Etiket: hasan aydın
‘Gerçek İslam bu değil’ savı üzerine
İslam tarihi, bir özden sapma tarihi midir? Bu soruya bütünüyle hayır yanıtını vermek kolay değildir. Çünkü sosyal değişim ve gelişim olgusu, bunu zorunlu kılmaktadır. Daha açık bir dille söylersek, İslam tarihi gerçekten kimi yönleriyle Kuran’dan sapma içermektedir. Yalnız bu, postmodern eğilimli düşünürlerin savunduğu gibi, bilinçli ve kasıtlı, tahrif amacıyla yapılmış bir sapma değildir. Tarihsel koşulların […]
İslam öğretisinde seçkinler ve halk
İslam öğretisi, insanlar arasındaki farklılığı ve sınıflaşmayı tanrısal bir temele geriye götürür ve böylece yazgıya dönüştürür. Felsefi bilgiyi üstün insanlara özgüler, sıradan insanlara bu bilgilerin açılmasını hoş görmez. Halkı dine mahkûm eder; dini, halkın seçkinlere itaat etmesi için bir araca dönüştürür. Yöneticilerin doğaları gereği yönetici olduklarını ileri sürer, halkın onlara sorgulamaksızın itaat etmesini talep eder. […]
Spinoza’nın Tanrı tasavvuru ve erekselcilik eleştirisi
Spinoza’ya göre, erekselciliği varsayan tasarımlar, aslında antropomorfizmin ürünüdürler. Onun deyişiyle bu tür tasarımları ortaya koyan insanlar, nihai varoluş ilkesini zorunlu olarak kendilerine bakarak hayal ederler. Yanlış da buradadır; onlar varlığın ölçüsü olarak kendilerini alırlar. Bu yüzden her insan kendi kaprisine göre bir tanrı icat emiş, herkesten çok kendini sevsin ve kayırsın istemiştir. Bu önyargı sonraları […]
Mitolojik düşüncede doğa ve nedensellik
Mitolojilerin güçlü bir köken ve neden arayışı içerdikleri, evreni insanbiçimci kişileştirilmiş tanrısal güçlerle açıklamaya yöneldikleri, pek çok şeyi tanrısal cezalarla ilişkilendirdikleri, bildik anlamda bir doğa düşüncesine yer vermedikleri, bu yüzden de doğal-maddi nedenler yerine kaprisli tanrısal güçleri ön plana çıkarttıkları anlaşılmaktadır. Hasan Aydın’ın okuyacağınız yazısı, yakında Bilim ve Gelecek Kitaplığı’ndan çıkacak olan “İlkçağdan Ortaçağa Doğa […]
Şeylerin bir ereği var mıdır?
Kaba gözlemlerle nedensel açıklamalarla ereksel açıklamalar iç içe sokulmuştur. Dinler ve teologlar sağduyuya dayalı bu basit gözlemleri kullanarak, sadece canlıların değil, cansız varlıkların da erekli olduğunu; Tanrı’nın her şeyi bir amaç ve plan için var ettiğini savunmuşlardır. Buradan yola çıkarak, her şeyin insan için olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Erek, Yunanca ifadesiyle têlos (τῆλος), uzak, son nokta […]
Postmodern yorumsamacılık ne getirdi, ne götürdü?
Birine küfredip, hâkimin huzuruna çıksak ve aslında “senin …” demekle sövmediğimizi aksine ona dua ettiğimizi ileri sürsek gülünç olmaz mıyız? Oluruz diyorsanız, o zaman postmodernist yorum anlayışına hayır diyorsunuz demektir. Bu durumda, işiniz çok zor; gerçek anlamı bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkmak için hazır olmalısınız. İnsanoğlu, tüm dünyasını, dış dünya, düşünce ve dil ilişkisinde […]
Ortaçağ İslam Kültüründe Felsefe genişletilmiş 2. baskısıyla kitapçılarda!
Prof. Dr. Hasan Aydın ve Prof. Dr. Mehmet Dağ'ın birlikte kaleme aldığı ORTAÇAĞ İSLAM KÜLTÜRÜNDE FELSEFE -akımlar, filozoflar ve temel sorunlar- kitabının genişletilmiş 2....
Eleştirel düşünce açısından İslam kültürü
Eleştirel düşünenleri, farklı olanları, iktidarı ve uygulamalarını sorgulayanları ötekileştiren, şeytanlaştıran, düşmanlaştıran, hain ilan eden mantık, reddiyeci ve tehafütçü mantığın bir uzantısıdır. Bu mantık kendisi gibi düşünmeyeni, cedel yöntemine başvurarak halkı arkasına almak için dinsiz, eşcinsel, gayri milli, hain vb. sayar. Bilgikuramsal (epistemolojik) açıdan bilişsel süreçlerimizi irdelediğimizde, sanmak, inanmak, tahmin etmek, kuşku duymak ve bilmek gibi […]
Mitolojik, dinsel ve teolojik düşüncenin eleştirisi olarak felsefe
Felsefe tarihini bir tür mitoloji, din ve teoloji eleştirisi tarihi olarak okumak mümkündür. İlkçağlardaki felsefi eleştiriler mitolojiye ve mitolojik söylemlerin insan biçimci tanrı anlayışlarına yönelirken, ortaçağlarda kısık bir sesle de olsa tek-tanrılı dinlerin inanç ve uygulamalarına yönelmektedir. Modern döneme gelindiğinde, felsefede bilimin ağırlığı arttığı için, din ve rasyonel teolojiye yönelik eleştiriler, belli bir yöntem çerçevesine […]
Atatürk’e felsefeyle bakmak…
Felsefe, doğası gereği düşüncelere, söylemlere ve eylemlere yönelir. Onların neliğini, diğer bir deyişle özgül ayrımlarını bulup ortaya koymaya çalışır. Düşünce nesnesine yönelişi, mantıksal ve...