaki normal bileşenli ana faylar yanı sıra ve çöküntü havzasının içerisindeki antitetik ve sintetik diri fay yapılarının da zaman zaman deprem fırtınalarını yarattığı anlaşılmaktadır.
– 22 Ocak 2020’de başlayan ve halen az da olsa süren bu deprem fırtınasının çöküntü havzasının doğu kıyısındaki normal bileşenli Kırkağaç-Akhisar Fayı ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.
– 22 Ocak 2020-16 Nisan 2020 tarihleri döneminde, bölgede tarihlerde büyüklüğü 1.0 ve 5.4 arasında olan 5047 adet deprem olmuştur. Depremler sığdır.
– Deprem fırtınası sayısal olarak azalmakla birlikte halen sürmektedir.
– Türkiye’de seçilecek bazı pilot alanlarda deprem etkinliğine neden olan fay yapıları ve bu fayların birbirleriyle olan gerilme alanı veya tetikleme ilişkileri ayrıntılı incelenmelidir.
– Batı Anadolu’da sıkça rastlanan deprem fırtınalarının üst yerkabuğunun jeofizik yapısı, ısıl değişim özellikleri ve jeotermal alanlardaki endüstriyel uygulamalarla ilişkileri ayrıntılı araştırılmalıdır.

Not: Bu çalışma bölgede daha önceki tarihlerde olmuş deprem fırtınalarını da kapsayan bir değerlendirme yaklaşımıyla sürdürülmektedir.

 KAYNAKLAR
– AFAD-DAD. AFAD-Deprem Araştırma Dairesi
– Aktuğ, B., Nocquet, J.M., Cingöz, A., Parsons, B., Ercan, Y., England, P.C., Lenk, O., Gürdal, M.A., Kılıçoğlu, A., Akdeniz, H. & Tekgül, A., 2009. Deformation of western Turkey from a combination of permanent and campaign GPS data: limits to block-like behaviour. Journal of Geophysical Research
– Bozkurt, E., 2003. Origin of NE-trending basins in western Turkey. Geodinamica Acta, 16, 61-81.
– Emre, Ö., Duman, T.Y., Özalp, S., Şaroğlu, F., Olgun, Ş., Elmacı, H. & Çan, T., 2016. Active fault database of Turkey. Bull Earthq Bull Earthquake Eng. DOI 10.1007/s10518-016-0041-2
– Eyidoğan, H. & Jackson, J., 1985.  A seismological study of normal faulting in the Demirci, Alaşehir and Gediz earthquakes of 1969–70 in western Turkey: Implications for the nature and geometry of deformation in the continental crust, Geophysical Journal International, v81, Issue 3, 569-607.
– Fischer, T., Horálek, J., Michálek, J. & Boušková, A., 2010. The 2008 West Bohemia earthquake swarm in the light of the WEBNET network. Journal of Seismology, Springer Verlag, 2010, 14 (4), pp.665-682.
– Hainzl, S. & Ogata, Y., 2005. Detecting fluid signals in seismicity data through statistical earthquake modeling. J Geophys Res 110:B05S07.
– Heinicke, J., Woith, H., Alexandrakis, C., Buske, S. & Telesca, L., 2018. Can hydroseismicity explain recurring earthquake swarms in NW‐Bohemia? Geophysical Journal International, 212, 1, pp. 211- 228.
– Hora ́lek, J. & Fischer, T., 2010. Intraplate earthquake swarms in West Bo- hemia/Vogtland (Central Europe), Jokull, 60, 67–88.
– Kartal, R. F., Kadirioğlu, F. T., Demirtaş, R. & Zünbül, S., 2016.  12 Eylül 2016 Akhisar-Manisa Depremleri (Mw=4.6, Mw=4.5), https://www.researchgate.net/publication/309538271
– Keskin, A. & Tutkun, A. Z., 2018. Akhi̇sar ve Soma (Mani̇sa) Arasının Ki̇nemati̇ği̇ ve Si̇smotektoni̇ği̇, 71. Türkiye Jeoloji Kurultayı 23-27 Nisan/April 2018 71st Geological Congress of Turkey
– Mogi, K., 1962. Magnitude-frequency relationship for elastic shocks accompanying fractures of various materials and some related problems in earthquakes. Bull. Earthquake Res. Inst. Univ. Tokyo, 40: 831-883.
– Öztürk S., 2011. Characteristics of seismic activity in the western, central and eastern parts of the North Anatolian Fault Zone, Turkey: Temporal and spatial analysis, Acta Geoph., vol. 59, no.2, pp. 209-238.
– Scholz, C.H., 1968. The frequency-magnitude relation of microfracturing in rock and its relation to earthquakes. Bulletin of the Seismological Society of America 58 (1): 399–415 Available at: http://www.bssaonline.org/cgi/content/abstract/58/1/399.
– Schorlemmer, D., Wiemer, S. & Wyss, M., 2005. Variations in earthquake-size distribution across different stress regimes. Nature 437,  539–542.
– Şengör, A.M.C., 1987. Cross-faults and differen- tial stretching of hangingwalls in regions of low-angle normal faulting: examples from western Turkey, Geological Soci- ety, London, 1987, pp. 575–589.
– Wiemer, S., 2001. A software package to analyze seismicity: ZMAP. Seismological Research Letters, 72(3), pp.373-382.
– Wyss, M., Shimazaki, K. & Škemer, S., 1997. Mapping active magma chambers by b-values beneath the off- Ito volcano, Japan. J. Geophys. Res., 102, B9, 20.413-20.422.
– Yeken, T., 2016. Spatial Analysis of b-value Variability in Armutlu Peninsula (NW Turkey), Open Geosci., 8: 548–555.
– Yılmaz, Y., Genç, Ş. C., Gürer, F., Bozcu, M., Yılmaz, K., Karacık, Z., Altunkaynak, Ş. & Elmas, A., 2000. When Did the Western Anatolian Grabens Begin to Develop? Geological Society, London, Special Publications, 173, 353-384.