Ana Sayfa Dergi Sayıları 209. Sayı Baktığımız Her Yerde Sorular Var: Peki Nasıl?

Baktığımız Her Yerde Sorular Var: Peki Nasıl?

195
0

Çocukken dünyaya karşı çok meraklıyız. Her an yeni bir şeyle karşılaşıp, yeni bir bilgiyi ekliyoruz zihnimize ve hayat temelde iki sorunun etrafında şekillenmeye başlıyor. Gökyüzü mavi, kaşlarımız var, dinozorların isimleri upuzun: Neden? Saçımız uzar, balıklar su altında nefes alır ya da taş suda kayar: Nasıl? Pek azımız sorularına tutarlı yanıtlar alabiliyor ve çok daha azımız fazlasını sormaya devam ediyor hayatı boyunca. Yanıtsız kalışın türlü sebebi var ve bana kalırsa en güçlülerinden biri, çocukların soru sorma alışkanlıkları ile yetişkinlerin bildiğiyle yetinir olma hâli arasındaki fark. Yetişkinlerin çoğunluğu için hayatta kalma pratiğine dönüşen yaşama eylemi çocuklar için her daim sürprizlerle dolu. Vücudumuzdaki her bir tüy, çimin üzerindeki çiy, bardaktaki o son damla, zıplayan fasulyelerin sırrı… Çocuklar, yetişkinlerin (merak etmeyi iş edinmişlerin dışında kalanların) bir zamanlar zihinlerinde döndüğünü unuttuğu soruların peşinden gitmede mahir. İşte günün birinde, farklı ülkelerden çocuklar, zihinlerindeki soruları kağıda dökmüş ve Newsday isimli gazetenin How Come? köşesine yollamış. Bu köşeye gönderilen mektuplara verilen yanıtlardan oluşan ilk Peki Nasıl? kitabı ise 1993’te Birleşik Devletler’de basılmış, o günden beri farklı ülkelerde, yeni bilimsel gelişmeler ışığında güncellenerek, yayımlanmaya devam ediyor.
Peki Nasıl?’da yanıtlanan sorular, hayal gücü ve meraktan fazlasıyla nasiplenmiş, edinilen kısıtlı bilginin yeterli sanıldığı zamanı aşan, bilmediğini açık etmekten korkmayan, yeni soruların kapısını aralayan, müfredattan taşan; tam anlamıyla çocukça sorular. Sıradan bir sabahta aynada gördüğümüz burnumuzla başlayan merak yolculuğunu Mars’a doğru genişletebiliyorlar. Çocukların köşeye gönderdikleri soruların bir sınırı yok ancak yanıtlar bilimin her zaman şaşırtıcı keşiflerinin peşinde, ilk bakışta çok da ilgili görünmeyen olaylar arasındaki benzerlikleri de açığa çıkaracak biçimde düzenlenmiş ve Işık – Ses Oyunları, Gizli Kuvvetler, Görünmez Partiküller, Dünyamız ve Muhteşem Ötesi, Gezegenimiz, Hava Nasıl?, Hayvanlar ve Bitkiler Âlemi, Vücudumuz Hakkındaki Her Şey(1) başlıkları altında sıralanmış. Kitapta yer alan sorular, başlıklardan da anlaşılacağı gibi, gördüğümüz, düşündüğümüz, hissettiğimiz her alana temas ediyor. Bu temasta banyoda şarkı söylerken sesimizin nasıl değiştiği, kilo verdiğimizde yağların nereye gittiği, elektrik tellerine oturan kuşların nasıl çarpılmadığı, yıldızların nasıl göz kırptığı gibi eğlenceli sorular da var, görünmediği hâlde maddeyi oluşturabilen atomların sırrı ya da ormandaki maymunların neden insana dönüşmediği gibi tükenmeyen ‘varoluşsal sancılar’ içerenler de. Ancak Peki Nasıl? sadece bir soru-yanıt derlemesi değil; insanlık ve bilim tarihine dair temel bir birikim de sunuyor. Sorular yağmur damlalarından Satürn’e uzanırken, yanıtlar da insanların gökyüzündeki her değişimi tanrılar tarafından gönderilen birer işaret sanışından bugün gezegenler hakkında bildiklerine doğru bir hat çizerek ilerleme maceramızı açığa çıkarıyor. Kitapta yer verilen pek çok bilimsel keşif, ona dair ilk sorunun şekillenişinden itibaren adım adım açıklanmış; kimin bu bilgiye dair nasıl bir katkıda bulunduğu, onu yanlışlayan ya da aşan çalışmaların neler söylediği, bugün kabul edilen doğruya nasıl ulaşıldığı sıralanmış. Bu açıdan kitabın çocukların sorularını yanıtlamakla kalmayıp bilimsel bilginin nasıl üretildiğine dair temel bir çerçeve çizdiğini söylemek de mümkün.
Çocuklar ya da gençler için hazırlanan bilim kitaplarında, bilgiyi onların dünyalarında yer bulan detaylar üzerinden sunmak alışılmadık bir durum değil ancak çocukların sorularından yola çıkılarak hazırlandığı için zaten bir adım önde olan Peki Nasıl?’ın, yanıtları da sorulardakine benzer bir dille düzenleyerek okumayı daha da keyifli hâle getirdiğini söylemek gerek. “Şaşırtan Şeyler” köşeleri, nükteli illüstrasyonlar ya da farklı zamanlardan referanslar da bu okuma keyfini arttırıyor.  Peki Nasıl?’ın sayfalarında gözlerinden çıkan X ışını ile kapıyı tarayan Süpermen de ilk sonesini 1787’de yayımlayan William Worsworth da geziniyor. Yazıların aynalarda neden ters göründüğünü anlatırken Alice Harikalar Diyarında’nın hikâyesinden, gündüz saatlerinde bir kuyuda yıldız görebilme ihtimalini açıklarken Dickens’ın Tuhaf Bir Serüveni’ndeki kâtiplerden söz ediyor okuruna. Örneğin, Venüs ile Dünya arasındaki benzerlikleri okurken, Venüs’ün 1686 tarihli bir kitapla kıvrak zekâlı, şiirler yazıp festivaller düzenleyen coşkulu insanların, 1958 tarihli bir filmde ise göz alıcı kadınların yaşadığı bir gezegen olarak kurgulandığını öğrenmek benim açımdan keyif vericiydi. Ansiklopedik bir döküm olma riskini bertaraf eden bu tarz sayesinde sonsuz merakına karşın sınırlı sabrı olan okurlarının ilgisini diri tutmayı başarıyor. “Her soru iyi bir sorudur!” diyen kitap, genç okuruna yanıt aradığı soruları How Come? ekibine nasıl ulaştırabileceğinden de söz ediyor.

DİPNOT
1) Kitabın bu ilk baskısı hayli hacimli. Yayınevi kitabı hâlihazırda 3 cilt olarak yeniden yayımladı. Bu yeni biçimde, Işık ve Ses, Gizli Kuvvetler, Görünmez Partiküller başlıkları 1.Cilt, Dünyamız, Gezegenimiz, Hava Olayları 2.Cilt ve Hayvanlar, Bitkiler, Vücudumuz başlıkları ise 3. Cilt’te yer alıyor.

Peki Nasıl? Her Çocuğun Sorabileceği Bilimsel Sorulara Açıklamalar, Kathy Wollard, Resimleyen: Debra Solomon, Çev. Serpil Aras, Dinozor Çocuk, 2018, 404 s.