Ana Sayfa Bilim Gündemi Düşüncelerimiz özel mülkümüz müdür?

Düşüncelerimiz özel mülkümüz müdür?

436
0

Düşüncelerimiz bize mi aittir? Özel mülkümüz müdür? Bize vahiy olarak mı inmişlerdir, yani Tanrı tarafından mı bahşedilmişlerdir? Böyle olmadığını biliyoruz. Peki, bizim bireysel yaratımlarımız mıdır? Böyle bir yönü vardır elbette; insan düşünce oluştururken bir kafa emeği verir. Ama buradaki asıl sorumuz düşüncelerimizin kaynağı meselesidir. Bu açıdan baktığımızda soruya yine “Hayır” yanıtı vermeliyiz. Düşüncelerin bireysel olduğu inancı da metafiziktir. Akla/bilince doğaüstü ve toplum üstü rol biçen bir metafizik. Başka bir deyişle, burjuva materyalizmi. Karl Marx, şu ünlü pasajında konuyu kavramamız için kuramsal bir zemin sunar:

“İnsanların hayatlarını belirleyen şey onların bilinçleri değildir; tersine, bilinçlerini belirleyen şey onların toplumsal hayatlarıdır.”

Şöyle sonuçlar çıkarabiliriz:

1) Düşüncelerimiz esas olarak bireysel değil toplumsaldır. Toplumsal koşulların ürünüdür. Elbette bireyler kafa emeği vererek düşüncelerini sistemleştirir; tezler, kuramlar oluştururlar. Ama her türlü kuramın kaynağı maddi yaşamın koşullarıdır, toplumsal pratiktir.

Hiçbir düşünür, ne kadar derinlikli düşünürse düşünsün, içinde yaşadığı çağı ve süreci aşamaz; o çağın ve sürecin düşünürüdür. Ütopya yazarları ve sanatçılar bile… İçinde yaşadığı süreci ne kadar kapsamlı ele alabilirse o kadar derinlikli olabilir ve geleceğe uzanabilir, ama sonuç olarak o sürecin dışına çıkamaz.

2) Düşüncelerimiz tarihseldir. Bizden önceki düşünsel birikimin devamı ve ürünüdürler; o birikimden kök alırlar. En büyük düşünsel devrimlerin yaratıcıları bile kendilerinden önceki birikimin sırtında yükselir.

Oluşturduğu kuramlarla döneminde bilimin sonunu getirdiği iddia edilen Newton’un başka bir biliminsanıyla konuşmasında dile getirdiği gibi: “Ben eğer uzağı görebildiysem devlerin sırtında durduğum içindir.”

3) Her düşünsel üretim bir ekip işidir. Artık pek kalmadı ama tek kişilik olduğu sanılan düşünsel üretimler de böyledir. Bilgi tuğla üstüne tuğla koyularak oluşturulur. Yoksa o düşüncenin nasıl ve neden o zaman ve mekânda oluştuğunu açıklayamayız. Düşünce ve bilgi kolektiftir, kolektif çabanın ürünüdür.

Kısacası, düşüncelerimiz ne tanrı tarafından bize bahşedilmiştir ne de salt bireysel yaratımlardır. Toplumsal, tarihsel ve kolektiftirler. Biz zihinsel emek veririz ve düşünce birikimine şu veya bu ölçüde katkıda bulunuruz; rolümüz bununla sınırlıdır.