Ana Sayfa Bilim Öyküleri El-Cezeri neden bir James Watt olamadı?

El-Cezeri neden bir James Watt olamadı?

3919

El-Cezeri, 1136-1206 yılları arasında Diyarbakır bölgesinde yaşadığı kabul edilen bir mekanik bilginidir. Adını, Dicle nehrinin bir ada gibi çevrelediği Cizreli olmasından alır.

Hakkında bildiklerimiz, elyazması kopyaları günümüze kadar ulaşan, tasarladığı otomatik sistemleri, çalışma prensiplerinin anlaşılmasına yarayacak resimlerle birlikte anlattığı eserine (kısaca Sın’ati’l Hiyel) yazdığı önsözde verdiği bilgilerden ibaret. Önsözden, bir pirinç tacirinin oğlu olduğunu, o dönemde bölgede hükümranlık kurmuş Artuklular’ın sarayında başmühendis olarak hizmet verdiğini öğreniyoruz.

El-Cezeri, Antik Yunan bilginlerinin mekanik alanındaki çalışmalarını özümseyen ve daha da geliştiren İslam uygarlığındaki mühendislik geleneğinin temsilcisidir. 9. yüzyılda Abbasiler döneminin bilim, sanat ve düşün merkezi Bağdat’ta yaşamış Benû Musâ’yla süren bu geleneğin, Cezeri ile doruğa ulaştığı kabul edilir.

Avrupalılardan yüzyıllar önce
Cezeri, otomatik sistemler kurmakla yetinmemiş, otomatik çalışan sistemler üstünde bunları otomatik olarak kontrol eden denge durumu sistemleri kurmayı başarmıştır.

“Kendi kendine çalışma sistemi” çalışmalarını, Fransızlar 17. yüzyılda yaşamış Descartes ve Pascal’la, Almanlar aynı yüzyılda yaşamış Leibniz’le, İngilizler ise 13. yüzyılda yaşamış Bacon ile başlatırlar. 15. yüzyıl bilgini Leonardo da Vinci’nin de otomatlar üzerine çalıştığı bilinir. Oysa Cezeri’nin 12. yüzyılda yaptığı otomatik işleyen çeşitli düzeneklere bakıldığında, her birinde ayrı bir denge durumu kurduğu görülür. Hidromekanik etkilerden yararlanarak ve çeşitli araçlar kullanarak karşılıklı haberleşme ve hareketi sağlamıştır.

Alınan kan miktarını ölçen iki kâtipli tekne biçimindeki otomat.

Buhar makinesinin geliştiricisi James Watt’ın ısı ile iletilen bilgilerle haberleşme, kontrol ve ayarlama yaptığı bilinir. Cezeri’nin düzenekleri incelendiğinde, su ile iletilen bilgilerle haberleşme, kontrol ve ayarlama yaptığı açıkça görülür. Yaptığı düzeneklerin hepsi otomatik kontrollüdür ve kontrol için kullanılan güç kaynağı genellikle su olmuştur.

Cezeri’nin düzenekleri
Peki, ne gibi düzenekler yapmıştır El-Cezeri? Hava ve boşluğa dayanarak düzenlediği araçların başında, içine doldurulan sıvıları istenildiği biçimde akıtabilen ibrikler gelir. Teknik olarak oldukça üstün fıskiyeler geliştirmiştir. Otomat çalışmaları Cezeri ile doruğa ulaşmıştır. Hazırladığı su saatleri teknoloji tarihi açısından önemlidir. Mumlu saatler de yapmıştır. Otomat çalışmaları arasında, hastadan alınan kanın miktarını ölçen kan alma tekneleri de yer alır. Göl veya kuyulardan suyu yukarı çıkarmak için ayrıntılı araçlar tasarlamıştır. Artuklu sarayının ilginç kapısını da Cezeri yapmıştır.

Sâki kayığı.

El-Cezeri’nin Artuklu sarayında gerçekleştirdiği bazı düzeneklerin adlarına bakalım: “Sultanın kadeh artıklarını içen soytarı”, “Fasılalarla bir dolaptan çıkan ve şarap dolu bir kadehi sunan cariye”, “Birbirine karşılıklı şarap ikram eden ve içen iki şeyh”, “Kimin içki içeceğine karar veren kadeh”, “Hükümdarın aptes alması için kendi kendine su dökebilen, ülüğü ördek şeklindeki ibrik”. Ve daha niceleri…

Kim dünyayı değiştirebildi?
Bu hiç sekmeden işleyen muhteşem düzenekler karşısında, James Watt’ın buhar makinesi veya Edison’un ampulü ne kadar kaba saba kalıyor değil mi?

Ama dünyayı, Cezeri’nin sultanın kadeh artıklarını içen soytarı robotu veya sultanın aptes almasına yardım eden ibrik otomatı değil, Watt’ın buhar makinesi ile Edison’un ampulü değiştirdi!

Cezeri’nin son derece üstün bir mekanik, mühendislik ve otomasyon bilgisine sahip olduğu anlaşılıyor. Ama bu saraya tıkılıp kalan bir bilgidir. Öyle tıkılmıştır ve sanırım sıkılmıştır ki, artık ifrata varmıştır.

Abdest alan kişiye su döken ve havlu uzatan otomat.

Ulaştığı bilgiyi alıp üretime sokacak ve dünyayı değiştirecek bir itici güçten, yani devrimci bir toplumsal sınıftan yoksundur Cezeri. Bu nedenle onun otomatlarını, bu sınırlılığa ve saray düzenine karşı kendi üslubuyla gerçekleştirdiği bir isyan olarak algılamak istiyoruz.

Cezeri belki de, “Ey yüce sultanım” demek istemiştir, “sen öyle acizsin ki, elini yüzünü bile kendin yıkayamazsın; öyle aptalsın ki, hangi kadehten içki içeceğini bile bilemezsin; öyle tembelsin ki, kadehindeki içki artığını bile temizleyemezsin; bu nedenle senin için bütün bunları yapacak robotlar icat ettim.”

Saraylara tıkılıp kalmasın bilim
Bilgi devrimci bir toplumsal sınıfla buluştuğunda değer kazanır, dünyayı değiştirebilir. Yoksa ancak bin yıl sonra bir kütüphanenin tozlu raflarında belki bir meraklı tarafından bulunabilir o muhteşem buluşlar.

Saraylara tıkılıp kalmasın bilim!

Kaynaklar

1) Nalân Mahsereci, “Ebû’l-İzz el-Cezeri”, Bilim ve Ütopya, Sayı: 91, Ocak 2002.

2) Yavuz Unat, “Cezeri’nin yapıtı”, Bilim ve Ütopya, Sayı: 91, Ocak 2002.

Önceki İçerikBaşkalarının ayak seslerini duyabilirken kendimizinkini nasıl duymazdan geliyoruz?
Sonraki İçerikŞempanzeler neden konuşamaz?