Doğu İslam dünyasında Aristocular – 3 Fârâbî

0

Fârâbî, Yeni-Eflatun­culukla karışmış şekliyle Aristotelesçi felsefeyi İslami gelenekle uzlaştırmaya çalışır. Fârâbî’nin özgünlüğü, ortaya koyduğu bu uyarlamada yatar. Onun bu uyarlaması da­ha sonraki İslam filozofları için önemli bir örnek ve gelenek oluşturur. Fârâbî’den önce gelen Kindî de temelde Aristotelesçiliğe bağlı olmakla birlikte, Fârâbî’den farklı olarak bu felsefenin özüne bağlı kalmak yerine, onu İslam’ın ışığında değiştirme yo­lunu seçmiştir. Ebû Nasr Muhammed b.Muhammed...

Gramsci’yi yeniden okumak

0

Antonio Gramsci (1891-1937), 20. yüzyıl marksizminin belki de yazdıkları üzerine en çok düşünülen ve tartışılan kuramcısı. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra eserlerinin yayımlanmaya başlamasıyla beraber, Gramsci üzerine hem siyaset bilimi literatüründe hem de marksist yazında önemli bir çeşitliliğin ve birikimin oluştuğunu söylemek mümkün. Perry Anderson’ın New Left Review dergisinin 100. sayısında yayımlanan “The Antinomies of Antonio Gramsci” başlıklı uzun...

Kitapçı Rafı

0

Adam Smith Pekin'de : 21. Yüzyılın Soykütüğü  Giovanni Arrighi, Çev. İbrahim Yıldız, Yordam Kitap, Şubat 2009, 416 s. Türkiye’de daha çok Uzun Yirminci Yüzyıl kitabıyla tanınan Arrighi, bu yeni kitabında temelde iki gelişme üzerinde duruyor: Birincisi, Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin yükselişi ve çöküşü; ikincisi ise, Çin'in Doğu Asya'da yaşanan iktisadî rönesansın lideri olarak ortaya çıkışı. Bu iki gelişmeye katkıda bulunan birçok...

Kadınlar ve satranç

0

Satranç dünyasının sıradışı şampiyonu Fischer, söz konusu kadınlar olunca egemen ideolojinin sıradan tezlerinin etkisinden kurtulamaz ve kadınların iyi satranç oynayamayacağını şu sözlerle ifade eder: “Dünyanın en iyi kadın satranç oyuncusunu getirin, bir at eksik oynarım.” Kasparov ise daha ileri gider. Toplumun kadınlara biçtiği rolü bir kez daha hatırlatarak Judit Polgar için şu sözleri sarfeder: “Bu kız sirk kuklası. Onun satranç...

Hachinski’nin hezeyanları

0

Bilim ve Gelecek’in Kasım 2008 sayısında yer alan Vladimir Hachinski’nin Stalin hakkındaki yazısının bilimsellikten tamamen yoksun olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Stalin’in Hitler gibi bir katille aynı kategoride değerlendirilmesini de ilerici bir dergiye yakıştıramıyorum. Esasen faşizm gibi bir olguyu da Hitler’in kişilik bozukluklarına indirgeme tehlikesi taşıyan bu tür çözümlemelere dikkatli yaklaşmak gerektiği kanısındayım. Ancak ben Stalin yazısı üzerinde durmak istiyorum. Vladimir Hachinski...

Çevremizdeki kimyasal saldırganlar ve “d” şıkkı

0

Çalıştığım hastanede de 4-5 yıldır sıvı sabun kullanılmakta. Kozmetoloji notlarından hatırladığıma göre katı sabunla sıvı sabunun form farkının nedeni, katının sodyum, sıvının potasyumla hazırlanması. Sıvı sabunların 15 günde bakterilerle kolonize olduğu bilindiği için açıldıktan sonra 15 gün geçmişse atılması gerekiyor. Hastanemiz de dahil benim gördüğüm yerlerde 15 gün dolunca kullanılan sabit kaptaki sıvı sabun boşaltılıp, içi temizlenmeden yerine yenisi dolduruluyor. Sanırım evinde kullananlar...

Hijyen out, immünoloji in!

0

20. yüzyılda kapitalist sistem “hijyen”i bir sosyal takıntı, çoğu durumda saplantı haline getirerek kendini idame ettirmede gerekli olan üretim-tüketim çevriminin önemli halkalarından birini oluşturdu. Bir sağlık bilimi olarak hijyen ile geniş kitlelerde oluşan hijyen algılamasında farklar oluştu. Ki bilim olarak hijyenin 20. yüzyıldaki durumu da, bilimin parçacıklı yapısı ve meta ilişkileri nedeniyle bana göre sorunlu. İnsanlığın toplumsal belleğinde yer almış olan, önceki dönemlerdeki kimi sağlık sorunlarına karşı geliştirilmeye...

Daniken haklı olamaz mı?

0

Derginin Şubat 2009 sayısında “Dan Brown yeni Daniken mi?” başlıklı bir yazı yer alıyor. Yazar Alâeddin Şenel Daniken’in tezlerinden birkaç örnek verdikten sonra konuyu değiştiriyor ve din-bilim çatışmasına getiriyor. Yazıda Daniken’in tezlerine karşı herhangi bir görüşe rastlayamıyoruz. Dünya insanları, buhar makinasının icadından sadece birkaç yüzyıl sonra uzaya uydu gönderecek seviyeye geldiler. Uzaydaki milyarlarca yıldızdan bazılarında da bizden binlerce yıl önce...

Nietzsche’ye göre ahlak ve din

0

Nietzsche için ahlak, insanın önüne devamlı kurallar ve yasaklar koyan bir olgudur. İnsan bu yasaklara ve kurallara uyarak içgüdülerini bastırır ve köreltir. Bu, insanın kendine yaptığı en büyük kötülüktür. İnsan, içgüdüleri köreldiği için her geçen gün başka fedakârlıklarda bulunur ve kendini riske atar. Devrimler, reformlar da hep bu fedakârlıkların ürünleridir. Nietzsche bu bağlamda Fransız devrimi, demokrasi ve İncil’e eserlerinde...

Kilise kitabın önemini biliyormuş!

0

Bilim ve Gelecek elinizdeki 60. sayısıyla birlikte 5. yaşını doldurdu. Sermayesiz ve patronsuz bir bilim dergisini beş yıl boyunca hiç aksatmadan çıkarmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Tabii bunu dostlarımızın ve yazarlarımızın (daha doğrusu Türkiye’nin bilim birikiminin) katkıları olmadan yapamazdık; bu gurur hepimizin. Kolektif emeğin, metalaştırılmamış emeğin başarısıdır Bilim ve Gelecek. Daha nice beş yılları göreceğiz ve çok daha gelişmiş bir...