Alt tarafı, dairenin çevresinin çapına oranı… Öyle demeyin, tarih boyu kalburüstü bütün matematikçileri peşinden koşturmuş bir sayıdır pi. Hatta bazılarının pi ile ilişkisi bir aşk ilişkisine benzetilebilir.
Antik pi tutkunları
Kimler tutulmamış ki pi’ye? Biraz spekülasyon olacak ama, pi’nin ilk farkına varan kişi tekerleği icat eden Homo sapiens olabilir. Yazılı belgelere gelince, eski Mısırlıların bu işle uğraştıkları anlaşılıyor. Aşkının izini bırakan ilk kişi, ünlü Rhind Papirüsü’nü yazan Mısırlı katip Ahmes’miş (MÖ 1650). Mezopotamyalılar da geri kalmamış; belki bir gün Rhind Papirüsü’nden daha eski bir Sümer tableti bulunabilir.
Antik Ege matematikçilerinin yüzyıllar boyu başını döndürmüş pi. Koslu Hippocrates, sayılara tapan Pithagoras (Pisagor), dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen Eratosthenes, pi’nin ilk soyut tanımına yakınlaşan ünlü Euclides (Öklit), Pergeli Apollonius, İskenderiyeli Heron, Samoslu Conon ve daha niceleri pi’yi keşfetmeye çalışmışlar. Bin bir yöntem denemişler, pi’ye tam olarak sahip olabilmek için. Ama nafile, giderek daha fazla yakınlaşmakla yetinmişler.
‘Noli turbane circulos meos!’
Bu noktada aşkı uğruna ölümü göze alan Archimedes’e (Arşimet) değinmeden geçmek olmaz. Döneminin en yaklaşık pi değerini bulan Archimedes’in nasıl öldüğüne ilişkin bir söylence vardır. Siracuse’de doğduğu kasabayı bilimin yöntemleriyle Romalılara karşı savunan Archimedes, kent fethedildikten sonra kendisini İmparator Marcellus’a götürmek için gelen Roma askerine sert bir şekilde çıkışır ve sinirlenen asker tarafından öldürülür. Archimedes, kuma çizdiği şekillere gölgesi vuran askere “Noli turbane circulos meos!” diye bağırmıştır. Yani, “Dairelerimi sakın bozma!” Gerektiğinde ölümü göze alabilmektir aşk!
Antik Çinli ve Hintli pi tutkunlarını da unutmayalım. Hon Han Shu, Wang Fau, Liu Hui, Siddhanta, Zu Chongzhi, Tsu Ch’ung Chi, Aryabhata, Brahmagupta, dönemlerinde yakınlaşma rekorları kıran pi âşıkları. Cebiri, trigonometriyi bulan ortaçağ Doğu bilginlerinin pi’yi keşfetme uğraşına girmemelerine olanak yok. Hem ünlü bir matematikçi hem de bir aşk ve şarap şairi olan Ömer Hayyam’ın, pi ile haşır neşir olmaması nasıl düşünülebilir? Hayyam nasıl şair oldu sanıyorsunuz? Bir matematikçiyi, ancak pi şair yapabilir!
Aşkından kör olan Euler
Rönesans sonrası Avrupalı matematikçilere gelince, pi’ye tutkun olmayan yok gibi. En ünlü ikisini sayalım: Pi’ye bugün kullandığımız adını veren İsviçreli Leonhard Euler ve Alman Carl Friedrich Gauss. Euler şair olmamış ama kör olmuş! Gauss ise daha gerçekçi (yani âşık değil!), bakmış pabuç pahalı, hesaplamaları asistanı Dahse’ye devretmiş.
20. yüzyılın en ünlü pi tutkunlarından olan Hintli garip matematikçi Ramanujan’ı da anmadan geçmeyelim. Genç yaşta hayatını kaybeden Ramanujan’ın deneysel yöntemlerle oluşturduğu pi denklemleri hâlâ matematikçileri uğraştırıyor.
Bilgisayar icat oldu, mertlik bozuldu
Fakat bilgisayar icat edilmiş mertlik bozulmuş. Bugünün pi tutkunları kendi beyinlerini değil, bilgisayarları çalıştırıyorlar. Bu yolla 1,24 trilyon basamağa kadar yaklaşık değerleri oluşturulmuş pi’nin. Bir bilgisayar topluluğuna sahipseniz ve boş zamanınız da varsa siz de basamakları artırabilirsiniz. Ama bunun ne anlamı var ki; kapitalizmin sanal aşkları! Bir de ‘Pi Günü’ icat etmişler. Mart’ın, yani 3. ayın 14. günü. Soğuk Amerikan esprileri gibi, değil mi?
Oysa pi’nin değeri niceliğinde değil, niteliğinde. Niceliksel yaklaşımlara -isterseniz binlerce bilgisayarı binlerce gün çalıştırın- kendini vermez pi. Kovalanarak yakalanamayan bir sayıdır pi; tıpkı aşk gibi.
Hem pi kaçmıyor ki, hemen yanı başınızda. Pi keşfedilebilir, daha doğrusu pi’ye ‘erilebilir’ ancak. Ve sonsuz bir keşif uğraşıdır bu, maddenin hareketi gibi. Mutlak doğrunun olmadığının kanıtıdır pi. Yaşamda, doğada ve evrende ‘mutlak gerçek’ yoktur; onlar Tanrı katlarında bulunabilir ancak. Pi, bize bunu söyler.